.

İktidara sorarsan;
“İşler iyi”,
“Millet halinden memnun”,
“Çal çal oyna havası var.”
.
Muhalefete sorarsan;
“Ülke yangın yerine dönmüş”,
“Elde yok, avuçta yok”,
“Milletin anası ağlıyor.”
.
Peki birader biz dışarıdan bakanlar nasıl karar vereceğiz buna.
Kime inanacağız?
.
Bunları düşünüp dururken bir habere takıldı gözüm.
.
NASA, “Rover” isimli uzay aracının Mars’a inmesini planladı ve İnternette bir ilan yayınlayarak dedi ki;
“Eğer isminizin bu araçla birlikte Mars’a gitmesini istiyorsanız şu linke giderek bilete isminizi yazın…”
.
Dediği siteye girdiğinizde karşınıza sanal bilet ekranı çıkıyor.
Siz de oradaki biletin üzerine isminizi ve soy isminizi yazarak işleminizi tamamlıyorsunuz.
.
Sonra bu isimler toplanıp bir çip içerisine kopyalanacak ve Mars’a bırakılacak.
.
Sizler “Mars’a ayak basan ilk Türkler” arasında yer alma şansı elde edeceksiniz.
.
Peki yukarıda sorduğum “Milletin memnuniyet konusuyla, Mars’ın ne alakası var?” derseniz;
Olay şu.
.
Bu linke tıklayıp adını yazdıran Türklerin sayısı, diğer ülkelerin vatandaşlarına fark atmış durumda.
Toplamda projeye 3.286.000 kişi katılırken, sadece Türkiye’den 1. 204.000 kişi katılmış ve birinci olmuşuz.
.
Yani gitmediğimiz bir Mars kalmıştı, onu da hallettik.
.
“Habere bakarak neyi ispatladın?” diye sorarsanız eğer;
Birincisi;
İşi gücü olmayan bu kadar insan bilgisayar bağına geçmiş demektir.
Yani işsizlik seviyemizin, dünya standartlarının çok üzerinde olduğunu gösteriyor.
.
İkincisi;
Hayatından memnun olan Avrupalıların katılımı o kadar az ki.
.
Bu da demek oluyor ki;
Bizim vatandaşlar yaşamından o kadar rahatsız ki, Mars’a kaçmayı bile göze almışlar.
Hoş fiziki olarak gitme yok tabi.
Ama bir umut işte.
Belki de yarın kapınıza;
“Biz NASA’dan geldik. Başvurunuz kabul edildi, yarınki seyahatte siz de yer alıyorsunuz. Sadece iç çamaşırlarınızı alın ve bizimle gelin…” diyen birileri gelebilir.
.
“Ne yapacağız orada?” deme şansınız yok.
“Ben vazgeçtim” deme şansınız da yok.
“O bileti oğlan bana şaka olsun diye almış”,
“Ortopediden yürüyemez raporum var”,
“23 Haziranda sandık kurulunda görevliyim” diye mazeret uydurma şansınız yok.
Çünkü adamlar ciddi.
Büyük ihtimal sizi yaka-paça sürükleyerek götürecekler.
“Nasılsa geri dönüş yok, bari bi yetmişlik atsaydım çantaya” deme şansınız da yok.
.
Hazır laf açılmışken “Mars ile ilgili şu bilgileri yazayım” dedim.
Bakın Mars nasıl bir yer?
Mars’ın atmosferinin %95’ini karbondioksit oluşturuyor. Bırakın nefes almayı, gözünüzü bile açamazsınız.
.
Mars’ın gündüz sıcaklığı 20, gece  eksi 40 derece.
.
Dünyamızdaki hava basıncının %10’u gibi oldukça düşük yer çekimine sahip. Siz zeytini sadece yemek için değil, tabağınızda tutmak için de epey uğraş vereceksiniz.
.
Tek avantajınız ise 1 Mars yılının 687 Dünya gününe eşit olması. Yani sene olarak pek yaşlanmayacaksınız.
Ama sakıncası şu;
Tüm mevsim süreçleri bizimkinin iki katı.
.
Mars’a olan uzaklığımız sebebi ile oraya gittiğinizde eşinizle veya anne, babanızla konuşmak için telefonda “Alo” dediğinizde karşı tarafın sizi duyması 21 dakikayı bulacak.
Yani hatır sormak bile yarım gününüzü alacak demektir.
.
İsmini bu projeye yazdıranlar merak ediyorsa son bilgi şu;
“Rover uzay aracı” Şubat 2021'de Jezero kraterine inecek.
“Ben de gitmek istiyorum” diyen varsa bu kampanya 30 Eylül 2019 akşamına kadar sürecekmiş.
.
Tüm bu şartlarda hala bilet almak isteyen varsa;
Bizim memlekette hakikaten işler iyi değil demektir.
İşte ispatı.