İktidarımız seçimler yaklaştıkça kesenin ağzını açtığı gibi, seçim vaatlerindeki ipin ucunu da kaçırmış gibi gözüküyor.

Hani “Bir yılda 300 bin konut yapacağız” şeklinde bir açıklaması vardı ya.
Hah işte tam o noktada işi anlamayanlar olarak biz “Helal olsun” derken, işi bilenler buna itiraz ediyor.
.
Makine Mühendisi olan Mustafa Eser adlı bir vatandaş, bu söyleme şu şekilde cevap vermiş:
“Uzun yıllardır inşaat sektöründe olan, bugüne kadar uluslararası projelerde milyarlarca dolar iş bitirmiş biri olarak yazıyorum sizlere.
Depremden sonra en üst düzey devlet yetkilileri ile toplantılar düzenledim ve onlara da anlattım durumu.
Onlar da farkındalar neler olacağını. Anlatacaklarım biraz acı olacak ama durum budur;
Hükümetin ‘Bir yılda 319 bin daire tamamlarız’ vaadi aşağıda belirttiğim gibi mümkün değildir.” diyerek başlamış anlatmaya.
.
“319.000 dairenin maliyeti yaklaşık 32 milyar dolar.
Bu bütçeyi nereden sağlayacaksınız?”
.
“İnşaatları bir yılda tamamlayabilmek için;
53.000 kalıpçı
32.000 demirci
100.000 ince işler ustası
21.000 elektrik ve mekanik tesisatçı
17.000 mühendis
25.000 teknik ve idari kadro olarak toplam 250.000 kişi gerekmektedir.
Bu kadar kişiyi bölgede nasıl hangi şartlarla çalıştıracaksınız?”
.
“Türkiye’de böyle bir kaynak var mı?”
.
“Bu kişilerin nerde kalmasını planlıyorsunuz?”
.
“Bu kişilere geçici kamp alanı mı vereceksiniz?”
.
“1 yılda bitirmeyi taahhüt ettiğiniz inşaatlarda çıkacak yaklaşık 10 milyon m3 hafriyat için gerekli 10.000 kepçe ve kamyonları nereden getirmeyi planlıyorsunuz?”
.
“Türkiye’deki hangi devam eden projeleri durdurup, bu kepçe ve kamyonları getireceksiniz?”
.
“319.000 adet konut için yaklaşık 15 milyon metreküp beton gerekiyor.
O bölgede bu betonu sağlayabilecek kapasitede beton santrali yok.
Hesaplarımıza göre 170 beton santrali gerekli.
Bu beton santrallerini ne zaman kurmayı planlıyorsunuz?
Bu beton santrallerini hazır olan mevcut diğer şehirlerden mi söküp getireceksiniz?
Söküm ve yeniden kurulumu kaç ayda tamamlayacaksınız?”
.
“İnşaatları bir yılda tamamlayabilmek için 6.5 milyon metrekare kalıp ihtiyacı var.
Şu an Türkiye’de kullanılabilir durumda kaç m2 hazır kalıbınız var?”
.
“1 yılda bu kadar sayıda konutun tamamlanabilmesi için 10.000 beton mikseri ve 3.400 tane beton pompası gereklidir.
Şu an Türkiye’de kaç adet beton mikseri ve pompası vardır?
ihaleleri vereceğiniz müteahhitler bu mikserleri nereden bulacaklar?”
.
“Bölgedeki konutların tamamlanması bu rakamlara göre yaklaşık 8-10 yıl sürer…”
.
“Kimse kimseyi kandırmasın.
Geçici konteyner kentlerinin kurulumu da 2-3 yıldan aşağı tamamlanamaz.
Önümüzdeki 2-3 sene hala çadırlarda yasayan insanları göreceğiz.
Sonra bu insanlar kademeli olarak konteynere, sonrasında da kalıcı konutlara yerleşecekler.
Öyle bir dönem olacak ki, aynı anda hem çadırlarda, hem konteynerlerde hem de konutlarda yaşayan insanlar göreceğiz.
Pembe bir tablo çizmek isterdim ama olaylar bu şekilde gelişecek…”
.
Bir mühendis gözüyle durum böyle toparlanmış gözüküyor.
.
Dedim ya ben anlamam.
Ama adam özetlemiş durumu.
İtiraz eden varsa beri gelsin.
 
