Malum bahar hızla geliyor. Ilıman ve kurak kış arıları epey üzdü. Bugünlerde az da olsa hareketlilik başladı. Polen gelişi hızlanıyor. Polen arının özellikle larvanın beslenmesinde önemli rol oynuyor.

Arılar hemen bütün çiçekli bitkilerden polen topluyor. Bitki türüne bağlı olarak polenin besleme değeri değişiyor. Polen kalitesi ile ilgili fazla çalışma olmamakla birlikte besleme değerlerine yönelik az sayıda çalışma bulunmaktadır.
Araştırmalarda 25 saf polenin besin değerleri incelenmiş, polenler arasında besleme performans yönünden önemli farklılıklar bulunmuştur. Çalışma polenin arıların beslenmesine etkileri üzerine kurulmuştur. Su kamışı, arsız zaylan, Meksika haşhaşı gibi bitkilerin arı ömrünü kısalttığı, bazı çalıların, çöl süpürgesi ve karahindiba polenlerinin arı ömrünü az da olsa uzattığı, deniz üzümü, Çin çayı, çeti, böğürtlen ve kavak polenlerinin arı ömrünü uzatmada en iyi performansı gösterdiği tespit edilmiştir.
Başka bir çalışmada, susam ve ayçiçeği tarlalarında beslenen arıların ömrünün kısaldığı, bu nedenle diğer polenlerle takviye edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Aynı çalışmada kanola poleninin besleme değerinin yüksek olduğu, başka bir polene ihtiyaç olmadığı gözlenmiştir.
Yapılan çalışmalarda karışık polenle beslenen arıların hem ömrünün uzadığı hem de daha güçlü oldukları tespit edilmiştir.
Bazı arılar için toksik etkiye sahip polenler de bulunmaktadır. Örneğin pamukçuk bitkisi ilkbaharda bol miktarda polen vermekte ve arılar tarafından yoğun bir şekilde ziyaret edilmektedir. Eğer bitki örtüsünde farklı bitki yok ise pamukçuk polenleri arı ömrünü kısaltmaktadır.
Bal arıları için iyi bir polen yüksek lezzet, kolay sindirilebilirlik ve yeterli ham protein seviyesine sahip olmalıdır. Bazen soya ve benzeri baklagillerin küspeleriyle yapılan takviyeler arıyı aldatmaktan öteye gitmemektedir.
Bir araştırmada altı günlük arılar, arı ekmeği, soya fasulyesi, akasya bakla unu, polen, mısır unu ve şekerle beslenmiş, polen, akasya bakla unu diyetleri ve şekerle beslenen arıların daha uzun ömürlü olduğu tespit edilmiştir.
Nüfusu düşük kolonilerle yapılan çalışmalarda ticari olarak hazırlanmış bazı keklerle de çalışmalar yapılmış, yaş polen kullanılan keklerle beslenen arıların kanlarında daha fazla proteine rastlanmış ve arı ömrünün uzamasıyla koloni nüfusunun hızla çoğaldığı gözlenmiştir.
Son zamanlarda, ABD'deki bal arılarını tehdit eden en önemli sorun Koloni Çöküş Bozukluğudur. 2006 yılından bu yana her yıl %30-40 oranında koloni kayıplarına neden olmaktadır. Bu çöküşlerde genellikle kraliçe ile birkaç yüz arı kovan içinde kalmakta ve kapalı gözlü yavrular çürümektedir. Yavru çürüklüğü olarak da tanımlanmaya çalışılmakta, ancak net bir hastalık teşhisi konamamaktadır. Birçok bilim adamı, bu çöküşün, böcek ilacı, parazit, beslenme stresi ve uzun mesafeli taşıma kaynaklı gibi faktörlerin ortak etkisinden kaynaklanabileceğine inanmaktadır.
Kötü beslenmenin bal arısı sağlığını etkilemede önemli bir rol oynayabileceğini gösteren kanıtlar bulunmaktadır. İyi beslenen bal arılarının, Nosema hastalığına daha dayanıklı olduğu kanıtlanmıştır. Yaşam alanlarındaki daralmaya bağlı olarak ortaya çıkan beslenme stresi koloni çöküş bozukluğunu artırmaktadır. Erken ilkbaharda yaşanan çöküşler, daha çok polen kalitesine dayanmaktadır. Bu nedenle, arı durakları önem taşımaktadır.