Çanakkale’mizin Peynir Helvası, Aynalı Çarşısı kadar meşhur diyebileceğimiz yıllardır çile olarak çekilen meşhur “Bayram kuyrukları” vardır.

.
Her bayram öncesi İstanbul tarafından, bayram sonrası ise İzmir tarafından yoğun bir şekilde trafik akışı olur.
Kaos başlar, her Çanakkaleli bu duruma isyan eder.
.
Hele Assos ve Bozcaada’nın trend olmasıyla boğaz geçişleri bayramlarda başımıza iyice dert olmaya başlamıştı.
.
Kuyruktakilerle yapılan röportajlarda hepsi “Köprü isteriz” diye haykırıyordu.
.
Uzun yıllardan beridir gündemde olan “Boğaz Köprüsü” yapımıyla ilgili haberler geliyordu ama bir türlü yapılamıyordu.
.
Hatta açılan bir ihalesine bile kimse girmemişti.
.
Yap-İşlet-Devret şeklindeki yapımı da yatırımcılar pek rantabl görmediler.
Zira Çanakkale Boğaz geçişindeki araç sayısı kendilerini kurtarmıyordu.
.
Dünya ekonomisine kafa tuttuğunu iddia eden bu iktidar sonunda köprü yapacak formülü buldu.
.
2023 hedefine uygun, seçim öncesi açılışı yapılarak oy getireceğini düşündüğü köprüyü, “Dövize Endeksli Araç Geçiş Garantili” sistemde yaptırmayı uygun buldu.
.
Normal fiyatının 2.5 katına mal olacak köprü nihayetinde yapıldı.
Çanakkaleli olup, köprüye karşı çıkan kimse olmadı.
.
Karşı çıkılan tek şey yapım fiyatıydı.
Bütçemize verdiği zarardı.
.
Yapıldıktan sonra karşı çıkılan konu ise “Geçiş Ücretiydi…”
.
“200 liracık” olarak açıklanan ücretinin ardından boğaz geçişlerinde kullanılan feribotlarda yine kuyruklar oluşmaya başladı.
Öncelikle kamyonlar ve TIR’lar ile başlayan kuyruklar, bayramda otomobillerle devam etti.
.
Açılışının ardından 1 hafta bedava geçiş sağlanan köprüye, pazar günü Gelibolu’ya “Peynir Helvası almaya gidenler tarafından” aşırı bir talep olunca, gaza gelip “İkinci köprü lazım” diye Bakana seslenenler bile oldu.
.
Aslında geçişin yoğun olacağı “Bayram Geçişi”, merakla beklendi.
Zira bu yoğunlukla muhalefete vurulacak, “Biz haklıydık” denilecek görüntüler alınacaktı.
.
Peki ne oldu?
Bağlı olduğumuz medya kuruluşunun canlı olarak yayınladığı görüntüler neticesinde eskiden bayramlarda yaşanan feribot kuyruklarında bir eksilme olmamıştı.
.
Feribot kuyruğundaki sürücüye uzatılan mikrofona çoğunluk mazeret olarak, “Köprünün geçiş ücretinin pahalılığını” göstermişti.
.
Neticede,
“Dağ fare doğurmuştu…”
.
Beklenen gerçekleşmedi.
Patlama olmamıştı.
Çünkü köprü geçiş fiyatı 200 liracık olmasına rağmen, rağbet görmedi.
.
Sözcü yazarı Murat Muratoğlu’nun:
“Zira Erdoğan olmasa bu dünyada var olmasının, oksijen tüketmesinin zerre kıymetinin olmadığını kendi itiraf etmişti… Ne demişti? ‘Erdoğan olmadan bir hiçiz, Erdoğan’la beraber yürürsek kıymetimiz var” dediği için eleştirdiği
Bülent Turan da, köprüyü eleştirenleri
“Dangalaklıkla” suçlayıverdi.
.
Yahu daha önce de yazdım:
Bu köprünün parasını devlet her halükarda ödüyor.
Zira 45 bin araç garantisi var.
Yapın bayramda geçiş ücretini 100 lira.
Veya ücretsiz…
Bak gör yoğunluğu...
Ondan sonra arkana yaslan ve havanı at.
.
