.

Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA), son 141 yılın en sıcak ocak ayının 2020 yılına ait olduğunu rapor etti. Geçenlerde Antarktika araştırma ekibi de İstanbul’dan yolcu edilirken, buzul kıtasında sıcaklığın eksi 19 dereceye kadar yükseldiği anlatılıyordu. 40-50 dereceye varan sıcaklık yükselişlerinin buzullarda önemli küçülmelere neden olduğu da ifade ediliyordu. Önceki günkü haberlerde aynı kıtada sıcaklığın ilk defa artı 20 dereceyi aştığı bilgisi verildi.
Avusturalya dünya yazılı tarihinin en büyük felaketini yaşadı. Türkiye orman varlığının yarısından fazlasına denk gelen bir alan yangınlarla kül oldu. Binlerce böcek, kelebek ve hayvan türü zarar gördü, yaşam alanlarını kaybetti. İskandinav ülkelerine uzun yıllara göre kar yağışı en düşük sevilere indi. Sıcaklıklar normalin 3 ila 5 derece üzerinde seyretti.
NOAA'dan yapılan açıklamada, 141 yıldır tutulan iklim kayıtlarına göre, kara ve deniz yüzeyinde 20. yüzyıl ortalaması 12 santigrat derece olan ortalama sıcaklığın, bu yıl ocak ayında 1.14 derece aşıldığı bildirildi.
Ocak 2020’nin, ortalama sıcaklığın üstünde çıkan 44'üncü art arda gelen ay olduğuna işaret edilen raporda dünyanın gittikçe daha da ısındığına dikkat çekildi.
Dünya üzerinde en fazla ısı artışının Rusya, İskandinavya ve Kanada’nın doğu bölgelerinde görüldüğü; buralarda ocak ayı sıcaklığının, ortalamanın 5 derece üzerinde geçtiği belirtildi.
Ortalama sıcaklığın üstünde seyreden iklim şartları nedeniyle kuzey Arktik denizindeki buzullarda normal seviyeden % 5,3; Antarktika denizinde de % 9,8 azalış tespit edildiği kaydedildi.
Ulusal Çevre Bilgi Merkezleri'ndeki bilim adamları, istatistiksel analizler ışığında, 2020 yılının kayıtlardaki en sıcak 5 yıl arasında yer alacağı görüşünde birleşiyor.
Dünyanın hemen bütün bölgelerinde yüksek sıcaklık ve buna bağlı kuraklık daha belirgin bir şekilde hüküm sürüyor. Kömür ve petrol tüketimindeki artışlar, atmosfere sürekli karbondioksit yüklemekte ve ortalama sıcaklığı artırmaktadır. 2015 yılından bu yana toplanan küresel iklim değişikliği konferanslarında yaptırım kararları alınsa dahi uygulanmıyor. Küresel sermaye sahipleri kamu yönetimlerini etkileyerek dünyayı kirletmeye devam ediyorlar.
Bireysel enerji tüketimi sürekli artıyor. Artan enerji ihtiyacının karşılanması için de kömür ve petrol ürünleri kullanılıyor. Geleceğe dair dünya enerji üretim projeksiyonlarında kömür hala en ön sırada yer alıyor. Kömürü petrol ürünleri izliyor. Her iki kaynak da atmosfere karbondioksit yüklüyor.
Sanayi devriminden önce onbinde 4 civarında olan karbondioksit oranı, son yıllarda yapılan ölçümlerde % 30 oranında artmış görünüyor. Karbondioksit atmosfer ısısını depolayabiliyor. Miktarı arttıkça atmosfer daha fazla ısı depoluyor.
Hava sıcaklığının 1 derece artması, atmosferde tutulan su miktarını metreküpte 1 gram artırıyor.
Küresel ısınma ve kuraklığın önüne geçmenin bir tek yolu var. Kömür ve petrol tüketimini azaltmak. Onun için de güneş ve rüzgar enerjisi başta olmak üzere alternatif enerji kaynaklarını daha etkin kullanmak.