Bizim arkadaşların aşırı ısrarı sonucu girmiştim şu dolar işine.

“Dolar” deyince yanlış anlayıp öyle tomar, tomar sanmayın altın günü gibi, “Dolar günü” yapıyoruz.

.

Yahu zaten etimiz ne budumuz ne?

Aylık 100 dolar topluyoruz adam başına.

.

10 kişi toplanmışız 100 dolardan 1000 dolar yapıyor ayda.

Onları bozdursak kabaca 30 bin lira yapıyor.

Eh, senede bir eksiğimiz kapanıyor.

.

“Annemin uzun zamandan beri istediği çamaşır makinesini alma vakti geldi” diye düşündüm, o ay dolarlar bende toplanınca.

.

Kahvede sordum, “Hangisinden alayım?” diye, “Siz iyisini bilirsiniz evinizde vardır nasılsa?”

.

Herkes bir marka söyledi.

“Şunu al tasarruflu”

“Bunu al iyi yıkıyor”

“Şu var ya şu, öyle sessiz ki?”

.

“İyi tamam da hepsinin bir makinede toplanmış hali yok mu?” diye sordum, herkes sus-pus oldu.

.

Anneme sordum, “Oğul hangisini istersen onu al, benim için yıkasın yeter. Ancak elektrik çok pahalı azıcık tasarruflu olursa iyi olur” dedi.

“Aman teyzeciğim” diye lafa girdi komşu kızı Süheyla, “Kesinlikle iyi yıkayanından alın, öyle pırıl pırıl beyazlamadan bırakmasın. Vallahi çamaşırını asamazsın mahallede, rezil olursun” diye verdi gazı anneme.

.

“Bak bizim evden hiç ses geliyor mu size? Çünkü makinem bebek gibi sessiz sessiz çalışıyor” dedi yan komşumuz Dilek hanım.

.

Aslında haklılardı.

Onca para vereceğiz, bari işe yarasaydı.

.

Ne yapacağımı bilemedim.

Doğru Halim amcanın yolunu tuttum.

Mahallenin tamircisiydi.

Makineleri o tamir ettiğinden en iyisini o bilirdi.

“Selamun aleyküm Halim amca” diyerek daldım dükkâna, “Bir derdim var, azıcık yardımcı ol bana” diyerek oturdum karşısındaki sandalyeye.

.

“Aleyküm selam Rüstem oğlum, hayrola hangi rüzgâr attı seni buraya?” diye sorunca durumu anlattım, yardım istedim.

.

Söylediği çaylarımızı içerken bana, hepsinin özelliklerini tek tek anlattı.

“Artık çoğu akıllı olduğundan ve fazlaca elektronik olduğundan yeni modellerin kendisine düşmediğini, pek fazla akıl veremeyeceğini, ne söylese yalan olacağını” anlattı bana.

Böylece Halim amcadan da bilgi alamamıştım.

.

Yolda gördüğüm Levent ile konuşurken durumu ona da anlattım.

“Yahu düşündüğün şeye bak! Bizim Faruk gümrükten mal çekiyor. Oradaki mağazalardan çok ucuza düşürüyor ve piyasada satıyor. Bul Faruk’u, o sana bir şey ayarlar…” dedi.

.

Ben de buldum Faruk’u anlattım derdimi.

“Kolay o Rüstem, sen arpadan haber ver. Bizde peşin döner bu işler. Paran varsa mal var” dedi.

“Farukcuğum paramız var Elhamdülillah, ancak iyisi lazım.”

“Sen o işi bana bırak, sen parayı hazırla yarın evde makine… Şimdi çok acil işim var, görüşürüz” dedi ve gitti.

.

Markayı sormadık, parayı sormadık.

Hay Allah!

Neyse ki mahalle çocuğu bu Faruk, bize de kazık atacak değil ya?

.

Ertesi günü dediği gibi makineyi eve, bir kamyonetle yollamış.

Parası da makuldü, verdim şoföre, gitti.

.

İyi de kim kuracaktı bunu?

Ben anlamam ki?

Hemen Halim amcaya gittim, “Ne olur bana yardım et!” diye rica ettim.

“Olur Rüstem, ben akşama uğrar ayarlarım” dedi.

.

Ben de kahveye gittim.

Akşamüzeri Halim amca kahveye geldi.

Belli ki işi bitirmişti, parasını istemeye geldi.

“Hoş geldin Halim amca, gel otur çay-kahve iç, bu arada günahımızı söyle hemen vereyim” dedim.

“Hiç hoş gelmedim Rüstem” dedi, “Bu senin makine kullanılmış…”

.

O an beynimden kaynar sular döküldü.

“Doğru mu söylüyorsun Halim amca!” dediğimde başını onaylarcasına salladı ve “Evet, ne yazık ki seni dolandırmışlar” dedi.

“Ulan Faruk!” dedim içimden, “Seni bir yakalarsam?”

.

O sırada telefon çaldı, baktım arayan Faruk.

“Cami duvarına i.emek bu olsa gerek” diye düşündüm.

“Hangi yüzle arıyorsun Ulan!” diye bağırdım yekten.

Faruk şaşkın bir ifade ile “Rüstem makineyi yolladım ama parası hala gelmedi, hayırdır diyecektim ben de” dedi.

Birden afalladım, “Sen benimle dalga mı geçiyorsun lan! Hem kullanılmış makine yolla, hem de parayı alamadım de, utanmaz herif! Seni bulursam parçalayacağım haberin olsun!” demişim.

