Kel Hasan Efendi’yi bilir misiniz? Çoğunuzun bilmemesi normal.

Zira kendisi 1874 İstanbul doğumlu.
Ölüm yılı ise 1925 veya 1929 olarak biliniyor.
.
Kendisi Türk tiyatrosunda;
Hem tulûat tiyatrosu hem de Orta Oyunu geleneğini bir arada sergileyen bir sanatçı idi.
“Komik-i şehîr” (Meşhur komik) unvanıyla tanınırdı.
.
Kendine has bir izleyici kitlesi olan “Kel Hasan”, Şehzadebaşı’nda o vakitler kendi kumpanyasını kurmuş.
“Hayalhane-i Osmani Kumpanyası” ya da “Eğlencehane-i Osmani İdare-i Hasan” olarak bilinen kumpanyanın içerisinde tiyatronun dışında kanto gösterileri de yer almakta ve oyunların tamamı komedi türünde oynanmaktaymış.
.
II. Abdülhamid devrinde Abdi Efendi’nin saraya alınması üzerine rakibi kalmayınca ve ünü yayıldıkça yayılmış.
.
“Rüyada Taaşşuk” adlı oyunun ilk kez oynanacağı gün oyuncuların boykotu nedeniyle sahneye tek başına çıkmak zorunda kalan Kel Hasan, tek kişilik tiyatro gösterilerinin başlatıcısı olmuş.
.
Merakla takip edilen ve halk arasında oldukça sevilen Kel Hasan Efendi için şu anekdot anlatılmış:
1914’te Vezneciler Letafet Apartmanı’nda “Darülbedayi” kurulurken birisi Kel Hasan Efendiye şaka yapıyor.
Yarı şaka yarı ciddi ona diyor ki:
“Kel Hasan Efendi, Kel Hasan Efendi!
Bak önce Darülelhan (Osmanlı Devleti’nin ilk resmi müzik okulu olarak İstanbul’da 1917-1927 arasında faaliyet gösteren dört yıllık eğitim kurumu) ve akabinde Darülbedayi (27 Ekim 1914 tarihinde İstanbul Belediyesi bünyesinde konservatuvar olarak açıldıktan sonra okul hüviyetinden çıkıp bir tiyatro topluluğuna dönüşen; hâlen İstanbul Şehir Tiyatroları adıyla varlığını sürdüren sanat kurumu.) diye bir yer kuruldu. Artık oyuncular mektepten yetişecekmiş. Sen hapı yuttun.”
Tabii çok ünlü bir tuluatçı olduğu için hemen cevap veriyor:
“Sen onu bırak asıl seyirciler mektepten yetişirse ben hapı yuttum.”
.
Hem işe cahil bırakılmış liyakatsiz yöneticiler hem de sandığa cahil bırakılmış liyakatsiz seçmen olduktan kelli, ülkenin geldiği durum bu.
.
“Kel Hasan” da olsa fark etmez, bu ülkeyi çok rahat yönetirdi…
.
Ama bizimkiler büyük bir pişkinlikle ve Kel Hasan’a rahmet dünya literatürüne geçiyor.
.
Başlık şu:
“Dünya da ilk defa bir iktidar, kendine enkaz bıraktı…”
.
Maliye Bakanı;
“Enkaz devraldık” dedi. .
.
Buyurun buradan yakın.
.
Gençliğimdeki bir hükümet bunu diyecekti var ya!
Ühüüü…
.
Bu ne pişkinlik?
Yemin ederim bu komedi Kel Hasan’ın oyunlarında bile yoktur.
.
Bir başkası ise şu;
İktidar, 7500 lira alan emekliye yüzde 25 zam veriyor, emekli zamlı maaşını almaya bankaya gittiğinde yine 7500 lira alıyor.
.
İktidar “Verdim” diye sevinirken,
Emekli de, “Aldım” diye seviniyor.
.
Türkiye’nin ilk sihirbazlarından rahmetli “Zati Sungur” bile böyle bir gösteri yapamazdı inanın.
.
Ortada para var,
Ama ortada para yok…
.
Dünya ekonomi literatürüne geçecek olan bu sistemin tescili alınmalı ve tüm ekonomistler bu stili kullanırken “Türk işi” diyerek özellikle ismi vurgulanmalıdır…
Hatta marka tescili bile alınmalı, bizim yetkililerden izinsiz katiyen kullanılmamalıdır.
.
Bir başka sihirbazlık şurada;
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, memur ve emekli aylıklarına ilişkin açıklamalarda bulunurken şunu diyor;
“2022 yılsonuna göre en düşük memur maaşını yüzde %141,8, en düşük emekli aylığını ise %114,3 oranında artırdık.”
.
Koltuklarında oturan seyirciler sahnede sergilenen bu şovu seyrederken kuvvetlice alkışlıyor.
Hatta elleri patlıyor belki de.
.
Ama sonuç?
Ne yüzde 114’ü, benim maaş enflasyona göre eriyip gidiyor.
.
Şimdi şuracıkta olsa da sorsam;
“Birader sen kime yüzde 114 zam yaptın?
