Adama vermişler iki adet içki şişesi: “Sen anlarsın, bak bakalım hangisi daha iyi…”

Adama vermişler iki adet içki şişesi:
“Sen anlarsın, bak bakalım hangisi daha iyi…”
Adam almış birini, açmış kapağını…
Dikmiş kafasına.
Dikmesine dikmiş ama tükürmesi bir olmuş.
Yüzünü buruşturmuş ve kısık bir sesle:
“Öteki daha güzel” demiş.
“Yahu” demişler, “diğerinin tadına bakmadın bile, nasıl anladın?”
Adam öksürerek tükürmeye devam ederken cevaplamış:
“Bundan daha kötüsü olamaz…”
.
Bu iktidarı 20 sene önce alıp, bu hale getirenler için daha ne anlatayım?
.
Hani soruyorlar ya:
“Kim gelecek?
.
Cevabı veriyor vatandaş:
“Vallahi bunlar gelmesin de, kim gelirse gelsin…”
.
Bu ne kardeşim?
Benzin olmuş 28 lira (Bu yazı çıkana kadar 29-30 olmuştur o başka)
Utanın be biraz…
.
Yahu,
Emekli olduktan sonra bir yazlık kiraladık.
“Ömrümüzün son kısmını deniz kenarında geçirelim” dedik.
Onun da cılkını çıkardınız.
.
Her gün yazlığa git-gel yapsak,
Benzin parası ayda 4 bin lirayı geçecek.
Aldığımız maaşı erittiniz, dibe vurdurdunuz.
Şimdi düşünüyoruz:
“Bari hafta sonları gidelim sadece” diye.
.
Memleketi bu hale getirenler gelip bizden “Oy” mu isteyecek yani?
Vatandaşın cevabı belli bence:
“Haydi kardeşim, herkes yoluna, sepeti koluna…”
.
Geniş açıdan bakalım olaya:
Siz bu ülkenin tüm fabrikalarını satmadınız mı?
Sattınız.
Ne için?
Dış borçlarını ödemek için.
Doğru mu?
.
Zaten özelleştirme onun için yapılır.
Elindeki mal varlığını satarsın, borcunu ödersin.
.
Ama malı alan adama işletme şartı koyarsın.
.
Biz ne yaptık?
.
Şöyle oldu:
Adama fabrikaları sattık,
O da fabrikayı yıktı,
İşçileri çıkardı,
Yerine AVM yaptı.
Sen ne yaptın?
Karşıdan baktın…
.
Dönelim başa…
.
Aldığın paralarla borçları ödedin mi?
.
İşte tablo:
2002’de dış borç yükü;
“130 milyar dolar” iken,
Şimdi:
“450 milyar dolara” çıktı.
.
Sizce ödenmiş mi?
.
Seçim sonrası gelecek olan iktidar bu borçlarla uğraşacak demektir.
.
Peki bu 20 senede ne oldu?
.
Dolar:
2 liradan, 17 liraya çıktı,
Benzin:
1.48 liradan, 28 liraya çıktı…
.
Elektrik, doğalgaza gelen zamlar cabası…
.
Asgari ücret açlık sınırının altında kaldı,
Kiralar fırladı,
Vatandaş domates, biber alamaz oldu…
.
Ve sonunda sıkı durun açıklıyorum:
“2021 bütçe açığı,
192,2 milyar dolar” olarak belirlendi.
.
Bunlar ekonomik veriler.
Bir de bunun siyasi yönü de var.
.
Buyrun:
Yılmaz Özdil AK Parti dönemindeki ilkleri söylüyor:
.
“Tarihte ilk kez Yunanistan, 1919’da denedikleri Anadolu çıkarmasından beri Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı son derece küstah, özgüvenli konuşabiliyor.”
.
“Egemenliği Yunanistan’a ait olmayan, pek çok İngiliz-Amerikan haritası ve belgesinde egemenliğinin Türkiye'ye ait olduğu somut olan ada, adacık ve kayalıklara da oturdu. Hatta bunları da silahlandırdı.”
.
“Bugün, Bodrum’un burnunun dibinde, Aydın’ın dibinde, İzmir’in dibinde namlusu Türkiye’ye dönük Yunan adaları var. Yunanistan, gümbür gümbür bize efelik yapıyor.”
.
“Neden? Çünkü AKP tarihinde cumhuriyet tarihinde hiçbir hükümetin yapmadığı bir şey yaptı. Güney Kıbrıs’taki haklarımızdan vazgeçti. Bu milletin kahramanı Rauf Denktaş’ı -mecazi anlamda söylüyorum- sırtından bıçakladı. Doğu Akdeniz’deki haklarımızdan vazgeçti.”
