Bugün kıyma kaç para desem belki de çoğu okuyucum bilmez.

Zira bu zor ekonomik şartlarda 200 liraya yaklaşmış kıymadan almak her babayiğidin harcı değil.
.
Aslında yazacağım Kıymayla ilgili ancak yenecek olan kıyma değildi.
Girizgâhı böyle yapayım dedim.
.
Dün izlediğim bir videoda dünyanın çeşitli yerlerinde “1 kilo kıyma almak için günde kaç saat çalışmalı?” şeklinde bir soru sorulmuş ve o anda canlı bağlanarak soruya cevap aranmış.
.
Öyle ya, iktidar yetkililerin artan hayat pahalılığına verdikleri cevap şu: “Pahalılık sadece bizde yok. Dünyada kriz var.”
Lafı döndürüp, dolaştırıp dış güçlere bağlayacaklar ya, amaç o.
.
İşte o videodaki sonuçlar:
Türkiye’deki asgari ücretle yaklaşık 1,5 gün çalışmanız gerekiyor.
.
İngiltere’de 1 saatten az çalışmanız yetiyor.
.
İsviçre’de 1 saat çalışmanız yeterliymiş.
.
Amerika’da ise yine 1 saat.
.
Diyeceğim o dur ki, “Siz dünyada da aynı ekonomik zorluklar var” yalanına kanmayın.
.
Gelelim benim kıymaya.
.
Benim kıyma derken, bu yazıya konu olacak olan anlatacağım kıymalı filme.
.
Akşamlar vakit bulduğumda film seyretmeyi çok severim.
Eşimle birlikte televizyon karşısında zevkle izleriz.
.
Genelde tarihi filmleri, aksiyonu, fantastik türleri seçiyoruz.
.
Dün seyrettiğimiz “Operation Mincemeat” adlı filmdi.
.
Türkçesi: “Kıyma Operasyonu”
.
Yönetmen John Madden’ın, konusu gerçekten yaşanan bir olaydan alınan ve İkinci Dünya Savaşı sırasındaki absürt bir operasyonu anlatan filmi.
.
Başrolde Oscar’lı oyuncu Colin Firth var.
Diğer rollerde ise Matthew Macfadyen, Kelly Macdonald, Jason Isaacs, Penelope Wilton, Simon Russell Beale ve Johnny Flynn gibi isimler yer alıyor.
.
Film, “Nazileri kandırmak için bir plan tasarlayan iki zeki istihbarat görevlisinin hikayesini” konu ediyor.
1943 yılında müttefikler, Nazilerin kontrolündeki Avrupa’ya bir saldırı başlatmaya kararlıdır.
Bu sebeple “Kıyma Operasyonu” adı altında bir kandırmaca hazırlanır.
.
İki zeki istihbarat subayı olan Ewen Montagu ve Charles Cholmondeley bu amaç doğrultusunda beklenmedik bir strateji geliştirir ve Mihver devletlerine yanlış bilgi yaymak için düşman sularında ölü bir adamın cesedine sahte belgeler yerleştirmeye karar verir.
.
Ceset, Nazileri kandırmak için İspanya açıklarına götürülür.
Cesede asker kıyafetleri giydirilip, uydurdukları bir askeri görevli olarak sunulur.
Cesedin ceplerine bir kimlik belgesi, biletler ve nişanlısından gelen mesajlar yerleştirilir. Bir de “Kişisel ve son derece gizli” ibareli bir mektup.
Mektupta, Müttefiklerin Yunanistan’ı işgal edeceği anlatılıyordu.
Ancak Yunanistan yanıltma hedefiydi ve asıl çıkarmanın Sicilya'ya yapılması planlanıyordu.
Cesedin Nazilerin eline İspanya’da geçmesini istemelerinin nedeni ise bu ülkenin tarafsız bölge olarak görülmesi ve Nazi casuslarının etkili olmasıydı.
.
Ancak İngiliz donanma ve istihbarat hiyerarşisindeki herkes bu hilenin işe yarayacağına ikna olmamıştı…
Ama son sözü Başbakan Churchill söyleyecekti:
“Operasyon başlasın…”
.
Sürükleyici bir film.
.
Filmin ilginç kısmı şuydu:
Bu operasyonda zamanında istihbarat subayı olarak görev almış “İan Fleming” vardı.
Hatırladınız mı bilmem?
Zira bu kişi “007 James Bond”un yazarı.
.
Şimdi yazıyı nereye bağlayacağım.
.
Hani bize “Enflasyon yok, ekonomi iyi” diyorlar ya,
Hani “Kıyma ucuz” diyorlar ya”,
Hani “Avrupa’da da kıyma pahalı” diyorlar ya,
İnanmayın.
