GÖRMEYRUK Temel, Trabzon’da uzun bir sokak ta yürürken kaldırımda dilenci, bir kadına rastlar;

-“Allah razı olsun yedi dane uşağım var kocamın da penum da gözlerumuz görmeyi, geçinemeyruk aç kalduk.”
Temel acır elini cebine atar birazda fazla para çıkarır ve kadına verir.
Ama söylenmeden de edemez;
-“Be kadın hem geçinemeysunuz, hem de o kadar uşağınız var, niye bu kadar uşak yaptunuz?”
Kadın;
-“Gözlerumuz görmiyi dedum ya! Ne ettuğumuzi bilemeduk.”
 
***
ÖZEL DURUM
Dilenci kapıdan başını uzatarak seslenmiş;
-“Hanımefendi, şu zavallıya verecek bir dilim pastanız veya kekiniz falan yok mu?”
-“Maalesef yok! Ayrıca peynir-ekmek neyine yetmez ayol?”
-“Aman hanımefendi, bugün benim doğum günüm de…”
 
***
KAYBOL
Bektaşi’nin biri ticaret yapmak için acilen 1 milyara ihtiyacı vardır.
Camiye gider ve başlar dua etmeye;
-“Allah’ım bana 1 milyar ver ne olur… Ticarete atılacağım... Allah’ım bana 1 milyar ver ticaret yapacağım...”
Hemen yanındaki dilencinin şöyle dua ettiğini görmüş;
-“Allah’ım bana 5 lira ver ne olur, ekmek alacağım da...”
Bunu duyan Bektaşi hemen cebinden çıkarıp 5 lira vererek şöyle der;
-“Şimdi kaybol buradan ve gözüme gözükme… Böyle ufak işlerle Allah’ı meşgul etme... Kör müsün burada büyük işlerle uğraşıyoruz...”
 
***
ANCAK
Çölde yaşayan bedevi kabilelerinden birinin reisi, Medine’ye gelmişti.
Sokakta sadaka isteyen bir fakire rastladı. Fakirin dilenmesine sinirlenerek;
-“Kanaat tükenmez bir hazinedir.”
Fakir, onun bu sözüne karşılık olarak;
-“Evet öyledir. Ancak karnını doyuracak ve yatacak yer bulduktan sonra.”
 
***
ŞAN MESELESİ
İhtişamlı bir tüccar dilencinin önünden geçerken;
-“Ağabey! Allah rızası için az bir sadaka verir misin?”
Tüccar;
-“Az vermek benim şanımdan değil.”
Umutlanan dilenci;
-“O halde çok verin.”
Tüccar;
-“O da senin şanından değildir.”
 
***
İSTEMEM
Dilencinin biri, Bektaşi’ye;
-“Bir sadaka ver sana dua ederim.”
Bektaşi on para verdikten sonra dilenciye dönerek;
-“Duanı istemem.”
Dilenci sorar;
-“Neden ağabey?”
Bektaşi;
-“Eğer senin duan kabul olsaydı, dilenci olmazdın!”
 
***
GÖRSÜN
Adamın biri yolda giderken bir dilenciye para verir;
-“Al bununla sigara alırsın” der.
Dilenci;
-“Beyim ben hiç sigara içmem” der.
Bunun üzerine adam;
-“O zaman bira içersin” der.
Dilenci;
-“Ben ağzıma içki koymam” der.
Adam;
-“Sen de o zaman gider bir altılı oynarsın.”
Dilenci;
-“Beyim ben hayatımda hiç kumar oynamadım” deyince adam;
-“O zaman al bu parayı ve bizim eve gel” der.
Dilenci “Nedenini” sorar.
Adam cevaplar;
-“Karım, içki ve sigara içmeyen, kumar oynamayan bir adamın hali ne oluyor bir görsün?”
 
***
ARKADAŞ
Adam, kör bir dilencinin şapkasına demir bir para atar. Ancak yere düşen madeni para, yuvarlanarak biraz ötede durur. Kör hemen yerinden kalkıp parayı düştüğü yerden alır.
Şaşıran Adam;
-“Siz kör değil misiniz?”
-“Ben burada dilenen körün arkadaşıyım. Kendisi sinemada film seyrediyor.”
 
***
MÜSRİF
Yolda giderken bir fakir yanına yaklaştı;
-“Allah rızası için bir sadaka…”
Fakirin hali perişandı.
Çok acıdı ve cebinden çıkardığı yirmi lirayı uzatıp verdikten sonra sordu;
-“Nasıl oldu da bu duruma düştün?”
Fakir cevap verdi;
-“Sizin gibi müsrif olmaktan…”
 
***
OLMAZ ÖYLE
Kayserili bir lokantada yemek yerken bir dilenci yanına sokuldu;
-“Tam üç gündür bir şey yemedim, beyim, ” dedi.
Kayserili omuzlarını silkti;
-“Olur mu böyle? Kendini zorla ve yemeğe çalış!”
 