Ama işin kolayı var…
Bunların hiç birini yapma,
Vatandaşı düşünme,
Empati yapma,
Sonra da siyasetin iktidar kuvvetiyle getirdiği güç ile muhalefete “Dangalak” de…
Vay akıl vay!
.
Şu feribot kuyruğunu görünce,
Şehir içi trafik rezaletini yaşadıkça,
İnsanın aklına yüzde hesabı yapan rahmetli Aziz Nesin’in şu hikâyesi geliyor…
.
“Köyün ağası traktörüne binmiş, kasabaya pazara gidiyor.
Yolda köyün çobanı Memet’e rastlamış. Memet yürüyerek gidiyor kasabaya.
Ağa, Memet’i traktöre çağırmış.
Bir süre sonra, ağanın aklına bir muzırlık gelmiş, ‘biraz eğlence olur’ diye düşünerek traktörü durdurmuş ve Memet’e dönmüş. ‘Ula Memet’ demiş, ‘Şu yolun kenarındaki mayısı gördün mü?’ (Malum, köylük yerde hayvan bokuna ‘mayıs’ da denir)
‘He gördüm ağam’ demiş Memet…
Ağa devam etmiş, ‘Ula Memet’ demiş, ‘Şu mayısı yersen bu traktörü sana veririm’...
Memet şaşırmış, afallamış. İçinden ‘yav’ demiş, ‘Ömrü hayatımda böyle bir şeye sahip olamam, gözümü kapatıp yersem, bu traktörün sahibi olurum’ diye düşünerek ‘Olur ağam, essah mı dediğin?’ diye ağanın teklifini garantiledikten sonra, traktörden inmiş, yolun kenarındaki mayısı bir çırpıda yutmuş.
Ağanın maksadı aslında Memet’le dalga geçmekmiş.
Ama olanı biteni görünce o da şaşırmış ve sözünde durarak direksiyondan kalkıp traktörü Memet’e teslim etmiş.
Akşama doğru işleri bitince köye dönerken traktörün yeni sahibi Memet, ağayı da alıp köye doğru yol almışlar.
Ama ağanın da canı sıkkın, Memet’in de.
Ağanın canı sıkkın çünkü ‘biraz eğleneyim’ derken gül gibi traktörü çoban Memet’e kaptırmış;
Memet’in canı sıkkın, çünkü mayısı yediği köyde duyulunca nasıl aşağılanacağını düşünmüş.
Bu düşüncelerle giderlerken, birden traktörü durdurmuş Memet, ağaya dönerek, ‘Ağam’ demiş, ‘Bilirim ki senin de canın sıkkın benim de. Bak şu yolun kenarındaki mayısı gördün mü? İşte o mayısı yersen, traktörü geri sana veririm’ demiş.
Ağa zaten büyük pişmanlık içinde, içine oturmuş traktör, hemen atlamış yola ve gözlerini kapatarak bir çırpıda yemiş mayısı.
Sonra direksiyondan Memet kalkmış, ağa oturmuş.
Köye yaklaşırlarken ağa, Memet’e dönüp:
‘Ula Memet, bu traktör kasabaya giderken benimdi değil mi?’
‘Evet, senindi ağam’ demiş Memet…
Ağa devam etmiş ‘Kasabadan dönerken de benim değil mi?’
Memet, ‘Senin ağam’ demiş…
‘Peki, o zaman biz bu boku niye yedik?’ diye bitirmiş ağa…”
.
Bizimki o hesap.
İstediğin kadar “Köprü yaptık” diye övünün.
Geçmeyen olduktan sonra ne yaradı?
 
***
KADIN HAKLI
Haber şu:
“Deplasmanda Trabzon Yomraspor ile karşılaşan ve maçtan 1-2’lik skor ile galip ayrılarak şampiyonluğunu garantileyen Düzcespor, küllerinden yeniden doğarak 22 yıl önce düştüğü 2. lige yükselmenin coşkusunu sabahın ilk saatlerine kadar yaşadı…”
.
Ne güzel, tam 22 yıl sonra yeniden şampiyon olmak.
.
Haliyle kulüp şampiyonluk kutlaması için organizasyon gecesi düzenlemiş ve geceye bir sanatçı getirilmesi kararlaştırılmış.
