.

Her zaman derim;
“Ben ekonomiden anlamam…”
.
Herkesin branşı var.
İhtisas alanı var.
.
Zaten bu memlekette insanlar kendi işlerini yapsalar sorun kalmayacak.
Ama nerdeee…!
.
Millet birbirinin işine maydanoz olmak üzere yarış halinde.
.
Ekonomi de bunlardan biri.
.
Ben genellikle ekonomi hakkında çok yazar takip ederim.
Terimleri bile bazen anlamakta zorluk çektiğim oluyor.
Ama en beğendiğim yazar Murat Muratoğlu.
.
Hani geçenlerde 2.5 milyar dolar sayarak Rusya’dan S-400 füzesini neden aldığımızı, sonuçlarının nerelere kadar varacağını anlatmıştım ya.
Hatta Amerika’nın bu işe karşı çıkacağını, bunu bize bir şekilde ödetmeye çalışacağını yazmıştım.
.
Danışmanlarına danışmadan, sırf inat uğruna tek adam olarak alınmış bu kararın karşılığını fena halde ödeyeceğimizi yazmıştım.
Hatırladınız mı?
.
Hah...
Tam o yazımın üzerine Muratoğlu tesadüfen o konuyu işleyen bir yazı yazmış.
.
“Bu iş Amerika’nın hiç hoşuna gitmedi. ‘Yıllardır müttefikiz, sen benim en büyük düşmanımla işbirliği yaparsan sonuçlarına katlanırsın’ dedi. CAATSA’yı uygulamaya sokacağını söyledi.
Nedir bu CAATSA?
Türkçe meali; “Amerika’nın düşmanlarıyla yaptırım yoluyla mücadele yasası…”
Bir anda düşman ilan edilmek bu kadar kolay mı?
Hiç yok mu eski güzel günlerin hatırı?”
.
İşte buyrun.
Başlıyor savaşlar…
.
“CAATSA; direkt ülkelerin ekonomilerini çökertmeyi hedefliyor.”
.
“Amaannn…!
Ne yapabilir ki?” Diye sorabilirsiniz.
.
Siz sorun ben cevaplayayım.
Hani casusluk nedeniyle bir papaz yakalamıştık.
Salınması mümkün değildi.
İdam yürürlükte olsa, asılırdı.
.
Sonra?
Ekonomimiz birden sarsıldı.
Çökmeye başladı.
.
Sonra?
Adamı tıpış tıpış bıraktık.
.
“Aynı durum” dersem dua edin, yine iyi.
.
Ancak bu sefer durum kötü.
.
Bakın Murathan gelecek için ne diyor;
“İşin fena tarafı Amerikan Kongresi'nde sözü geçen, kuvvetli lobilerin hepsinin ortak antipatisi Türkiye…
Çok güçlü destekleri var.
Bu yasayı çıkartmak için bahane arayıp, gün sayıyorlar.
Yaptırım yasası, başkana yani Trump’a 12 maddelik bir paket sunacak.
İlk etapta bunların 5 tanesini seç, beğen, al,
‘Türkiye’ye uygula’ diyecek.
İşte o an bizim ekonomi fena darbe yiyecek!
Çok ağır ambargolar söz konusu…
Yaptırıma muhatap olanlar için kredi sağlama ve kredi uzatımı durduruluyor.
Geçen Rahip Brunson olayında benzerini yaşamıştık.
Türk bankaları vadesi gelmiş sendikasyon kredilerini çevirmek için dahi teşebbüste bulunamadı.
Borçlar bekletildi.
Ne zaman bizim bağımsız yargımız tutuklu papaz için;
‘Yahu bu adamın sağlığı bozukmuş, evine gönderelim de tedavi olsun bari’ dedi, krediler tekrar yürürlüğe girdi.”
.
Bizim hükümet;
“Amaannn… Biz de seçimlerde sabah akşam kötülediğimiz IMF’den para alırız, ne var ki?” dediğinde olmuyormuş.
Zira o iş bile Amerika’ya bağlıymış.
.
Murathan diyor ki;
“Hani ters bir durumda ‘IMF ile anlaşırız’ ya da ‘Dünya Bankası'ndan para alırız’ diyoruz ya… Amerika izin vermezse o iş de olmuyor.
Dolar işlemleri yasaklanıyor.
Para transferi dahi yapılamıyor.
Bankacılık işlemleri durduruluyor.
Amerika tüm ticareti kesiyor.
Amerikan şirketlerinden bırak malı hammadde bile alamıyorsun.
Şirketleriyle çalışamıyorsun.
Sorun şu ki Amerika bizim en büyük 4’üncü ihracat pazarımız.
Diğer maddeler de bunlara benzer.
Sen gidip bütün borcunu Amerika ve Avrupa’dan alacaksın, bir anda ortak düşmanları ile yola çıkacaksın.
Ben de merak ediyorum, bakalım bu işin sonunu nasıl bağlayacaksın?
Alkışlarla yaşıyorum!
Benim derdim kim haklı veya kim haksız değil! Nelerle karşılaşabileceğimizi bilelim, ölçelim, biçelim, ona göre karar verelim.
Bugüne kadar mevcut yönetimin ‘doğru’ ölçüp biçtiğini pek görmedim!”
.
Bence 23 Haziran İstanbul seçimi sonrası kıyamet kopacak.
Allah sonumuzu hayır etsin…