***
İRADE MESELESİ
Açlıktan nefesi kokan bir dilenci, Beyoğlu’nda şişman ve zengin bir kadını durdurur;
-“Hanım abla, bir haftadır hiçbir şey yemedim?”
-“Aman Allah’ım! Senin iraden keşke bende olsa…”
 
***
1 LİRA
Adamın biri ölmüş.
Diğer tarafta hesabı inceleniyormuş.
Melek defterden başını kaldırıp kararını açıklamış;
-“Cehenneme!”
Zebaniler adamı Cehenneme götürürken adam şöyle demiş;
-“Durun! Ben dünyadayken bir dilenciye 1 lira vermiştim!”
Zebaniler durumu meleğe anlatmışlar.
Melek kararını vermiş;
-“Tamam! Verin şu adamın 1 lirasını, sonra da atın Cehenneme!”
 
***
MAHÇUP OLMA
Adam işine giderken yolda karşılaştığı dilenciye 1 lira vermiş;
-“Kusura bakmayın kardeşim, fazla param yok” dedi.
Adam uzaklaşırken dilenci söylenmeye başlamış;
-“Be birader, madem fazla paran yok, boş gezeceğine git bir iş bul, çalış, kazan, böyle mahcup olma.”
 
***
KİMSE RAZI DEĞİL
Evin hanımı çalınan kapıyı açtı.
Bir dilenci boynunu bükmüş karşısında duruyordu.
Kadın kızgın bir sesle;
-“Böyle kapı kapı dolaşıp sadaka istemeye utanmıyor musun?”
-“Utanmasına utanıyorum hanımefendi. Ancak hiç kimseyi sadakalarını bizim eve göndermeye razı edemedim.”
 
***
ACELEM YOK
Bir dilenci bir kapıyı çalmıştı.
Zile cevap veren kadına;
-“Hanımefendi, bana verilecek bir parça giyim eşyanız var mı acaba?” diye sordu.
Kadın ona biraz sabretmesini söyledikten sonra gitti. Bir iki dakika sonra geri geldiğinde elinde eski bir ceket vardı.
Bunu dilenciye uzatarak;
-“Al kardeşim” dedi. “Tamir edilmesi gereken birkaç yer var. Olmasına var, ama bir saat sonra yepyeni olur.”
Dilenci bunun üzerine;
-“Ziyanı yok, ben aceleci değilim.” Dedi ve ekledi, “Sakın telaş etmeyin, ben iki saat sonra gelir alırım.”
 
***
SADAKA
Nasrettin hoca bir gün evin çatısına çıkmış, kiremitleri aktarıyormuş.
Yoldan gecen bir dilenci hocaya seslenerek;
-“Ya hocam, birazcık aşağıya gelir misin?” demiş?
Hoca;
-“Ne var” demiş?
Dilenci;
-“Aşağıya gel de söyleyeyim” demiş.
Hoca zar zor aşağıya inmiş;
-“Ne söyleyeceksen söyle, daha bir sürü işim var” demiş.
Dilenci;
-“Allah rızası için bir sadaka ver” demiş.
Hoca ne yapacağını bilememiş ve;
-“Benimle yukarı gel” demiş.
Dilencide sevinerek hocayla beraber yukarı çıkmış ve bıraktığı yerden işine devam etmeye başlamış.
Dilenci;
-“Hocam, hani bana para verecektin?” demiş?
Hoca da;
-“Allah versin, Allah versin…” demiş.
 
***
ŞAİR RUHU
New York’ta, Brooklyn Köprüsü üzerinde dilenen kör bir dilenci bir gün, bir şairin dikkatini çeker.
Dilencinin boynunda asılı bir tabela vardır. Şair, gözleri görmeyen dilenciye günlük kazancının ne kadar olduğunu sorar.
Dilenci de; “Sekiz-on dolar kadar olduğunu” söyler.
Bunun üzerine şair, dilencinin boynuna asılı tabelayı ters çevirerek bir şeyler yazar;
-“Şimdi buraya senin kazancını arttıracak bir şeyler karaladım. Bir hafta sonra yanına geldiğimde bana sonucu söylersin” der ve oradan ayrılır.
Şair, bir hafta sonra dilencinin yanına uğrayıp kendini tanıtınca dilenci;
-“Bayım size ne kadar teşekkür etsem azdır. Bir haftada kazancım ikiye katlandı. Çok merak ediyorum tabelaya neler yazdınız?”
Bunu üzerine şair gülümseyerek şunları söyler;
-“Tabelada ‘Doğuştan körüm, yardım edin’ yazıyordu. Bense; ‘Bahar gelecek, ama ben yine göremeyeceğim’ diye yazdım…”
 
***
NE YANİ?
Adamın biri kendisinden para isteyen dilenciye; “Ben sokakta dilenen kimseye para vermem.” deyince dilenci hiddetlenerek söylenmiş;
-“Ne yani, sizden üç kuruş para koparabilmek için büro mu açacaktım...”