Bunların hepsi halka yapılan bir “Kıyma Operasyonu…”
Yani?
Halkı kandırmanın başka şekli.
Sakın kanmayın…
 
***
YARIŞMA
Yarışma, “İnsanların belirli bir hedefe ulaşmak için sergiledikleri mücadelelerin toplamıdır.” diyor sözlük…
.
İnsanoğlu var olduğundan bu yana hep bir yarış içindedir.
En iyi armut yarışması,
Dans yarışması,
Karakter yarışması,
Spor yarışmaları,
En iyi çift yarışması… v.s. bunlarda sadece bir kaçıdır.
.
Sonu mutlu biten yarışmalardır bunlar.
.
Ancak tarihte ölümle yarış vardı.
“Arenada yapılan gladyatör döğüşleri…”
Kaybedenin canının gittiği bir yarışma.
.
Avcılık yarışları da yapılmıştı mesela bir zamanlar.
“Kim fazla tavşan (veya keklik, karga, sığırcık) vurursa gibi.”
.
Hayvanlarla ilgili Köpek, kedi güzellik yarışmaları da yapılmıştı.
Ama bunun tersine yarışma sayılan, “Köpek, horoz ve boğa döğüşleri de var…”
.
Son gelen zamlardan sonra vatandaşın “Hayatta kalma yarışı” var ki, bu o kategoriye girmiyor.
Zira sonu hiç mutlu bitmiyor.
.
Tarihte yapılan ilk yarışmayı bilmem ancak, ilk yapılan güzellik yarışmasının bizim Kazdağları’nda (İDA Dağı) yapılan güzellik yarışması olduğu bilinir.
.
Homeros’un MÖ 2000 yılında yazdığı “İlyada Destanı”nda geçen, Paris’in Altın Elmayı “En Güzele” vermesi konu edilen yarışta Afrodit, diğer tanrıçalar Athena, Afrodit ve Eris’i geçerek ödülü aldığını bilmeyen yoktur.
Paris ise bu yarışma sonunda jüri olarak “Helen’in aşkını” kazanacaktır.
.
Geçtiğimiz akşam Liselerarası Popüler Müzik Yarışması’na gittik.
Bir kalabalık, bir kalabalık sormayın.
.
Öğrenciler, veliler, halk iç içe.
İzdiham vardı desem yalan olmaz.
.
Sahneye yanaşmak ne mümkün?
Biz ancak kafeteryada yer bulabildik.
.
Uzaktan da olsa yarışmayı takip etmeye çalıştık.
.
Olay tamamen amatör grupların yarışıydı.
Ama jüri profesyoneldi.
Halkın içinden jüride kimse yoktu.
Bence eksiklikti.
.
Çocuklar müthiş bir heyecan içindeydiler.
Normal tabi.
Böylesi bir kalabalığın karşısına çıkıp bırakın şarkı söylemeyi, ayakta bile zor durursunuz.
.
Şimdi geleyim şu konuya:
Benim her zaman söylediğim bir şey var:
“Sanatın yarışması olmaz…”
Bu konuda iddialıyım ve herkes ile sabaha kadar tartışırım.
.
Hele hayata yeni hazırlanan bu çocuklarla yarışma yapmak pek olumlu gelmiyor bana.
Kaybedenlerin ne halde olduğunu hiç empati yaparak düşündünüz mü?
Çocuk hayattan soğur.
.
Bir yıl boyunca çalışmış bir ergenin kaybetmesi ne demek?
.
Zaten hepsi yarışma öncesinde kendilerini birincilik koltuğuna oturtuyor.
Orada görüyor kendisini.
.
Verdiği emek karşılığında dereceye giremiyor.
Ya sonrası?
.
O akşam mevcut jüri yerine başka bir jüri olsaydı belki de başkaları dereceye girecekti.
Daha da başka jüri olsaydı daha başkaları birinci olacaktı.
Bu bir algı meselesi.
Kime göre?
Neye göre?
.
Renkler ve zevkler bir olmaz.
.
Belki;
“Notalara iyi basma, detone olmama” gibi teknik konularda jürini fikri aynı olur ama
“Sahne performansı, Sunum” gibi kriterler kişiye göre değişir.
.
“Bence bu yarışma işlerini bırakalım ve müzik festivaline dönüştürelim…”
.
Gençlerimiz bize:
Ama solo,
Ama gruplarıyla,
“Muhteşem bir müzik keyfi yaşatsınlar…”
Sonucunda da birbirine sarılan, tebrik eden gençler olsun.
Lütfen, üzülen olmasın…
.
Belediye yetkililerine sesleniyorum.
“Sanatta yarışma olmasın. Gençlerimiz üzülmesin…”
.
Hiç olmadı, tüm katılımcılara çeşitli dallarda muhakkak bir ödül verilsin…