Bugünlerde şap hastalığı nedeniyle yurdun dört bir tarafında birçok köyde karantina tedbirleri uygulanıyor.

Hayvan hareketleri durduruluyor. Hayvanların sevk ve nakliyeleri yasaklanıyor. Aşılama çalışmaları hızla devam ediyor. Bundan beş sene önce de salgın şeklinde ortaya çıkmıştı. Zayiatsız atlatılmıştı ama üreticiye ciddi sıkıntılar yaşatmıştı.
Şap hastalığı eskiden beri bilinen, halk arasında tabak olarak adlandırılan bir bulaşıcı hastalıktır. Evcil veya yabani bütün çift tırnaklı hayvanlarda görülebilen, kronik durumlarda zayıf ve genç hayvanlarda ölüme sebebiyet veren, genellikle et, süt ve iş gücü kaybına sebep olan virüs kaynaklı bir hastalıktır. Tarım ve Orman Bakanlığınca ihbar mecburiyeti olan hastalıklar arasında yer almaktadır. Öldürücü olmamakla birlikte sürü içerisinde veya bölgede hızla yayılmaktadır. İnsanlara bulaşmasıyla ilgili nadir bulgulara rastlanmaktadır.
Şap hastalığı ilk kez 1540’lı yılların ortalarında tespit edilmiştir. Türkiye'de ise ilk olarak 1914 yılında istatistikî bilgi olarak kayıt altına alınmıştır. Virüsün bilinen 7 adet serotipinin yanında, yaklaşık 64 farklı alt tipi bulunmaktadır.
Yüksek sıcaklık ve açık güneş ışığı virüsü öldürmektedir. Hastalık etmeni virüs direk güneş ışığına maruz kalmadığı şartlarda eğer sıcaklık 40 °C’ye çıkarsa 12 saatte, 60-65 °C’ye çıkarsa 30 dakikada, 85 °C’ye çıkarsa hemen ölmektedir. Normal oda sıcaklığında yaşamını sürdürmektedir. Potasyum hidroksit (KOH), sirke asidi, kostik gibi dezenfektanlara dayanamamaktadır. Bu virüs, yapağıda 24 gün, deri ve kıllarda 28 gün, kuru ot ve dane yemlerde 130 gün, ayakkabı ve lastik çizmede 80-100 gün, toprakta 28 gün, dondurulmuş taze ette 1 yıl süreyle canlı kalabilmektedir.
Hastalık en fazla hasta hayvanlarla, salya akıntısı, idrar, dışkı ve sütü vasıtasıyla yayılmaktadır. Ayrıca fare, kuş, yaban domuzu ve tavuk, ördek, kaz gibi kanatlılar hastalığın yayılmasında rol oynamaktadırlar.
Hayvanlarda kuluçka dönemi (sığırlarda 2-7 gün, koyunlarda 1-6 gün) geçtikten sonra yüksek ateş (40-41°C), durgunluk, iştahsızlık, süt verimi kaybı, merada sürüden geri kalma gibi belirtilerle ortaya çıkmaktadır. Dil, ağız boşluğu mukozası, dişeti, yanak mukozası, tırnak arası ve meme dokusunda lezyonlar görülmektedir. İç ağız bölgesinde kızarıklık, yem yememe, ağızdan salya akması, dilin soyulması, hayvanın dilini dışarı çıkarma çabası sıklıkla görülen belirtilerdir. Tırnak arasında oluşan yaralar nedeniyle hayvan topallar. Memelerde ortaya çıkmışsa hayvan sağdırmaz veya yavrusunu emzirmez.
Virüs kaynaklı bir hastalık olduğundan antibiyotik uygulamak suretiyle önü kesilmeye çalışılmaktadır. Ağız yaraları soda ve çamaşır suyuyla yıkanmakta ve hayvan rahatlamaktadır. Şap hastalığı, tipik bir salgın hastalıktır. Bu nedenle 6 ayda bir aşılama programı uygulamakta fayda vardır. Ahır ve ağıllarda sıklıkla dezenfektan kullanılmalıdır. Yeni alınan hayvanlar mutlaka karantinada tutulmalıdır. Başkalarının ahıra girmelerine izin verilmemesi önemli bir tedbirdir. Sağımlardan önce ellerin, memelerin ve sağım ekipmanlarının her seferinde temizlenmesinde fayda vardır. Hastalıktan şüpheli hayvanlar hemen ayrı bir ahıra alınmalıdır.
Hasta hayvanla ilgilenen bakıcı diğer ahırlara girmemeli, giydiği elbise ve çizmeler o ahırda kalmalıdır. Hastalıkla mücadele yollarının hepsi temizliğe ve hijyene çıkmaktadır. Gizlememek de en önemli tedbirdir.