Cumartesilerini seviyorum.

Bazen ciddi yazılarım olsa da genelde geyik yapmak istiyorum.
Öyle ya,
Her dakika hayat pahalılığından,
Ekmek kuyruklarından,
Pazardan,
Marketten
Bahsetmek olmaz.
.
Biraz da havadan, sudan konuşmak lazım.
Bu yaptığım “Mahalle yanarken saç taramakla” aynı değil, onu bilin isterim.
.
Michael Foley’in “Eğlenmek Ciddiyet İster”
Adlı kitabının ön sözünde şöyle yazıyor:
“Saçmalıklar çağı insanı için artık tek bir düşünceden söz edebiliriz:
‘Eğleniyorum o halde varım!’
Çünkü bugün artık eğlenmek bir ihtiyaçtan da öte bir görevdir.
Saçmalıklar çağında, iş eğlenceli olmayı amaçlar.
Din eğlenceli olmayı amaçlar.
Hatta savaş bile eğlenceli olmayı amaçlar.
.
Eğlenceye gıpta ile bakılır ve eğlenenler seküler kurtarılmışlardır.
Farklı olmak için verilen sonsuz mücadelede eğlence züppeliği, özellikle statü ve para sahibi olmayanlar için yeni ve önemli bir stratejidir.
Sosyal medyanın temel işlevlerinden biri de, insanları sürekli eğleniyormuş gibi göstermek, mış gibi hayatları beslemektir…”
.
Öyleyse ne yapacakmışız?
Eğlenecekmişiz…
 
***
YİYİN GENÇLER YİYİN
Sosyal medyada Tevfik Fikret’in şu şiiri dolaşıyordu.
Pek mana veremedim tabi…
.
Önce şiire bir bakın:
.
HAN-I YAĞMA
Bu sofracık, efendiler ki
İltikaama muntazır,
Huzurunuzda titriyor
Bu milletin hayatıdır.
Bu milletin ki mustarip,
Bu milletin ki muhtazır!
Fakat sakın çekinmeyin,
Yiyin, yutun hapır hapır…
 
Yiyin efendiler yiyin,
Bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca,
Çatlayıncaya kadar yiyin!
 
Efendiler pek açsınız,
Bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün,
Yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakın
Kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın,
Evet, o hak da elde bir…
 
Yiyin efendiler yiyin,
Bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca,
Çatlayıncaya kadar yiyin!
 
Bütün bu nazlı beylerin
Ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref,
Oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler,
Konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin,
Hazır hazır, kolay kolay…
 
Yiyin efendiler yiyin,
Bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca,
Çatlayıncaya kadar yiyin!
 
Büyüklüğün biraz ağır da olsa
Hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var,
Sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan
İşte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin,
Ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…
 
Yiyin efendiler yiyin,
Bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca,
Çatlayıncaya kadar yiyin!
 
Verir zavallı memleket,
Verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını,
Ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini,
Olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin
Haramını, helalini…
 
Yiyin efendiler yiyin,
Bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca,
Çatlayıncaya kadar yiyin!
 
Bu harmanın gelir sonu,
Kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner
Bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi,
Bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın,
Kapış kapış, çanak çanak…
.
Önce anlamadım:
Memlekette kriz yoktur açıklamalarına rağmen,
Anket şirketlerinin yalan söylediklerine dair açıklamalarına rağmen,
Kuyrukların zenginlik alameti olduğu vurgusuna rağmen,
“Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” anlamında düşündüm
Anlamadım…
.
Araştırdım tabi.
“Ne bu şiddet ne bu celal” diyerek.
.
Meğer işin aslı şuymuş:
Ağrı AK Parti Gençlik Kolları bir sahur programı düzenlemiş.
Ama ne program…
Vay vay vay…
.
Şarkılı, sözlü…
.
Yemişler, içmişler,
Helal olsun…
.
Eğlenmiş gençler ne var ki?
Ne var bunda?
.
Aynı program İngiltere’de olsa kızmayacaktınız ama?
Neden?
Çünkü size göre:
Memleket batıyor,
Memleket çöküyor…
.
İşte bütün problem burada zaten.
“Size göre…”
.
Bu gençlere göre;
Batan, çıkan yok.
“Vur patlasın, çal oynasın…”
.
Reis, “Manda yoğurduna Medine hurması katıp yerken”,
Gençlik geri mi duracak?
.
Geçin bunları, nifak sokmayın araya…
Geleceğimizin teminatı olan bu güzel gençlerimizin hevesini kırmayın.
.
Bak ne güzel eğlenmişler,
Videoya da alıp sosyal medyadan yayınlamışlar…
.
Tek anlamadığım şu:
Kendilerine sürekli halde, “Memleket güllük gülistanlık” diyen ağabeyleri tarafından videoları sosyal medyadan sildirilmiş…
Ona üzüldüm.
.
Yoksa ben gençlerden yanayım:
“Yiyin gençler yiyin,
Bu güllük gülistanlık
Yüce memleket sizin…
Doyuncaya, tıksırıncaya,
Çatlayıncaya kadar yiyin!”
.
Tek tavsiyem;
Yerken, “Oruca dikkat!”
 
