.

Dursun Temel'e sormuş:
-“Ula Temel, evlenme yıldönümlerini erkekler neden hep unutur da kadınlar unutmaz?”
Temel cevap vermiş:
-“Uşağum, demiş kadınlar balıkçı gibidir de ondan.”
Dursun'un anlamaz gözlerle baktığını görünce de devam etmiş:
-“Bir balıkçı oltasına takılan balığı hiç unutmaz, balık ise bu anı hep unutmayı tercih eder.”
 
***
Vaktiyle bir kanaat önderini milletvekilleri ziyaret eder. Ziyaretin ardından vedalaşıp ayrıldıklarında çevresindekiler sorarlar:
-“Efendim, sizi ziyarete gelen milletvekillerine dua ediyor musunuz?”
Kanaat önderi: “Hayır”, der. “Milletvekillerine bakıp memleketim için dua ediyorum.”
 
***
Zengin, kendini beğenmiş ve her istediğini yaptırmaya alışmış bir kadın, ünlü bir ressama giderek portresini yapmasını istemiş. Şöyle de şart koşmuş:
-“Hem bana benzesin, hem de çok güzel olsun.”
Ressam, kadına şöyle bir bakmış ve şöyle demiş:
-“Maalesef hanımefendi, ikisinden birini seçmek zorundasınız.”
 
***
Temel arkadaşı İdris’e hava atıyormuş:
-“Haçan penum buyuk dedem Rus harbinde Ruslara karşı savaştı. Dedem Çanakkale harbinde inciluzlere karşı savaştı. Babam da Kurtuliş Savaşında Yunan’a karşı savaştı. Ben de Kore’de Korelilere karşı savaştım.”
İdris atılmış: “Ula” demiş, “haçan siz de ne geçimsuz bi sülaleymişsinuz!”
 
***
Komutan Temel’i çağırarak sorar:
-“Söyle bakalım Temel İslam’ın şartı kaçtır?”
-“Kırktur komitanum.”
Komutan çok sinirlenir ve Temel'i güzelce döver. O'nu ağzı burnu kan içinde gören Dursun sorar:
-“La noldi sağa?”
-“Komitan İslam’ın şartunu sordu. Kırk dedum, dövdi da...”
-“Ula beş deseydun ya.”
-“Ula manyak misun! Adam daha kırkı kabul etmeyi.”
 
***
Dursun ile Temel kahvede muhabbet ediyorlarmış. Dursun sormuş:
-“Söyle bakalım Temelciğim. Sence insanlar mı daha akıllı yoksa hayvanlar mı?”
Temel cevap verir:
-“Elbette ki hayvanlar daha akıllıdır.”
-“Peki, niçin?” der Dursun.
Temel nedenini şöyle açıklar:
-“Benim Çomar her söylediğimi anlıyor. Ancak ben onun söylediklerinden hiçbir şey anlamıyorum.”
 
***
Temel, eve girince kasıla kasıla hanımına seslenir:
-“Gel tebrik et kocanı. Genel müdür yardımcısı oldum.”
Fadime dudak bükerek konuşur:
-“Genel müdür yardımcılığı mı? Pöh! Şu markette bile bir sürü genel müdür yardımcısı var. Alıştan sorumlu olan ayrı, satıştan ayrı. Hatta poşet genel müdür yardımcısı bile var.”
Temel poşetten sorumlu genel müdür yardımcılığı olamayacağını düşünerek marketi arar.
-“Alo, poşetten sorumlu genel müdür yardımcısıyla görüşecektim.”
Görevli soruyla cevap verir:
-“Hangisi? Plastik poşetten sorumlu olan mı, kâğıt poşetten sorumlu olan mı?”
 
***
Matematik dersinde öğretmen üçgenin alanını, çocuklara anlatır:
Akşam babası sorar:
-“Bugün ne öğrendiniz?”
-“Matematik dersinde, bir üç kenarlının alanını hesaplamasını öğrendik babacığım.”
-“Peki nasıl öğrendiniz?”
-“Bir üç kenarlının alanı, yatayımı ile dikleşiminin vuruşumunun, ikiye bölümüdür.”
- Yavrum, yanlış öğretmişler size. Doğrusu şöyle: Bir üçgenin alanı; tabanı ile yüksekliğinin çarpımının yarısına eşittir.”
O anda, gazete okuyan dede, dayanamaz söze karışır: -“İkisi de yanlış! Doğrusu: Bir müsellesin mesâha-i sathiyyesi; kâidesiyle irtifâının hâsıl-ı darbının nısfına müsâvidir.”