.

Daha önce PİSA tarafından yapılan araştırmada okul çağındaki çocukların okuduğunu anlamadıkları ortaya çıkmıştı. Geçen sene bu kurumun direktörü Mili Eğitim Bakanlığı tarafından geçen sene memlekete davet edilince bir iki puan veriverdi ve yandaş medya tarafından pek şişirilerek verildi haber. Oysa memleket insanı hangi dilde konuşuyor ki birbirini anlamıyor. Uzman geçinenler bile televizyon kanallarında öküzün altında buzağı arayıp duruyor.
MEB tarafından öğrencilerin Türkçe okuma, dinleme, yazma ve konuşma becerilerinin ölçülmesi amacıyla gerçekleştirilen Dört Beceride Türkçe Dil Sınavı’nın sonuçları geçenlerde açıklandı. Raporda, konuşma ve dinlemede iyi olan öğrencilerin okuma ve yazma testlerinde ise zorlandığı ortaya çıktı.
Anılan testte 100 öğrenciden sadece 5 tanesi okuma testindeki soruların hepsini cevaplayabilmiş.
Türkiye’deki eğitim sisteminin eksikliklerini bir kez daha gün yüzüne çıkaran raporda, konuşma ve dinleme alt testlerinde iyi olan öğrenciler yazmayı beceremiyorlar. Yazma, herhangi bir konuyu dillendirme yeteneği zaten tükeniyor artık. Sınavlar çoktan seçme, hayat da çoktan seçmeli algılanır hale geldi.
MEB’in yaptığı bu sınavlara tam 1.850 yedinci sınıf öğrencisi katıldı. Farklı illerden teste tabi tutulan öğrenciler ne yazık ki Türkçe okuma ve yazma konusunda eğitimin çöktüğünü gösteriyor.
Yapılan sınav gösteriyor ki, anne ve babalar öğrencilerin en büyük destekçisi. Anne ve babaların eğitim seviyesi arttıkça çocukların okuduklarını anlama ve izah etme oranları artıyor.
Öğrencilerin dinleme becerisinin ölçüldüğü alt testler başarısızlığı adeta tescil ediyor. Öğrenciler dinlemesini beceremiyorlar. Dikkatleri çok dağınık. Bu durum doğrudan doğruya sürekli değiştirilen eğitim sitemlerinden kaynaklanıyor.
Kısa bir metin ve hikâye yazma konusunda öğrencilerin aldığı puanlar yerlerde sürünüyor. Bu durum, gençlerin tasarım ve hayal etme yeteneklerinin olmadığını veya gelişmediğini gösteriyor.
Okul öncesi eğitim almayan öğrencilerin yazma becerileri, doğal olarak, okul öncesi eğitim alanlara göre önemli derecede daha düşük.
Eğitim kurumlarında sınav ve test odaklı sürdürülen programlar ne yazık ki, milletin muhakeme ve izahat yeteneğini bitiriyor.
Çok kelime şart değil. Türkçe çok yetenekli bir dil. Bir kelime çok farklı anlamlar içerebiliyor. Kelimelerin yetenekleri hemen bütün dünya dillerinden çok daha yüksek. Önemli olan kullanma yeteneklerini geliştirebilmek.
Eğitim sistemi çöktükçe, insanımızın duygu ve düşüncelerinin anlatabilme becerileri de tükeniyor. Zaten okumaya ayrılan süre yerlerde geziyor.
Türkçe matematikten, fizikten, kimyadan çok daha önemlidir. Okuduğunu veya gördüğünü anlatamayan, izah edemeyen nasıl diğer bilim dallarında kendini geliştirebilir ki?
İstanbul’da Bağdat caddesinde konuşulan bir dil var. Oha oldum yani ile başlayan. Hay huy gibi seslerle anlaşılabilen. Aynen diye bir cevabın ne kadar çok kullanıldığını hiç fark ettiniz mi?