.
Bunun üzerine sanatçı Ece Seçkin ile anlaşılarak konser vermesi sağlanmış.
Gecede taraftarlar doyasıya eğlenmiş.
.
Eğlenmesine eğlenmiş ancak, Düzce’nin Kaynaşlı ilçesinin belediye başkanı Birol Şahin, Düzcespor’un şampiyonluk kutlamasında kadın şarkıcının sahne almasını kente yakıştıramamış.
.
Şahin paylaşımında şu ifadeleri kullanmış: “Düzcespor’un şampiyon olmasından çok mutlu olduk, tebrik ettik, sevindik. Ancak, cumartesi günü kutlama için bir bayan şarkıcıyı getirmeleri Düzcespor’a ve Düzce’ye yakışmaz. Düzce muhafazakâr bir yerdir. Dini değerlerine bağlıdır. Sevinelim, kutlayalım ama sınırları aşmadan.” demiş sosyal medya hesabından.
.
Muhafazakâr olununca ne olunmuş anlayamadım?
Bugün tüm Müslüman ülkelerde (Şeriatla yönetilenler dahil) hepsinde kadın şarkıcılar televizyonlarda kadın şarkıcılara yer verir.
Hiçbir sakıncası da yoktur.
.
Ayrıca laik bir ülkeden bahsederken “Bayan” sıfatı ile kadına hakaret sayılabilecek bir yaklaşımla sanatçının yasaklanmasını istemek hangi yetkiye dayanıyor?
.
Tabi bu duruma sanatçı Ece Seçkin’in kendisi karşı çıkmış sosyal medya hesabından:
“Sayın Şahin, bayan değil KADIN! Bu ülkenin 81 ilini şarkılar söyleyerek gezdim, gezmeye de devam edeceğim. Bu aşağılayıcı ve ayrımcı açıklamanızı şaşkınlıkla okudum. İnsanların konserime gelip müzik dinlemesinin muhafazakârlıkla ne alakası var konuyu nereye çekmek istiyorsunuz?” diyerek devamında da:
“Siz ‘kadın, müzik ve konser’ üçlemesine ‘sınırları aşmak’ diyorsanız size kötü bir haberim var Sayın Şahin... Ben ve kadın meslektaşlarım sizin gibilerin ‘zihniyet sınırlarını aşmak’ için şarkılar söylemeye devam edeceğiz! KADINLARI SUSTURAMAZSINIZ” diyerek tepki göstermiş.
.
Kadın haklı…
Var mı itiraz eden?
 
***
YENİ BİR SALGIN MI?
Küresel salgın “Gelecek, geliyor, geldi” derken 2 senedir canımıza okudu.
.
Yarım yamalak da olsa alınan tedbirler, verdiğimiz can kayıpları sonrası nihayet atlattık gibi.
.
Hepimizin illa bir yakınını kaybettiği bu salgın bize ders oldu mu?
Bence olmadı.
.
Misal Dünya Sağlık Örgütü, “İngiltere’de ortaya çıkan hepatit birçok ülkede tespit edildi…” diye açıklama yaptı ve şimdiye kadar 20 ülkeden en az 228 hepatit vakasının doğrulandığını aktarılarak, raporlanan 50 vakanın ise araştırıldığını bildirildi.
.
Şimdiye kadar virüsün görüldüğü 18 çocuğun karaciğer iflasına uğradığı ve karaciğer nakli yaptırdığı bilgisini paylaşan yetkili, “Virüsün kaynağına dair bulaşıcı veya bulaşıcı olmayan bütün sebepleri araştırıyoruz. Şimdiye kadar bu virüsün herhangi bir bölge, gıda veya zehirden kaynaklandığına dair bulgu elde edilmedi.”
.
Hepatit virüsü İspanya, Almanya, Polonya, Danimarka, Japonya, ABD, Kanada ve İsrail’de de görüldü.
Virüsün tespit edildiği çocuklarda son bir aydır sarılık, ishal, kusma ve karın ağrısı gibi belirtilerin görüldüğü açıklanmıştı.
.
“Yeni bir salgın mı?” konusu için erken olduğunu söyleyen yetkililerden, kısa sürede yeni açıklamalar beklemek hakkımız tabi.