Ahanda maaşım, ahanda zam?” diye sorsam vereceği cevap şu olacak;
“Ben seni kastetmedim ki! En düşük aylık alana 7500 lira verdim” diyecek.
.
Geçin bunları, geçin.
.
Elâlem maaşını çekerken banknotların çokluğundan bankamatik tek seferde veremiyor.
Bizimkine gelince yüzümüze bile bakmıyor.
.
Başka sihirbazlık da şurada:
6 ayda Türk lirası yüzde 40 kaybetmiş, bizim TUİK enflasyonu yüzde 19.77 açıklıyor.
.
Aradaki 20.23 ne olmuş?
Abra kadabra…
Cumburlop, haşırtlop.
Uçtu gitti, kayboldu…
.
Araba almaya gidin, “Zam geldi” diyorlar,
Telefon almaya gidin, “Zam geldi” diyorlar,
Fayans almaya gidin, “Zam geldi” diyorlar.
“Neden?” diye soruyorsunuz cevap şu:
“Dolar arttı da ondan” deniyor.
.
E hani, “Biz dolarla maaş almıyorduk?”
E hani, “Dolar bizi ilgilendirmiyordu?”
.
Yüzde 20,23’üm nerede?
İnek içti…
İnek nerde?
“Sana ne lan! Alıcam şimdi ayağımın altına… TELE 1 televizyonu gibi konuşup konuşup adamın asabını bozma…”
.
Ülkenin halinden bahsediyoruz ya.
Dr. Naim Babüroğlu sosyal medyadan paylaştığı ile şöyle diyor:
“Ünlü Soros hakkı çıktı.
Soros göçmenlerle çok yakından ilgilenmiş ve bu konuda 6 makale yazmıştır.
Soros özetle diyor ki;
‘Göçmenler Avrupa ülkelerine gelmesin, Avrupa’yı tehdit eder, çünkü aşırı sağ milliyetçi iktidarlar gelir.’
Aynı Soros;
‘Sığınmacılar bulundukları ülkelerde yani Türkiye ve Lübnan’da kalsınlar, bu ülkelere finans desteği sağlanır’ der.
-‘İtalya’da iktidara Soros’un korktuğu parti iktidara geldi.’
-‘Fransa’da savaşı andıran olaylar çıktı.’
-‘Hollanda’da sığınmacılar nedeniyle hükümet düştü.’
-‘Avrupa ülkelerinde aşırı sağ hiç olmadığı kadar yükselişte.’
Oysa Avrupa ülkeleri seçerek çok az sayıda Suriyeli sığınmacı kabul etti
-‘Soros haklı çıktı; Lübnan sığınmacıları zorla gönderiyor’, olan Türkiye’ye oldu.”
.
Ülkemin bir başka haberi daha:
Ülkenin durumunu özetleyen bir başka haber ise şu:
“Aralarında İlim Yayma Cemiyeti, İHH ve MÜSİAD gibi kuruluşların da yer aldığı Balıkesir Sivil Toplum Platformu, çağdaş festivallerin ‘İsyan ve Başkaldırıya’ yönlendirdiğini savunarak yasaklanmasını istedi.”
.
“Festivallerde yapılan yanlışlara dur diyelim” başlıklı bildiride, festivallerin gençleri “Gayri ahlaki haram ilişkilere, sarhoş edici içki ve madde kullanımına, isyan ve başkaldırıya” yönlendirdiği savunuldu.
.
Bazı Sivil Toplum Örgütleri çıkıp, bu bildiriyi imzalayanların Anayasa’ya aykırı hareket ettiklerini ve böylece festivalleri savunduklarını söyleseler ne olacak?
.
Yakında lokantalar, barlar, kafeler de “İçkiyi özendiriyor” denilerek kapatılmak istenebilir.
.
Kadınların etekleri, erkeklerin şortları “Fuhuşu özendiriyor” denilerek yasaklanması istenebilir.
.
Okullarda yanyana tahsil gören kızlı erkekli öğrencilerin bilmem neye teşvik amaçlı olduğu öne sürülerek yasaklanması istenebilir.
.
Camiye gitmeyenlerin cahil kalacağı ve böylece toplumda tehlike yaratacağı öne sürülerek camiye gitmeyenlerin cezalandırılması istenebilir.
.
Bunun yanında oruç tutmayanların da aynı gerekçe ile cezalandırılmaları istenebilir.
.
Kadınların tek başlarına sokağa çıkması, araba kullanması, toplu yerlerde bulunması, başlarının açık olması aynı gerekçeler sunularak yasaklanabilir.
.
Filmler, İnternet, bilgisayar v.s. yasaklanabilir.
.
Alkollü içecek satılması tolumun ahlakını bozması sebebiyle yasaklanabilir.
.
Yayınlanan bildiride tüm bunların “Türkiye Yüzyılı” adı altında istenmesi de başka konu.
.
Bu isteklerin, iktidarın dilinden düşürmediği “Türkiye Yüzyılı” nı kast etmediğine inanmak istiyoruz…
Biri çıkıp açıklama yaparsa ülkenin durumunu “Şıp” diye anlayacağız…