Muhalif ve dış kaynaklı yorumlarda;


Muhalif ve dış kaynaklı yorumlarda;
Sürekli olarak iktidarın sonunun geldiği,
Artık dayanamayacağı,
Parti için çözülmeler yaşandığı ile ilgili
Öngörüler var.
.
Hafta içi yaşanan olaylara,
Reis’in davranışlarına,
Partililerin konuşmalarına baktıkça,
Söylentilerin doğru olduğuna dair belirti çok.
.
18 yıldır iktidarda olup,
El atmadığı;
Konu,
Yasa,
Kurum
Kalmayan iktidarın misyonunun dolduğu konusunda herkes hem fikir.
.
Tüm partililer “Reis nasılsa yapar” şeklindeki düşüncelerini saklamıyor bile.
“Yaslanmışlar kendisine” sefa sürüyorlar.
.
Her seçimde de zaten “Reis halleder, ne yapar ne eder seçimi alır” şeklinde düşünmüşler, İstanbul seçimlerinde ise nefer olarak yeterince çalışmayınca kendi elleri ile sahip oldukları belediyelerin sonunu hazırlamışlardı.
.
Bu düşüncelerin karşısında Reis’in yapabileceği elbette ki az şey var.
Bence o da köşeye sıkışıyor artık.
.
Politikalarındaki yenilenme konusunda ise sınıfta kalan iktidar, hakkındaki söylentileri doğrular nitelikte dibe doğru gidiyor.
.
Tüm yaşanan bu olaylara karşılık aklıma bir fıkra geliverdi.
Sizlerle paylaşmak istedim.

Televizyon düşkünü biri ölmüş.
Amel defterine göre Cennete buyur etmişler.
Cennette her şey güzel, düzenli, gürültü patırtı yok.
Bir süre sonra televizyoncunun canı sıkılmış,
“Şu Cehennemi de bir göreyim” demiş.
Alıp Cehenneme götürmüşler, içeri girer girmez bir de ne görsün...
Bir cümbüştür gidiyor, eğlence gırla, şarkı, çalgı, oyun, güzel kızlar...
Dünyada günah namına ne varsa, Cehennemde var.
Televizyoncu Cennetten vaz geçmiş.
Rica, minnet, yalvar yakar, kaydını Cehenneme aldırmış.
İşlemler tamamlanınca, bir zebani düşmüş önüne:
-“Gel benimle, yürü!”
İçeri girmişler, tam bir Cehennem.
Ateşler, alevler, kaynar kazanlar...
Televizyoncu şaşırmış sormuş:
-“Burası neresi!”
-“Cehennem burası işte.”
-“Yok ya… Peki, daha önce gördüklerim neydi?”
-“Onlar reklamlardı…”
.
Hele bu iktidarın “Bir söylediğini diğer söyleminde anında değiştirmesi” konusunda bir fıkram var ki, tadından yenmez…

Manava giden müşteri tezgâhtara rica etmiş:
-“Şu lahanayı bölüp bana yansını verir misiniz?”
-“Bölemeyiz” demiş tezgâhtar.
-“Neden bölemiyorsun, nasıl olsa kiloyla satılmıyor mu?”
-“Reyon şefimiz izin vermez, bölemeyiz...”
-“Git kendisine sor bakalım belki izin verir.” Tezgâhtar hafif sinirli bir halde, koridorun ucunda oturan şefin yanına yürümüş.
Müşteri de peşinden...
Ancak tezgâhtar müşterinin arkasından geldiğini fark etmemiş.
Reyon şefine sormuş:
-“Dangalağın biri lahanayı kes, yarısını ver diyor, ne yapayım?”
Tezgâhtar sözünü bitirirken arkasında birisinin durduğunu hissetmiş.
Bir de dönüp bakmış ki müşteri kendisini dinliyor...
Hafif kızararak devam etmiş:
-“Lahananın diğer yarısını da bu beyefendi istiyor!”
 
..
Olaylar ortada.
Reis’in önüne gelen “Erime anketlerine” bakarak yapacağı şunlar olacaktır…
.
Artık doymuş, sadece kendine çalışmış, iş yapmayan partilileri ayıklayıp;
Başarıya aç,
Reis’in sözünden dışarı çıkmayacak,
Kendi başına “Hasanağalık” yapmayan,
Parti politikalarından sapmayacak,
Partiyi küçük düşürmeyecek,
Ve en önemlisi potansiyeli olup oy getirecek,
Düşük profili olmayan,
Yöneticileri getirmek.
.
Tahminim partideki il, ilçe, belde yöneticilerinin yüzde 85’i değişecek.
Zaten başka türlü erimenin önüne geçemez…