GENEL DURUM Bugün Cuma… Rabbim şu anda acı çeken depremzede vatandaşlarımızın yardımcısı olsun. Canını kaybedenlere rahmet diliyorum.

Yaralılarımıza acil şifalar olsun.
.
Sağ kalan vatandaşlarımız da yurdumuzun ve dünyanın her yerinden gönderilen yardımlarla şifa bulsun, onları ayakta tutsun.
.
Kaybettikleri yakınları, komşularının acısıyla mı boğuşsunlar?
Evlerini kaybettiklerine mi yansınlar?
Soğukla mı mücadele etsinler?
.
Bundan sonraki hayatları ne olacak?
Nasıl yapacaklar?
Nasıl yaşayacaklar?
.
Devletimiz elbette yanlarında olacak.
Millet olarak yanlarında olacağız.
Ama onlar için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
.
Tüm bunları düşünüp, acımızı yaşarken deprem bölgesinden başka acı haberler de geliyor.
.
Yok, iş makineleri sahaya alınmadı,
Yok, gıda konvoyu bekletildi,
Yok, koordinasyon sağlanamadı,
Yok, Konvoy ulaşmadı,
Yok, yok, yok…
.
Nasıl iştir anlayamadım?
.
Depremi bile siyasallaştırmaya çalışanlar var.
“Yazıklar olsun!” diyorum…
.
Bir başka konu:
Twitter…
.
Haber şöyle geldi:
“Deprem görüntüleri ve çığlıklarının sosyal medyada yoğun bir şekilde dile getirilmesi üzerine internet kullanımı ‘bant daraltma' ile yavaşlatıldı…”
.
Twitter nedir?
Bir sosyal haberleşme yayını.
Afet gibi durumlarda oldukça faydalı.
İnsanlar birbirine seslerini duyurmak için kullanıyorlar.
.
Biz ne yapıyoruz?
“Bant daraltma…”
.
Sebep?
.
Sebep şuymuş:
“Twitter üzerinden yürütülen dezenformasyonların yanı sıra gerçek dışı ihbarlar, sahte yardım kampanyaları ile sahte hesap ve yalan paylaşımlar…”
.
Bunları engellemek yerine, kısıtla gitsin mantığı.
.
O halde “Kaza oluyor diye otomobilleri de yasaklayalım.”
Ne dersiniz?
Mantık aynı…
 
ACİL LAZIM
Ülkede resmen bir seferberlik var.
Her şehir, ilçe, belde, köy, kasaba, mahalle hepsi yardım etmek için sıradalar.
.
Herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor.
.
Yardım etmek isteyen vatandaşlar eline ne geçirirse yardım çuvalına dolduruyor.
Ama doğru, ama yanlış, bir yardım paketinden parmak arası terlik çıktığı söylendi.
Güler misin?
Ağlar mısın?
.
O terliği duyunca elbette kızdım ama sonra da göndericinin iyi niyetine verdim.
.
İhtiyaçlar tam olarak belirlenemedi gibi.
En acil olanlar,
Acil olanlar ve
İhtiyaçlar…
.
En acil olanlar elbette ilaç.
.
Sonrasında, “Battaniyenin altına konulacak matlar, araba güneşlikleri gibi malzemelermiş.”
.
Bir görevlinin ses kaydı geçti elimize.
Orada bir kadın yalvararak anlatıyor:
“Doğalgaz ve elektrik olmadığından deli gibi battaniye lazım. Depremzedeye ve personele yetmiyor… Şu an çadır kent kuruluyor. Yerler ıslak. Muşamba görevi görecek arabaların önüne konulan alüminyum tarzı güneşlikler gibi şeylere ihtiyaç var. Dandik bile olsa yeter bize… Pilleriyle beraber el feneri, powerbankler lazım, görevli olarak iletişime geçemiyoruz. Lütfen bu isteklerimi herkese yaymaya çalışın… Gıda geliyor, giyim geliyor ama giyimlerin neredeyse hepsi yazlık, insanlara veremiyoruz… Geceleri çok soğuk oluyor. Çocuklar için özellikle ayakkabı, insanlara çorap, kadınlar için iç giyim eşyaları lazım. Lütfen bunu paylaşın ve yayın…”
.
İşte ilk öncelikle lazım olanlar…
Bu yazımı okuyanlar paylaşımı yapın, insanlara bir nebze yardımımız dokunsun…
 
