Arıların doğasına uygun kovan modelleri üzerinde çalışma yapan uzmanlar, ağaç kütüklerinin daha iyi yaşam ortamına sahip olduğunu her zaman ifade ediyorlar.

Arıların doğasına uygun kovan modelleri üzerinde çalışma yapan uzmanlar, ağaç kütüklerinin daha iyi yaşam ortamına sahip olduğunu her zaman ifade ediyorlar.
İnsanoğlunun yerleşik hayata geçişi, bazı bitki ve hayvan türlerini evcilleştirmesi çok eski tarihlere dayanıyor. Buğdayı, arpayı, koyunu, keçiyi evcilleştirdiği dönemlerden çok daha önce arıların yaptığı balı kullanıyordu. Ancak arıyı evcilleştirme gereği duymamıştır.
Bal arılarının Orta Doğuda yaşayan topluluklar tarafından 10.000 yıl önce evcilleştirildiğine dair arkeolojik buluntulara rastlanmaktadır. Bununla birlikte, yüzlerce arı ırkı geliştirilmesine rağmen arılar, hala sahiplerini tanımamaktadır. Evcil hayvan davranışlarına sahip değildir.
Bal hasasının ve bal süzme işlemlerinin 1850’li yıllarda Almanya’da başladığı bilinmektedir. Daha öncesinde balın petekten sıkılarak çıkarıldığı kabul edilmektedir.
İnsanların ve arıların tarihi geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. Bugün arı kovanlarını açık alanlara koyan arıcılar, arıların ağaç kovuklarında daha iyi geliştiğini unutmaktadır.
Langstroth kovan tipleriyle, ağaçtan oyma kovan tiplerini sürekli kıyaslayan Polonyalı ve Rus arıcılar, oyma kovanlarda arıların daha iyi performans gösterdiğine işaret ediyorlar. Ancak oyma kovanlarda arılara müdahale ve bal hasadı oldukça zor.
Ağaç kovukları, standart bir arı kovanından çok daha kalındır. Bu nedenle, arıyı aşırı sıcak ve soğuğa karşı daha iyi korumaktadır. Ağaç kovuklarında arılar normalde peteklerini yukarıdan itibaren örerler ve aşağıya kadar indirmezler. Bir yerde kovanın tabanı çöplük olarak kullanılır. Tabanı nemli kalır ve kovan içinde oluşan mum kalıntıları, çer çöp tabana iner.
Kovuk içinde oluşan iklim, arılar için çok daha uygundur. Modern kovanlarda arılar, kovan içi iklimi oluşturmada güçlük çeker ve çok fazla enerji harcar.
Vahşi doğada ortalama kilometre kare başına 2 koloni ancak bulunur. Uzmanlar, doğada ağaç kovuklarında küçük kolonilerle daha az bal elde etmenin ve koloniyi sağlıklı tutmanın daha önemli olduğunu belirtiyorlar.
Ağaçtan kovan yaparken, kalın tutmak, kovuk içini tırtırlı bırakmak daha verimli görünüyor. Tırtırlı alanlara doldurulan propolis, pek çok hastalık ve zararlıyla mücadelede etkili oluyor ve arıların ömrünü uzatıyor.
Arı ırkına göre kovuk tipi de önem arz ediyor. İtalyan ırkı bal arıları çok hızlı çoğaldıklarından daha büyük, diğer ırklar ise küçük kovuklarda daha verimli oluyorlar. Oyma kovanların Karadeniz bölgesinde olduğu gibi, ağaçların güneş alan kısımlarına asılması daha verimli görünüyor.
Polonya ve Belarus'ta halen sürdürülen orman arıcılığı, UNESCO tarafından kültürel miras olarak gösteriliyor. Beyaz Rusya’da ağaçların yükseklerine yerleştirilen oyma kovanlar, yine kış döneminde oyma kovanların ağaçlardan alınıp mağaralarda saklanması geleneği en önemli kültürel miraslar arasında sayılıyor. Polonya’da da benzer şekilde yandan kesilmiş ıhlamurdan oyma kovanlar, yaygın bir şekilde kullanılıyor.
Modern arıcılık elbette bu şekilde devam edecek. Bununla birlikte geleneği oluşmuş yapıları da yabana atmamak gerekiyor. Şekeri şurubu, ilacı garacı olmayan bu sistemlerden elde edilen balın ne kadar kıymetli olduğunu yabana atmamakta yarar var.