***
OTURUN OTURDUĞUNUZ YERDE
Orucun nimetlerinden bir tanesi de “Tasarrufu öğrenmek”
Midelerin dinlenmesi,
Manevi açlığın giderilmesi,
Vücudunu kontrol gibi faziletlerinden bahsederken, bütçeye olan katkısını da göz ardı etmemek lazım.
.
Ancak günümüzde şimdiye kadar görmediğimiz bir oranda “İftar Menü Fiyatları” ile karşı karşıyayız.
.
Arkadaşlarla yapmayı planladığımız iftar programı için aldığımız fiyatlara yaklaşmak bizim boyumuzu aşıyor.
.
Çanakkale yine iyi.
Ya İstanbul’da olsak?
.
Çırağan Sarayı’nda iftariyelikler, zeytinyağlılar, ara sıcaklar, ana yemek ve tatlı gibi ürünlerin yer aldığı mönü için kişi başı 1.250 lira.
.
Four Seasons Hotel’de kişi başı 1.150 TL.
Özel loca isterseniz 2.150 lira.
Ocak başı fiyatı ise 975 lira.
.
Raffles Hotel’de fasıl eşliğinde açık büfe olarak sunulan yemeğin bedeli 850 lira.
.
Swissôtel The Bosphorus’ta iftar yapmanın bedeli 675 TL.
.
Oteller dışında restoranlardaki iftar yemeği fiyatları:
Ramazan Bingöl Restaurant’ta iftar ücreti 390 lira.
.
Kaşıbeyaz’da iftar yemeğinin ücreti ise 375 lira
.
Develi 1912’de kişi başı ücret 350 lira.
.
Hamdi Restaurant’ta iftarlık mönü 345 lira.
.
Tahtasaray’da iftarlık mönü ise 290 lira.
.
Diğer fiyatlar ise şöyle:
Mandarin Oriental 980
Beyti 775
Fairmont Quasar 650
Borsa Kandilli 600
Radisson Ortaköy 490
Hilton Maslak 450
Kile 450
Şazeli 425
Le Meridien 390
Ziya Şark 375
Zerafet 350
Karaköyüm 125
.
“Çoluk çocuk şöyle gönlümüzce bir iftar yemeği yemek için dışarıya çıkalım” derseniz, gördüğünüz fiyatlar karşısında.
“Sükût-u Hayale” uğrayabilirsiniz.
.
 
Size tavsiyem:
“Oturun oturduğunuz yerde…”
 
***
BİR RİCAM VAR
Ramazan eğlenceleri olurdu televizyonlarda.
Sokaklarda.
Hepsi zaten bitiyordu, bir de Pandemi girince araya hepten gitti.
.
Bu geleneği bir nebze olsun sürdürmek için Belediye Tiyatro Topluluğu olarak “Bir ricam var” adlı Ortaoyunu hazırladık.
.
Bu akşam Özgürlük Parkı’nda (Hava muhalefetinden ötürü) bir aksilik olmazsa saat 20.45’te sizlerle beraber olacağız.
.
Gelin, çocuklarınızı da getirin.
Eğlenin biraz.
.
Her dakika gerginlik insanın içini kurutur.
Gelin ve biraz nefes alın.