Bu hafta gelinlere taktım kafayı. Haftaya da kayınvalidelere bakarım. Kayınpederler “kıkır kıkır” gülmesin, sıra onlara da, damatlara da gelecek.

Hani meşhur fıkra vardır:
Tır şoförü olan Temel uzun bir seferden sonra eve döndüğünde Fadime’yi en yakın arkadaşı Dursun ile yatakta yakalar. Tabancasını çekip Dursun’u vurur.
Dursun yere yığılır, ölmüştür.
Tabancayı bu kez kendi şakağına dayar ve tam tetiği çekmek üzereyken Fadime ağlayarak yalvarır:
-“Temelcuğum, ne olur kıyma kendine…”
Temel gayet kararlı bir şekilde:
-“Sus ulan şıllık, sıra sana da gelecek…”
.
“Sıra gelecek” derken bunu kast etmedim bilesiniz istedim...
.
Öncelikle şu elime geçen ve gelin çeşitlerini anlatan yazı ile başlamak istedim.
.
Buyurun okuyun…
.
Gelin-i Muazzama
Bu gelin çeşidinin melekten kanadı eksiktir, sayısı soyu tükenmekte olan kelaynaklardan da azdır.
Özelliklerinin en başında marifetleri gelir.
On parmağında her parmak başına 100 marifet düşer.
Temiz, titiz, güler yüzlüdür ve mutfakta muhteşemdirler.
Kocasına itaatkâr,
Gelirine kanaatkâr,
Bollukta sefakâr,
Yoklukta cefakâr,
Yavrularına fedakâr,
Kayınvalide ve kayınpederine hürmetkâr,
Eşinin tüm sülalesine hizmetkâr,
Kendi ailesine vefakârdır.
Anlaşılacağı üzere böyle bir gelin sahibi olmak herkes için her açıdan karlıdır.
..
Çalışan Gelin
Genelde tahsillilerdir.
Eşine ekonomik destek için “hayat müşterektir” ilkesiyle hareket ederler.
En sevdikleri dizeler “Çocuk da yaparım kariyer de” sözlerinden oluşur.
Hem işe, hem eve yetişirler, cebbar cevahir bir yapıları vardır.
Planlı programlı hayat sürerler, hafta içi gelen misafirleri sevmezler.
Kayınvalideleri ile sık görüşemedikleri için güller gibi geçinirler.
Çocuklarının bakımı için her iki tarafın kayınvalideleriyle iyi geçiniyor olmasının ayrıca önemi vardır.
..
Hürrem Sultan Gelin
Bu tür gelinlerin ilm-i siyaseti çok gelişmiştir.
Tüm siyasetlerini kocaları üzerinden yürütürler, kayınvalideleri ile sıcak cephe savaşına girmezler.
Eve yardımcı tutup tüm temizliği ona yaptırıp, akşama eşine “Bütün evi tek başıma temizledim, geberdim” diyerek nazlanma örneği beynelmilel tavırlarıdır.
Kocaları tarafından el üstünde tutulurlar.
Hayatlarından memnundurlar.
Kayınvalideleri bu gelinlerle başta mücadele etse de bir süre sonra gelinin yapacağı küçük bir operasyonla etkisiz hale getirilir, köşeye sinmek suretiyle pes eder.
..
Sarımsak Gelin
Adını bir özdeyişten alır.
“Sarımsağı gelin etmişler kırk gün kokusunu çıkarmamış” sözü itibariyle anlaşılacağı üzere bu gelin çeşidi dünürcülük, söz, nişan gibi nikâh tarihine kadar olan bütün zamanlarda her yönden tercih edilen özellikler sunar.
Ancak nikâh töreni sonrasında işlerde ciddi bir değişim olur.
O ilk zamanlardaki melek gelin adayının yerinde yeller esiyordur.
Dışardan anlamak mümkün değildir.
Zira kendilerinin “tiyatral” yönleri pek kuvvetlidir ve en iyi kadın oyuncu dalında Oscar ödülünü hak ederler.
Bu tarz maharetlerle donanmış gelin karşısında duanın gücüne sığınılmasından başka çare yoktur.
Çocuk yaptıktan sonra davranışlarındaki şiddet giderek artar.
..
Okumuş, beceriksiz, çalışan gelin
Bu gelin türü çoğunlukla bir evin bir kızıdır.
Annesi tarafından nazlı bir şekilde büyütüldüğünden ev işlerine alıştırılmamıştır.
Dolayısıyla temizlik ve yemek yapımından bihaberdir.
Mutfağa girdiğinde bir “UFO” gibi hareket ederler, hiçbir mutfak araç ve gerecine aşinalığı yoktur.
Çoğunlukla kendi yetersizliğinin farkında olduğundan kocasının sülalesine karşı bu boynu büküklüğünü iyi tavırlarıyla telafi etmeye çalışır.
Geçimlidir, yeni aileye çabuk kaynar.
Zamanla edineceği tecrübeler sonucu mutfak dünyasına bir yıldız gibi doğması muhtemeldir.
Bu gelin türü gereken donanıma sahip olduğunda evin her işine koşturacaktır, yeter ki kendisine yol gösterecek iyi niyetli bir kayınvalideye düşsün.