***
YÜZDE 36 MI VERİN
Sosyal Güvenlik Uzmanı Özgür Erdursun “En düşük emekli aylığı 5.500 TL’den 7.500TL’ye çıkartılıyor.” şeklindeki haber üzerine sosyal medyadan şöyle açıklama yapmış:
.
1-“Neden prim ödeyenler emekli aylıklarını bilmiyor, en düşük ücret belirlenen ücrete tamamlanıyor?”
.
2-“Emekli aylık hesaplama sistemi isteneni vermiyor, madem neden değişmiyor?”
.
3-“2000 ve 2008’de emekli aylığı hesaplama sisteminde değişiklikler olmasaydı en düşük emekli aylığı 12.000 TL civarında olacaktı.”
.
4-“En düşük emekli aylığı asgari ücretin altında olmamalı.”
.
5-“En düşük emekli aylığı 5.500 TL’den 7.500 TL’ye çıkartılırken %36.4 oranında arttırılmış oldu, bu artış tüm emeklilere aynı oranda yansıtılmalıdır.”
.
6-“Tüm emeklilere aynı oranda zam yapılmayıp sadece en alttaki ücreti arttırmak için zam yaparsak, yüksek ücretle çalışıp, SGK’ya gerçek ücretlerinden bildirilen kişilerin ödedikleri primlerin bir anlamı kalmayacaktır.
Asgari Ücretle de, asgari ücretin iki, üç katı maaşla çalışanda emekli olduğunda 7.500 TL alacak.”
.
7-“Sosyal Güvenlik Sistemimizin en büyük sorunu kayıt dışı, sigortasız çalışma ve gerçek ücretlerden bildirimlerin tam olmamasıdır.”
.
8-“Bu uygulamalar kayıt dışılığı arttıracaktır.”
.
9-“Kayıt dışı ile kurumların geliri azalacak ve emekli aylığı ödemekte zorluklar yaşanacaktır.”
.
10-“Gerçek ücretlerden bildirimlerin, yüksek primlerle bildirimlerin ve sigorta primi ödemelerinin emekli aylıklarına olumlu etkileri olmalı, özendirici olmalı diye düşünüyorum.”
.
11-“En düşük emekli aylığı asgari ücret olmalı ve tüm emeklilere aynı oranlarda zamlar yansıtılmalıdır diye düşünüyorum.”
.
Aynısını ben de düşünüyorum ve hesabıma düşen yüzde 36 zammımı istiyorum.
.
İktidar benim gibi emeklilerin geleceğini düşünmezse, biz de iktidarın geleceğini pek düşünmeyiz.
“Ne o rüşvet mi istiyorsun?” şeklinde bir soru gelebilir.
Hayır, ben hak ettiğimi istiyorum.
Zammı aldığımda karşılığında “Oy vereceğim” diye bir şey yok.
Oy vermek için bakacağım çok kriter var…
 
***
BEN DE İNSANIM
Çok yorgun, düşünceli ve sinirli görünüyordu; bir sigara yaktı:
“Bunalıyorum çocuk, büyük bir ıstırap içinde bunalıyorum.” dedi.
“Görüyorsun ya, her gittiğimiz yerde mütemadiyen dert, şikâyet dinliyoruz.
Her taraf derin bir yokluk, maddi, manevi perişanlık içinde.
Ferahlatıcı pek az şeye rastlıyoruz.
Bunda bizim günahımız yoktur.
Uzun yıllar, asırlarca dünyanın gidişinden habersiz, bir takım şuursuz yöneticilerin elinde kalan bu Cennet memleket, düşe düşe şu acınacak hale düşmüş.
Memurlarımız henüz istenilen seviyede ve kalitede değil; çoğu görgüsüz, kifayetsiz ve şaşkın.
Değerli halkımız ise, kendisine mukaddes akideler şeklinde telkin edilen bir sürü batıl görüş ve inanışların tesiri altında uyumuş kalmış.
Bu arada beni en çok üzen şey nedir bilir misin?
Halkımızın zihninde kökleştirilmiş olan her şeyi başta bulunanlardan beklemek alışkanlığı.”
.
“İşte bu zihniyetle; herkes büyük bir tevekkül ve rehavet içinde, bütün iyilikleri bir şahıstan, yani şimdi benden bekliyor, fakat nihayet ben de bir insanım be birader.
Kutsal bir kudretim yok ki.”
.
“Atatürk gel bizi kurtar!” diyenlere daha yaşıyorken verdiği cevap.
.
Biraz da siz bir şeyler yapın yahu.
Her şeyi Atatürk’ten beklemeyin…
 
***
DOKTOR DİYOR Kİ
Kardiyolog Doç. Dr. Muhammed Keskin diyor ki:
“Ramazan Ayı başladı.
Sizlerden her sene olduğu gibi yine bir kaç isteğim var:
1. Hurma alırken ‘Glukoz şurubu ve tatlandırıcı var mı?’ diye kontrol edin.
Aslında birçoğunun hurma tadını sevmesinin nedeni üstüne dökülen şekerli solüsyonlar. Hatta bazılarında şurup bile var.
.
2. Değişik isimlerde satılan Ramazan şerbetlerini kısıtlı tutun.
Sektör çok büyük ve her markanın kendi şerbeti var.
Şunu bilelim, bunların çoğunun içindeki meyve oranı %10’dan az ve muazzam şeker içeriyorlar.
Glukoz, fruktoz şurubu da cabası.
.
3. Ramazan pidesi yasaklı değil fakat Pastane Pidesi yasaklı bir ürün.
Pastane pideleri ciddi miktarda margarin ve katkı maddesi içeriyor.
Fırından almaya gayret edin ve az tüketin. Unutmayalım, her beyaz ekmek bize zarar.
.
4. Protein ağırlık beslenin, iftardan sonra tatlıyı sıfırlayın desem iddialı olabilir ama en azından kısıtlı tutun.
Susama ve açlık hissini azaltmış olursunuz.
Meyve, ekmek, tatlı işini abartmayın.
Sizi asıl susatan ve acıktıran karbonhidratlar olacak.
·
5. Çayı açık ve iftardan sonra tüketin. Sahurda çay içecekseniz 1 bardağı geçmeyin.
Ramazan ayında kahve bağımlılığınızdan kurtulmaya çalışın.
Suyu bir anda ve yüksek volümde değil sık sık azar azar tüketin.
·
6. Sahura kadar uyanık kalmayın.
Uyuyun ve uyanın.
Uyku düzeninizi tamamen yok etmeyin, korumaya çalışın.
İftara yakın uyumamaya çalışın.
Uyku bastırıyor ve yapacak bir iş bulamıyorsanız dışarı çıkın biraz yürüyüş yapın.
·
7. Uzun süreli tokluk için et ve yumurtayı; bağırsak huzurunuz için lifli beslenmeyi ve probiyotik olarak yoğurdu ihmal etmeyin.
Huzurlu bir bağırsak huzurlu ve sağlıklı bir beden demektir.”
.
Doktorun dediği ortada.
Yapabilene ne mutlu…