.

Faruk kekelemeye başladı, “Rüstem ne diyorsun sen, makineyi yeni çektim mağazadan hemen sana yolladım. Kullanılmış olması mümkün değil. Ayrıca kamyonetçi de yok ortada, para da…”

.

Durum sonradan anlaşıldı.

Bütün iş kamyonetçinin başının altından çıkmış.

Uyanık makineleri değiştirmiş, parayı da cukkalamış.

Yakalandı tabi.

Sonrasında ben makineye, Faruk parasına kavuştu.

“Benden nasıl şüphe ettin be Rüstem, inanamadım doğrusu” dedi Faruk.

“Ne demişler, ‘Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin’. Ne yaparsın paralar uçunca delirdim, bende akıl mı kaldı?”

 

ÇİN ÇÖLÜNDEKİ MUMYALAR

1990 yılında, Çin’in kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki bir çöl bölgesinde teknelere gömülü yüzlerce mumyalanmış ceset bulundu.

.

Harvard Üniversitesi’nde Antropoloji profesörü ve Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’nde araştırma grubu lideri olan Christina Warinner, yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Mumyalar, orijinal keşiflerinden bu yana hem bilim insanlarını hem de halkı uzun süredir büyüledi. Olağanüstü bir şekilde korunmuş olmalarının ötesinde, oldukça sıra dışı bir bağlamda bulundular ve çeşitli ve çok geniş kültürel unsurlar sergiliyorlar.”

.

Tarım Havzası mumyaları olarak bilinen mumyalar, genetik olarak incelendi ve bilim insanları gizemli mumyaların kökenlerini daralttılar.

Sonuçlar oldukça şaşırtıcıydı.

 

Mumyaların bedenleri ve giysileri, Sincan’daki Tarım Havzası’nda keşfedilenlerin 4.000 yıllık olmalarına rağmen çarpıcı bir şekilde sağlam oldukları gözlendi.

Yüz hatları ve saç rengi, kuru çöl havası tarafından doğal olarak korunmuş olarak görülebiliyordu.

.

Mumyalar, sığır derileri ile kaplı tekne şeklindeki tabutlara gömülmüş olarak keşfedildi.

Yanlarında bir tarım toplumunun işaretleri vardı:

Bunlar, “Buğday, arpa ve peynir gibi gıda maddelerinin yanı sıra koyun, keçi ve sığır gibi çiftlik hayvanlarıydı.”

.

Uzun boylu oldukları, üzerlerinde yün keçe şapkalar ve deri patikler olduğu ve bazılarının sarı saçları olduğu için yabancı bir ülkeden gelen yabancılar gibi görünüyorlardı.

.

Bununla birlikte, dikkat çekici bir şekilde korunmuş 4.000 yıllık 13 mumyanın genomları, daha önce sanıldığı gibi Batı’dan teknoloji getiren göçmenler değildi.

.

Mumyaların DNA’sı üzerine yapılan bir araştırma, onların bölgede derin kökleri olan yerliler olduğunu ortaya koyuyordu.

.

Nature Journal’da yayınlanan bir çalışmada, araştırmacılar mumyalardan toplanan genetik verileri analiz ettiler.

MÖ 2.100 ila 1.700 yıllarına kadar uzanıyorlardı.

Son buzul çağından sonra Avrasya’da ortadan kaybolan eski bir nüfusun kalıntıları gibi görünüyorlardı.

(Bugün Sibirya ve Amerika’da yaşayan yerli halkların atalarından kalma bir nüfus.)

.

Tarım Havzası’nın zıt uçlarında 400 kilometre uzakta olan bireyler, kardeşleri kadar benzer DNA’lara sahipti.

Mumyalar, yakındaki dağ vadilerindeki göçmen çobanlarla evlenmemiş yerliler olsalar da, kültürel olarak izole edilmediler.

.

4000 yıl önce, yeni fikirleri ve kültürleri çoktan benimsemişlerdi: “Dokuma yünlü giysiler giydiler, sulama sistemleri inşa ettiler, yerli olmayan buğday ve darı yetiştirdiler, koyun ve keçi güttüler ve peynir yapmak için sığır sağdılar.”

.

Önceki çalışmalar, mumyaların çölde bir vahanın kıyısında yaşadığını göstermiş olsa da, neden başlarında kürekler bulunan sığır derileriyle kaplı teknelere gömüldükleri hala belli değil.

(Bölgede başka hiçbir yerde bulunmayan ve belki de en iyi Vikinglerle ilişkilendirilen nadir bir uygulama.)

.

Araştırmaya göre, grup bir süredir bu bölgedeydi ve Rusya’nın güneyindeki Karadeniz bölgesinden, Orta Asyalılardan veya İran Platosu’ndaki ilk çiftçilerden çobanlar oldukları teorilerini çürüten farklı bir yerel ataya sahipti.

.

Ayrıca bir popülasyonun genetik olarak izole edilmesinin mümkün olduğunu, aynı zamanda kültürel olarak kozmopolit olduğunu söylendi.

.

Araştırmacılar, Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki daha kuzeydeki Dzungarian Havzası’ndan beş bireyin kalıntılarından dizilenen genomları incelemenin yanı sıra, Tarım Havzası’ndan 3.700 ila 4.100 yıllık en eski mumyalardan alınan genetik verileri de incelediler.

4.800 ila 5.000 yıl öncesine tarihlenen, bölgede bulunan en eski insan kalıntıları olduğu meydana çıktı.

(https://www.arkeolojisanat.com)