..
Külkedisi gelin
Bir üstte incelediğimiz gelin çeşidinin aksine bu gelinler anneleri tarafında evlilik hayatı için yetiştirilir.
İlkokul çağlarından itibaren yemek yapar, dantel öğrenmesi de yine aynı tarihlere tekabül eder.
Milyonlarca parçadan oluşan kendi ördüğü yatak örtüleri ve masa örtüleri ile mükellef bir çeyize sahiptir.
Genelde ev hanımı olurlar ve titizlerdir. Günlük olarak halı silmek gibi takıntıları vardır.
Çocukluktan gelen anne telkiniyle eşinin sülalesine karşı neye maruz kalırsa kalsın sesini çıkarmaz.
Maazallah “Kösem Sultan” türü kayınvalideye düşerse hayat felsefesi “Kan kussa da kızılcık şerbeti içtim” şeklindedir.
Sevincini, kederini, hırsını, sinirini temizlik yaparak giderir.
..
Maazallah Gelin
Bu gelin tipleri de Maazallah kayınvalideler gibi kaleme almaya dahi korkulan gelin türleridir.
Başında olanlara “Rabbimden sabır ve doktor kontrolünde anti-depresan” öneririm.
Bu gelinler sarımsak gelinler ile benzeşirler. Maazallah gelinler de tıpkı sarımsak gelinler gibi Oscar ödülüne layıktırlar ancak arada bir fark vardır:
Sarımsak gelin en iyi oyuncu ödülünü, Maazallah gelin en iyi senaryo, yönetmen gibi kamera arkası ödüllerini alır.
Zira bu hanımlar işlerini saman altından yürütürler.
..
Gelinler böyle.
Sizin gelin hangisine uyuyor şöyle bir bakın.
.
Şimdi de sizlere gelin-kayınvalide arasında geçen hikayelerden ve fıkralardan sunayım.
.
HER İŞTE BİR HAYIR VAR
Uzun yıllar önce Çinde Li-Li adlı bir kız evlenir ve aynı evde kocası ve kaynanası ile birlikte yaşamaya başlar.
Lakin kısa bir süre sonra kayınvalidesi ile geçinmenin çok zor olduğunu anlar.
İkisinin de kişiliği tamamen farklıdır bu da onların sık sık kavga edip tartışmalarına yol açar.
Bu Çin geleneklerine göre hoş bir davranış değildir ve çevrenin oldukça tepkisini alır.
Birkaç ay sonra bitmez tükenmez gelin kaynana kavgalarından arada kalan eşi için ev, cehennem haline gelmiştir.
Artık bir şeyler yapmak gerektiğine inanan genç kadın doğru babasının eski bir arkadaşı olan baharatçıya koşar ve derdini anlatır…
Yaşlı adam ona bitkilerden yaptığı bir ilaç hazırlar ve bunu 3 ay boyunca her gün azar azar kaynanası için yaptığı yemeklerin içine koymasını söyler.
Zehir az az verilecek, böylece onu gelininin öldürdüğü belli olmayacaktır.
Yaşlı adam genç kadına kimsenin ve eşinin şüphelenmemesi için kaynanasına çok iyi davranmasını ona en güzel yemekleri yapmasını söyler.
Sevinç içinde eve dönen Li-Li, yaşlı adamın dediklerini aynen uygular.
Her gün en güzel yemekleri yaparak kaynanasının tabağına azar azar zehri damlatıyordu.
Kimseler şüphelenmesin diye de ona çok iyi davranıyordu.
Bir süre sonra kayınvalidesi de çok değişmişti ve ona kendi kızı gibi davranıyordu.
Evde artık barış rüzgârları esiyordu.
Genç kadın kendisini ağır bir yük altında hissetti yaptıklarından pişman bir vaziyette baharatçı dükkânının yolunu tuttu ve yaşlı adama şu ana kadar kaynanasına verdiği zehirleri onun kanından temizleyecek bir iksir için yalvardı.
Çünkü artık yaşlı kadının ölmesini istemiyordu.
Yaşlı adam yaşlı gözlerle karşısında konuşup duran Li-Li’ye baktı ve kahkahalarla gülmeye başladı.
“Sevgili Li-Li” dedi;
“Sana verdiklerim sadece vitaminlerdi. Olsa olsa kayınvalideni sadece daha da güçlendirdin hepsi bundan ibaret. Gerçek zehir ise senin beyninde olandı. Sen ona iyi davrandıkça oda dağıldı ve yerini sevgiye bıraktı böylece siz gerçek bir ana kız oldunuz” dedi.
..
YAKINDA ÜÇ KİŞİYİZ
Adam eve gelince karısı koşup boynuna sarıldı ve
-“Sevgilim öyle seviniyorum ki yakında üç kişi olacağız” dedi.
Adam; -“Bu mutlu haber demek, baba oluyorum.”
Kadın; “Hayır,” diye cevap verdi.
-“Yarın annem geliyor.”

