Bayram geldi geçti. Şimdi önümüzde 23 Nisan var,

19 Mayıs var,

Kurban bayramı var

30 Ağustos var.

.

Bu bayram 9 gün olunca herkes bir yerle gitti.

Komşular İzmir’e,

Bir başkası Mersin’e

Diğeri Malatya’ya gitti.

Afyon’a giden, Giresun’a giden de ayrı tabi.

Teee, Erzurum’a giden var.

Bozcaada, Bodrum, Kuşadası, Fethiye’yi saymama gerek yok.

Zaten bayramda herkes orada.

.

Bayram öncesi çil yavrusu gibi dağılıp, sonrası toplanıyoruz vesselam.

.

Nasreddin Hoca’ya sormuşlar;

“Hocam bu insanların kimi bir tarafa, kimi diğer taraf gidiyor da hepsi aynı yere gitmiyor?”

Hoca cevaplamış;

“Herkes aynı yere giderse dünyanın dengesi bozulur da ondan…”

.

İşte bizim insanımızın telaşı bundan.

Dünyanın dengesini bozmama meselesi.

.

“Bunca ekonomik zorluklardan bahsedilirken çuvalla masraf nasıl oluyor peki?” diye aklınıza bir soru gelebilir tabi.

.

Seçim sonrası yapılan açıklamalarda, kaybeden iktidar için hep “Ekonomik sebepler” denmedi mi?

Dendi.

Peki bu bayram trafiğine ne diyeceksiniz?

Bugün bir otobüs bileti 500 liradan başlıyor.

Giderken hediye filan.

Bayramlık elbise.

Çoluk, çocuk.

Eeee!

.

Neyse fazla karıştırmayalım şimdi orasını.

.

Bizim tiyatrodan bir kızımız bayram için memleketine gidecekmiş.

‘Görüşemeyiz’ diye bizlerle bayramlaştı.

“Öp kız elimi, harçlık vereyim” dedim.

Öptü, sarılıp bayramlaştık.

Cüzdanımı çıkardım, ne göreyim!

En küçük para 100 lira!

(Aslında yanımda pek para taşımam. Her işimi banka kartıyla hallederim. Sebebi ise nakit para harcamayı sevmiyorum. Pintilikten değil, alışkanlık diyelim. Ama kartla olunca da benden bonkörü yoktur).

Neyse kız harçlık bekliyor karşımda.

Söz verdim bir kere.

Cüzdanı evirdim, çevirdim bozuk aradım ama nafile.

Mecburen 100 lirayı kıza verdim.

Vermesine verdim ama içim “Cızz” etti.

Acımı kalbime gömdüm ve:

“Al güle güle harca” dedim.

Kız büyük ihtimal “Güle Güle” harcayacak.

.

Sonra da düşündüm,

“Yahu 100 liranın değeri mi var? Otogara gitmek için taksiye binse ancak yeter.

Zira en son 65 lira yazıyordu, şimdi kaç para bilmiyorum.”

.

Torun geliyor elimizi öpmeye.

200 lira veriyoruz, ne de olsa tek torun.

Ama beğenmiyor köftehor.

“Benim bir ayakkabım 4 bin lira” diyor.

Çocuk haklı.

Arkadaşlarıyla bir pizzacıya gitse ancak yetecek.

.

Eh ama biz de haklıyız.

Bayramda aldığımız 3 bin lira ikramiye ile kıpırdayamıyoruz.

Yarım depo benzin aldık, 1600 lira tuttu.

“Hanım yürüyerek gidelim” dedim, “Olmaz” dedi, “300 kilometre yürünmez” diye ısrar etti.

.

Mecburen arabayla gittik.

Yolda arabaya yalvarıyorum; “Ne olur fazla yakma, bak hepimiz aileyiz, birbirimizi koruyup kollamamız lazım” diye.

.

Ah neydi o doların 2 lira olduğu zamanlar!

Bir elimiz yağda, diğeri baldaydı.

Şimdi ne yağa, ne bala yaklaşabiliyoruz.

Memlekete bayram geldi ama yüreklerde hep hüzün.

Düşüncemiz şu;

“Önümüzdeki bayramlara bakacağız artık!”

 

YAPAY ZEKA İLE BİBER

Şu yapay zekâ işine taktım.

Her gün karşıma yüzlercesi çıkıyor.

Resim yapan, yüz değiştiren, müzik besteleyen, sunum hazırlayan dolu.

.

Bizim Troia Çiçekleri adlı Tiyatro Grubumuzun yeni sezondaki oyunu için hazırlanıyoruz.

.

Metni yazdım, derledim o tamam.

Geldi müziklere.

Sözlerini de yazdım.

Ama müzik lazım.

Besteleyecek biri.

.

Tabi para verecek halimiz yok, nihayetinde amatör bir tiyatroyuz.

.

Ben yabancı müziklerin üzerine Türkçe söz yazılmış Türk pop müziklerini bulup, onların sözlerini değiştirip yaptım.

Güzel de oldu.

Ama şimdi yapay zeka varken neden uğraşayım ki.

Buldum bir tanesini.

Sözleri veriyorum ona bana hızlı, yavaş, pop, metal v.s birçok çeşitte müzik yapıyor.