DEPREMİN ŞİDDETİ
Kimi “yüz”, kimi “bin yılın en korkunç depremi” diyor.
.
Peki bilim adamları ne diyor?
.
Yerbilimci/Prof. Dr Cenk Yaltırak anlatıyor:
Şimdi size kısaca herkesin anlayabileceği sadelikte 2 depremin aslında kaydedilen 7.7/7.6 değil, şiddet/enerji boşalımı parametresine göre “11 şiddetinde” olduğunu anlatmaya çalışacağım.
.
Depremde gerçek güç tanımlaması ve ölçümü yeryüzüne yakınlığı ve süresine bakılarak hesaplanır.
Bu ana kritere göre bakınca “9 saat gibi çok kısa bir zaman aralığında” 7’nin üzerinde aynı bölgede deprem olduğu “bugüne kadar dünyada hiç görülmemiş ve yaşanmamış bir olay.”
.
Dünkü yaşanan iki deprem birbirine (30 km) yan yana sayılabilecek bir lokasyonda olmuştur.
.Bu da bugüne kadar görülmüş bir şey değil.                                                                                                                                              
Burada birçok cahil, bilgisiz ve kötü niyetli insan Japonya’daki yaşanan 9 şiddetinde ki depremle bunu ölçüyor.
.
Japonya’daki deprem;
Kıyıdan 110 km. açıkta,
Okyanusun 28 km. altında yaşanmıştır.
.
Bizim depremimiz ise;
Yeryüzüne sadece 7 km. gibi çok çok yakın mesafe de olmuştur.
.
2. önemli aradaki fark ise,
İki depremin arasındaki süredir.
.
Japonya’daki deprem “36 saniye”,
Bizde yaşanan depremler ise toplamda “103 saniye” gibi bugüne kadar yaşanmamış bir uzunlukta sürmüştür.
.                                                                                                                                                                                                                        Bu o kadar büyük ve şiddetli bir deprem ki Trabzon’dan Hatay’a (885 km), Eskişehir’den Kars’a kadar (1340 km)
Büyük bir coğrafyada çok ciddi şekilde hissedildi.
.
8 şiddetindeki bir deprem 60 megatonluk bir atom bombası kadar enerji üretir.
.
Yaşanan 2 deprem 7.7 ve 7.6 şiddetindeydi.
Şu an dünyadaki en güçlü nükleer savaş başlığı sadece 2 megaton!
.
İşte bu kadar büyük coğrafyada, bu kadar etkili olmasının sebebi yere yakınlığı ve çok uzun sürmesindendir.
.
Yani dünkü deprem; “120 megaton güç çıkışı ile tarihte görülmemiş bir enerji boşalmasına sebep olmuştur.”
(60 en güçlü nükleer bomba gücünde)
.
“2 megaton ne demek?”
“Yıkıcı güç olarak ne yapar?” diye sorarsanız;
“Japonya Nagazaki’ye atılan atom bombası 1.2 megaton gücündeydi.”
.
İşte biz dün arka arkaya “Tarihte eşi benzeri yaşanmamış devasa büyüklükte” iki deprem yaşadık.
.
Bunları bilelim ve “Lütfen paylaşalım” ki insanlar bilgi kirliliğinde dezerformasyona maruz kalmasınlar.
.                                                                                                                                                                               Son 200 senede Türkiye'de 13 tane 7’nin üzerinde deprem yaşanmış.
9 saat arayla bu kadar şiddetli 2 deprem, bu coğrafya da İlk defa meydana gelmiş...
.
Daha önce böylesi hiç olmamış, görülmemiş!
.Bu bir ilk.                                                                                                                                                      
İtalya Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü Başkanı/Carlo Doglioni diyor ki:
“Türkiye, 30-40 saniye içinde üç metre hareket etti! Bu daha önce yaşanmış, görülmüş bir durum değil. Bu o kadar güçlü ve şiddetli bir deprem ki yıkılan binaların hepsi depremin enerji dalga boyunun gittiği yöne doğru yıkılmış.
Maraş’ın dağ silsilesinde yaklaşık 40 km’lik bir yarık oluştu. Bu olağanüstü bir durum. Türkiye 3 metre Arap Yarımadası’'na doğru kaydı. Kahramanmaraş’taki depremler o kadar şiddetliydi ki Grönland ve Danimarka’da da hissedildi.”
.
Peki bundan sonra ne olacak?
.
İşte onu da Akademi Üyesi Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür söylüyor:
“Bunu ilk kez söylüyorum bunu bütün Türkiye duysun, Türkiye'de en fazla deprem üreten iki fay var. Biri Kuzey Anadolu fayı, diğeri Doğu Anadolu fayı. Her iki fay enerjisinin büyük bir kısmını boşalttı. İstanbul’da durum hiç iyi değil. Bilimsel bütün araştırmalar, İstanbul’da zamanın gelmekte olduğunu gösteriyor” dedi.
.
Burada oluşacak bir depremden Çanakkale’de nasibini alacaktır.
O sebeple bizler de önlemlerimizi almalıyız… 
 
SON RAKAMLAR
AFAD’ın dün sabah 08.53’te yaptığı son dakika açıklamasına göre;
12 bin 873 yurttaşımız yaşamını yitirdi;
62 bin 937 kişi yaralandı.
Bu zamana kadar, 1.117 artçı deprem meydana geldi.
Bölgede;
“AFAD, PAK, JAK, JÖAK, DİSAK, Sahil Güvenlik, DAK, Güven, İtfaiye, Tahlisiye, MEB, STK’ler ve uluslararası arama kurtarma görevlileri”nden oluşan toplam “24 bin 727 arama kurtarma çalışanı” görev yapıyor.
Ayrıca,
“Emniyet, Jandarma, MSB, UMKE, Ambulans Ekipleri, Gönüllüler, Yerel Güvenlik ve Yerel Destek Ekipleri’nden görevlendirilen saha personel sayısı” “113 bin 201…”
Afet bölgesine;
Başta ekskavatör, çekici, vinç, dozer, kamyon, arazöz, treyler, greyder, vidanjö vb. iş makineleri olmak üzere “Toplam 5.557 araç” sevk edilmiş.