Cumhurbaşkanı partili olunca ve siyaset yapınca ötekileştirme alanında milleti germeye devam ediyor. Daha önce her ne kadar cumhurbaşkanı partili olsa bile, seçildikten sonra parti rozetini çıkarıp, millete eşit mesafede durmaya çalışıyordu. Ancak cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olarak tanımlanan bu ucube sistemde ne yazık ki, tutum ve davranışlar insanımızı birbirinden uzaklaştırıyor.
Kültür seviyesi ve yetişmişliğin yanında, egoların önüne geçilemediği yerlerde ötekileştirme çabaları daha da ön plana çıkmaktadır. İktidar hemen bütün ortamlarda kendinden olmayanı, kendi gibi düşünmeyeni sert dillerle eleştirmek suretiyle tabanda da sert çizgiler oluşturmaya çalışıyor. Hele seçim arifesinde cumhurbaşkanının tutum ve davranışları, söylemleri yenilir yutulur değil. Yıllardır süregelen terör yandaşı, iş bilmezler, beş koyunu güdemezler, diyaneti kapatırlar gibi aslı astarı, somut dayanağı olmayan söylemleri milleti birbirinden uzaklaştırdığı gibi, muhalefeti yandaşlarına öcü gibi göstermeye çalışması son derece yakışıksız duruyor.
Ötekileştirme insanın iç dünyasında iki boyutlu ortaya çıkmaktadır. Ya insan kendini ötekileştirmekte ya da başkaları tarafından ötekileştirilmektedir. Aslında olumlu tarafları olması gerekirken genellikle ötekileştirmenin sonunda olumsuz duruşlar ortaya çıkmaktadır.
Kamuda egolar, kifayetsiz muhterisler sayesinde güçlenmektedir. Ülkemiz insanının az okumuşluğu, hoşgörü ve herkesin yaşama hakkının kabulü konusunda fanatizmi sıklıkla ortaya çıkarmaktadır. Baskıcı davranışlar, benden veya bizden değil duruşları olumsuz bakışı geliştirdiği gibi insanlar arasında zamanla husumetleri çoğaltmaktadır.
Farkına varmadan bu gelişmeler yıllardır yaşanıyor aslında. Devleti babasının çiftliği gibi görenler az değil. Kamu hizmetleri yıllardır yandaşlara yönlendiriliyor. Hatta kanıksanmaya başladı artık. Mülakat kisvesiyle kamu kadrolarına KPSS’den yüksek not alanlar elenirken, yandaşlar düşük puanlarla kamuya yerleştirilirken de millet parçalanmaya devam ediyor. Siyasi erk bunu bilerek yapıyor.
Sağcı solcu ötekileştirmeleri çok gerilerde kaldı ama yeni boyutlarıyla çok çoğaldı. Oysa Allah insanları kavimler halinde yaratmıştır birbirini daha iyi tanısınlar muhabbetleri artsın diye.
Büyük şehirlerde yöresel derneklerin ötekileştirmede çok etkisi görünmüyor. Tersine siyasi keskinlikleri memleket ortak paydasında örseleyerek hoşgörüyü geliştirebiliyor. Bununla birlikte yöresel olup da siyasetin içine çekilmiş dernek ve guruplarda ötekileştiren davranış ve tutumları çok yüksek düzeylerde görünüyor.
Devleti idare edenler birilerini ötekileştirirken, aslında kendilerini de ötekileştirmektedirler. Zaten ötekileştiren konuşmaları kendi içlerindeki ötekileşmiş düşüncelerden kaynağını almaktadır.
Egonun örselenemediği yerde ne yazık ki çalışanlar da kendi içinde ötekileşebilmektedir. Oysa bu vatan milletin, dünya ise tüm insanların yaşama hakkı olan habitattır. İnsan olan hemen herkes, varlığına saygıyı hak eder.
Kamu yönetiminde daha da keskinleşen bizden veya bizden değil anlayışı ne yazık ki çok keskinleşmiştir. Millet de birbirinden uzaklaşmaktadır. Oysa normalleşme kaçınılmazdır. Sağduyu ve adalet güçlenmelidir. Hoşgörü sınırları genişlemelidir.
Cumhurbaşkanı başta olmak üzere iktidar sahipleri ve paydaşlarının kendileri gibi düşünmeyenlere tahammül edememektedir. Dolatışıyla insanların da birbirine tahammülü azalmaktadır. Üstüne üstlük tehditvari söylemleri ülkenin geleceği açısından da sorun oluşturmaktadır.