EMİN OLMAK İÇİN
Avukat, yurt dışındaki müvekkillerinden birini telefonla arar;
-“Kayınvalideniz dün gece öldü bayan… Gömülmesini mi, mumyalanmasını mı, yoksa yakılmasını mı istersiniz?”
Kadın hiç düşünmeden;
-“Emin olmak isterim; her üçü de yapılsın!”

DEKORATÖR NE İŞ YAPAR?
Kadının biri, dekoratörlerin ne iş yaptıklarını bilmiyordu.
Bir arkadaşına sordu.
Arkadaşı, dilinin döndüğü kadar anlattı;
-“Canım dekoratörler sözgelimi, hangi odanın ne şekilde boyanacağını, ne biçim duvar kâğıdı ile kaplanacağını söylerler? Hangi odaya hangi eşyaların yerleştirileceğini, koltukların nereye konacağını belirtirler. Perdeler, tüller, renkler konusunda fikir verirler…”
Beriki kadın dinledi, dinledi sinsice gülmeye başladı;
-“Canım desene kaynanam gibi bir şey… Bundan meslek mi olur?”

PASLANMIŞ
Yaşlı bir kadın, ağzını ve dilini doktora muayene ettirir.
Doktor, muayenesini bitirdikten sonra;
-“Hanım sizin diliniz paslanmış” deyince.
Yaşlı kadın;
-“Gelinimle küstüm, beş gündür kavga edemiyorum bundan mı acaba?

Bu haftanın son fıkrası.
.
GÜLÜ TAKARIM
Gelin-kaynana karşı karşıya oturmuşlar, kaynana başlamış konuşmaya; 
“Gelin,” demiş,
-“Sen daha yenisin; karşılıklı oturup konuşarak birbirimizin huyunu suyunu anlayalım.” 
Gelin de; 
-“Tabi anne, konuşalım” demiş. 
Kaynana başlamış anlatmaya;
-“Aman kızım… Benim üç halim vardır, dikkat et!
a) Saçıma gül takmışsam, neşeli olurum; her yola gelirim. 
b) Kulağımın arkasına gül takmışsam, havamda olmam, çok ısrarcı olma. 
c) Eğer ki yakama gül takmışsam, sakın etrafımda dolaşma, çok sinirli olurum.” 

Kaynana lafını bitirince, gelin başlamış konuşmaya; 
-“Anneciğim, benim öyle senin gibi halim-malim yoktur. Bacak bacak üstüne atarım, sigaramı yakarım! Sen gülü nerene takarsan tak, ben keyfime bakarım!”

Hepinize iyi haftalar!
İnşallah bol zamsız,
Bol gamsız,
Maaşı bol,
Harcaması az günlerimiz olur.
Amin…