.
“Mısır ile Suriye ile yaptığı olumsuz, yanlış adımlar yüzünden Doğu Akdeniz’deki enerji haklarımızın Mısır’a, İsrail’e, BAE’ye, Katar’a, ağırlıklı olarak Yunanistan’a geçmesine sebep oldu.”
.
“S-400 saçmalığı yüzünden Dedeağaç’ta Türkiye’nin tamamından daha fazla bir Amerikan üssü kurulmasına sebep oldu. Amerikan kaya gazının ve doğu Akdeniz gazının Yunanistan üzerinden Avrupa’ya sevk edilmesine sebep oldu.”
.
“Çin, Avrupa’daki konteyner limanı olmasını sağladı Yunanistan’ın. Yunanistan, kurulduğundan beri AKP kadar başarılı bir hükümet görmedi. Yunanistan lehine bu kadar büyük menfaat tarihte sağlanmadı.”
.
Çocuklar bir hafta sonra karne alacaklar.
Yıl boyu çalışmalarının karşılığı olan karnelerini alacaklar.
.
Bizde de karne verilse iktidara vatandaş nasıl bir not verir acaba?
.
Veya yazımın başındaki örnekteki gibi partileri sorsalar:
“Hangi parti gelirse iyi olur?” diye.
Vatandaşın: “Öteki” diyeceği kesin…
 
***
ASLINDA BASİTMİŞ
Okuduğum haber beni hiç şaşırtmadı.
Zira bunun açıklamasını Grup Başkan Vekili bir açıklamasında övünerek demişti zaten:
“Biz iktidara geldiğimizde köy nüfusu yüzde 33 iken, biz bunu yüzde 6’ya düşürdük” diye.
.
Haberde de onu teyit edercesine şöyle diyor:
“Türkiye’de nüfusun yüzde 93,2’si il ve ilçe merkezlerinde ikamet ederken, belde ve köylerde yaşayan nüfusun oranı yüzde 6,8 olarak belirlendi.”
.
“Aman ne güzel şehirli olmuşuz” diye sevinirken, “Domates, biber neden pahalı?” diye sormaktan kendimizi alamıyoruz.
.
11 Haziran tarihi neyi ifade ediyordu bilir misiniz?
.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar açıklıyor:
“Bu kanunla, toprağı olmayan ya da yetersiz olan çiftçilerin aileleriyle birlikte geçimlerini sağlayacak ve iş güçlerini değerlendirecek ölçüde toprak edinmeleri amaçlanmıştır.
Toprağın önemini vurgulamak amacıyla aynı yıl 4760 sayılı ‘Toprak Bayramı Kanunu’ çıkarılmıştır.
Bu kanunla birlikte her yıl Topraklandırma Kanunu’nun kabul edildiği 11 Haziran tarihini takip eden ilk pazar günü ‘Toprak Bayramı’ olarak kutlanmaktadır…”
.
Bayraktar çarpıcı açıklamalarına şöyle devam ediyor:
“Yüzölçümü 78,35 milyon hektar olan Türkiye’nin, uzun ömürlü bitkilerle beraber toplam arazi miktarı 1990-2020 döneminde 27,9 milyon hektardan 23,1 milyon hektara geriledi.
Yani 30 yıllık bir süreçte 4,8 milyon hektar tarım arazisini kaybettik. Ülkemizde en fazla tarım arazisine sahip olan Konya ilinde, son 10 yılda tarım alanları yüzde 10,5 azalmıştır…”
.
İşte durum.
Sonra da “Biz neden Ukrayna’dan buğday aldık?” deyip duruyoruz.
.
Ekilebilir arazi alanı azalmış,
Bunları ekecek olan nüfus şehre göçmüş,
Tarım politikaları çiftçiyi canından bezdirmiş,
“Mazot, gübre, tohum, ilaç” gibi giderler tavan yapmış,
Çevresel etkilerden “Rekolte” düşmüş,
Taban fiyatlar yetmemiş,
Bunun üzerine de “Kepek ekin” diyen bir Tarım Bakanı gelmiş,
Sonunda “ahlar, vahlar” içinde topluca;
“Biz nerede yanlış yaptık…” diye şarkı söylüyoruz…
.
Yazımı yazarken bir yandan da haberlere bakıyorum.
Nisan ayında Samsun’da bir olay yaşanmış.
Hemen size aktarayım:
“Samsun’da bir kepçe operatörü yıkım için gideceği adresi karıştırınca yanlış binayı yıktı, bir de üzerine yıkım masraflarını talep etti…”
.
O kadar yazı yazdım, ülkenin durumunu bu haberdeki gibi basit aktaramadım…