Oh ne ala memleket.

.

Haber çıkmıştı gazetelerde.

Yakında yapay zekâlar kendi sözlerini yazıp bestelediği müziklerle konserler verecek diye.

Mantıklı mı?

Mantıklı.

.

Hazır laf yapay zekâdan açılmışken, daha dün bir film izledim.

Yapay zeka dünyayı “İnternet kanalıyla” ele geçiriyordu.

Hele hele şimdi akıllı evler var. Kapıyı bile cep telefonundan yazdığınız şifreyle açıyorsunuz.

Eve gelmeden yemek pişiriyorsunuz.

.

Yapay zekâ bütün finans kaynaklarını ele geçiriyor.

Hesapları boşaltıyor.

Kendisine beyinlerine çip takılmış insanlardan, güvenlikçi ağı kuruyor.

İnsanları para ile kullanıyor.

.

Filmin sonunda bir “Virüs” ile yapay zekâyı yok ediyorlar.

.

Geçtiğimiz günlerde Elon Musk insan beynine “Çip takma” ameliyatını başarıyla gerçekleştirdiklerini açıklamıştı.

Bu çiplere bluetooth yöntemiyle ulaşılıyorsa mesele kalmadı demektir.

Art niyetli yapay zekâlar insanları bu çipler sayesinde rahatlıkla ele geçirebilir.

.

Hele bunun robotlara uygulanış halini düşünün.

Yandık ki ne yandık!

.

Hani “Müzik, resim, video yaptıracağız” derken, kendimizi teslim edeceğiz galiba sonunda…

.

Evde biber yetiştirmek istiyorum.

Her sabah koparayım bir tane, kahvaltıda yiyeyim istiyorum.

Aynı içilen sigaranın yaptığı gibi, “acı biberi yediğimde kan akışımı hızlandırdığından kilo vermeme yardımcı oluyor” zannediyorum.

Bilimsel bir açıklamasını araştırmadım.

.

Her sene 5-6 kök alırım pazardan ve saksıya dikerim.

Ne hikmetse çiçek veriyorlar ama hiç biber vermiyorlar.

.

Bahçe işlerinden hiç anlamadığımdan bu sefer dedim ki, “Ulan şu yapay zekâya sorayım, o bilir…”

.

Yazdım kendisine;

“Evde saksıda yetiştirdiğim biberler çiçek açıyor, fakat biber vermiyor neden?”

.

İşte bana verdiği cevap;

Evde saksıda yetiştirilen biber bitkilerinin çiçek açması olumlu bir işarettir, ancak biberlerin vermeme nedenleri çeşitli olabilir.

İşte bazı olası nedenler:

.

Tozlaşma:

Biber bitkileri, çiçeklerinin tozlaşması gerektiğinde meyve verebilir.

Bu, bitkilerin doğal olarak rüzgâr veya arılar tarafından tozlaşmasıyla gerçekleşir.

Ancak ev içinde yetiştirilen bitkilerde, doğal tozlaşma olmama ihtimali yüksektir.

Bu durumda, bitkilerinizi el ile tozlaştırabilirsiniz.

Bir pamuklu çubuk veya fırça kullanarak bitkilerin çiçeklerinin içinde dolaşarak polenleri taşıyabilirsiniz.

 

Besin eksikliği:

Biber bitkileri, meyve üretimi için yeterli besinlere ihtiyaç duyar.

Eğer bitkilerinizin toprağı yeterince besleyici değilse veya önemli besin maddeleri eksikse, bu meyve oluşumunu etkileyebilir.

Özellikle potasyum, fosfor ve azot bitkinin sağlıklı büyümesi ve meyve verimi için önemlidir.

 

Stres faktörleri:

Biber bitkileri stres altında meyve vermeyi durdurabilir.

Stres faktörleri arasında aşırı sulama, kuraklık, yetersiz ışık, kök boğulması veya hastalık sayılabilir.

Bitkinizin gereksinim duyduğu ortam koşullarını sağlamak için dikkat edin.

 

Doğru çeşit seçimi:

Biber çeşitleri arasında meyve oluşumu süreleri ve koşulları farklılık gösterebilir. Belki de yetiştirdiğiniz biber çeşidi, verimine daha geç başlayan bir çeşittir.

Çeşit seçimini gözden geçirebilirsiniz.

 

Polinasyon eksikliği:

Eğer bitkiniz kapalı bir ortamda yetişiyorsa ve arılar veya diğer tozlaştırıcı böcekler bulunmuyorsa, çiçeklerin tozlaşması mümkün olmayabilir.

Bu durumda, bitkilerin el ile tozlaştırılması gerekebilir.

 

Bu faktörleri dikkate alarak bitkinizin neden meyve vermediğini anlamaya çalışabilirsiniz. Özenle bakım yaparak ve gerekli düzenlemeleri yaparak biber bitkilerinizin meyve vermeye başlamasını sağlayabilirsiniz.

.

Ne mi yaptım?

Elimde pamuk, çiçekleri kurcalayıp duruyorum.

Bakalım benim yapay zeka işe yarayacak mı?

Sonucu size yazarım…