.

Çanakkale Destanı, Kurtuluş Savaşı, Kurtuluş Savaşı Kahramanları, garip bir şekilde küçültülmeye çalışılıyor. Uzaktan yakından ilgisi olmadığı halde bir yerlere, bir şeylere benzetilmeye çalışılıyor. Oysa bu destan emsalsizdir. Bu destanın dünyada eşi ve benzeri yoktur.
Çanakkale Savaşları, ecdadımızın dünyada bir benzeri olmayan yedi düvele kafa tuttuğu, vatan için, bayrak için, namus için canını feda ettiği savaşlardır.
Çanakkale savaşları, dünya tarihine bir Destan olarak geçmiştir.
Bugün bağımsızlığını kazanmış onlarca ülkenin bağımsızlığına, milyonlarca insanın emperyalist askeri işgale başkaldırışına yol gösterici olmuştur.
Çanakkale Savaşları, iktidar tarafından yıllardır 15 Temmuz ile benzeştirilmektedir. Elbette tarih bilgileri vardır. Ancak neden benzetildiğini anlamak zordur.
15 Temmuz darbe girişimine kalkışanların tamamı bu iktidar sahipleri tarafından devletin kilit noktalarına getirilmişlerdir. Bizzat el üstünde tutulmuşlardır. Ne istedilerse, bu iktidardan almışlardır.
15 Temmuz darbe girişimine karşı verilen mücadelenin Çanakkale Destanıyla yan yana anılması bile Çanakkale Şehitlerine yapılan en büyük saygısızlıktır. Çanakkale’de düşman kimdi, 15 Temmuzda düşman kimdi?
Çanakkale Savaşları Gazilerinin neredeyse tamamı, tek kuruş Gazilik maaşı almamıştır. Vatan için savaştıklarını, böyle bir teklifin gururlarını incittiğini her zaman dile getirmişlerdir.
Yandaş medyanın parlatarak verdiği bir haber aynen şu şekilde. Sosyal medyada da aynı şekilde yer alıyor zaten.
Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Türkiye, bugünü ve geleceği bakımından tarihi ve hayati bir mücadele içerisindedir. Neticeleri en az 100 yıl önceki kadar büyük olacak bir mücadeleden, ülkemizin ve Milletimizin menfaatlerini koruyarak zaferle çıkmak için gece gündüz demeden çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
100 yıl öncesi kadar büyük olacak bir mücadelenin adı ne olabilir?
100 yıl öncesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulmuştu.
Ecdadımız Çanakkale’de destan yazdığı halde, yurdun dört bir tarafı işgal ediliyor ve buna karşı Kurtuluş Savaşı mücadelesi veriliyordu. İngilizler, Fransızlar, Yunanlılar tarafından yurdun dört bir tarafı işgal ediliyordu. Bir haçlı işgali vardı. İşgal edilen bölgelerde kadın, kızan demeden türlü işkenceler yapılıyordu.
Verilen mücadele, vatan, bayrak, din, namus mücadelesiydi. 100 yıl önceki mücadelenin özü buydu.
Eğer bugün 100 yıl öncesi gibi Türkiye’nin geleceği tehlikedeyse, dört bir tarafı işgal edilmişse, iktidar sahiplerinin memleketin bu hale nasıl geldiğini izah etmeleri gerekmez mi?
Hani 100 yıl öncesi, bu ülkenin bağımsızlık savaşı kadar önemli olan vaka ne olabilir?
Fırat’ın doğusu dendi! Fırat Kalkanı harekâtı yapıldı. 67 Kahraman Askerimiz Şehit oldu. Günlerdir tartışma programlarında bu bölgeyi sarı renkli görüyoruz. Şimdi bu sarı bölgede ABD ve silah yardımı yaptığı teröristlerin devlet gibi kullandıkları, Suriye devletinden kopardıkları petrol bölgesi var.
İnsanları hunharca katleden işid, esed ve benzeri unsurlara karşı elbette mücadele verilmeli. Kahraman Askerimiz bunu başarıyla sürdürüyor. Siyasete alet edilmeyecek kutsal bir mücadele veriyor. Ancak iktidar sahiplerinin kurduğu her cümlenin sonu muhalefeti eleştiren, ağır ithamlarda bulunan kelimelerle bitiyor.