İktidar sahipleri ve yandaşları memleketin halinden ne kadar uzak olduklarını ayan beyan söylüyorlar artık. Sorunların bilincindeyiz demeyi de ihmal etmiyorlar.

Tarım ve Orman Bakanı İzmir-Dikili’de yaptığı toplantıda sorunların başında mazot ve gübrenin geldiğini söyledi. İkisi de bizim olmadığı için çok pahalı olmuşlar. Fiyatları çok artmış. Oysa fiyat artışının temelinde Türk Lirasının kaybettiği değer var. Hem gübrenin kaynağı neden dışarısıymış? Çünkü gübre fabrikalarının hepsini satmışlar. 20 yılda gübre üreten fabrika kalmamış. Tamamını ithal edilir hale getirmişler.
Araziler ekilmiyormuş. Sebebi de mirastan, köyden kente göçten kaynaklanıyormuş. Miras hukukunu maymuna çevirirseniz öyle olur. Kente vatandaş neden göçmüş? Çünkü iktidar sahipleri okulunu kapatmış. Çocuğunu gönderecek okul bulamamış. Tuvaletini yeni yapmayı öğrenmiş çocuk taşımalı eğitime mecbur bırakılmış. Neden göçmüş şehre çiftçi? Çünkü iktidar sahipleri adamı çökertmişler. İthalat politikalarıyla bitirmişler. Borçlarını ödeyememiş. Neticede gelir getirecek arazisi adamı hem göçürmüş hem şehre kaçırmış.
Ekilmeyen araziler ekene kiralanacakmış. Ne gerek var. Çiftçiyi kazandırın yeter. Batırmayın yeter. Adam para kazandığı tarlasını neden boş bıraksın. Orta ve Güneydoğu Anadolu’da sulama imkanının bulunmadığı tarlalar zaten iki yılda bir nadasa bırakılıyor. Çiftçi para kazanırsa nadasa bile bırakmıyor.
İktidarın bakanı tarıma farklı bir bakış açısı geliştiremez. Tek adam rejiminin sonucu budur zaten. Birileri buğday ithal edecek parasına para katacak, Türk çiftçisi de buğday ekiminden vaz geçecek. Çiftçi çocuğu olmak Venezuela’da tarla bakmaya utandırır insanı. İthal hayvan için çaba sarf etmekten imtina ettirir insanı. Çiftçilere karşı küçük bir mesuliyet dahi çiftçiyi zarar ettirecek yerde durdurur insanı.
Memleket zenginmiş. Tarım ve Orman Bakanının hemşerisi Maraş Kadın kolları başkanı da dün marketlerde sepetlerini tıka basa doldurduklarını, döke saça yediklerini anlatıverdi. Haksız sayılmaz. Taraf olanlar market sepetinin dışında her şeylerini doldurdular. Kamu kaynaklarını adeta bitirdiler. Zaten cumhurbaşkanı bir mitinginde ya taraf olursunuz ya da bertaraf demişti. Taraf olmayan millet bertaraf oldu.
Türkiye’de kamu ihalesi alan 5 müteahhit, dünyada en fazla kamu ihalesi alan şirketler listesinin ilk onunda duruyor yıllardır. Hem de ne ihaleler aldılar. Bire yapılacak işleri üçe beşe yapıyorlar. Havaalanları, hastaneler, otobanlar, köprüler daha yıllarca bunlara çalışacak. Malum muhalefet farklı bir şey söylediği zaman da cumhurbaşkanı üzerine alınıp uluslararası mahkemelerin olduğunu söylüyor. Çanakkale 1915 köprüsünden gerçekten çok az araç geçiyor. Kışın günde dört bin araba geçer mi bilinmez ama devlet her gün 40 bin araç parası ödeyecek. Ne kadarı kamyon, ne kadarı tır, ne kadarı taksi belli değil. Bu işlere yakın olanlar döke saça yiyorlardır mutlaka.