Sabah sabah ilk işim dijital haber kanallarını takip etmek olur.

Sabah sabah ilk işim dijital haber kanallarını takip etmek olur.
Tek tek bakarım.
Her seferinde baktıkça üzülürüm.
.
Sebebi mi?
.
Dün sabah saat 10.00’da baktığım bir gazetenin ilk beş haber manşetleri şöyle:

  • 80 bin sivilin umudu Türkiye
  • Rus askerleri suçüstü yakalandı
  • Öldü deniyordu video yayınladı
  • Meteoroloji gün verdi ve uyardı
  • Bariyer böyle olsa Rauf ölmezdi
.
Bir başka gazetenin manşetleri:
  • Bakan Nebati’ye isyan etti: Ne yiyeceğim?
  • Piyasalarda FED rüzgârı
  • Tunus’la yeni kriz çıktı
  • Sistemi oturtamadık
  • Temiz eller operasyonu
.
Şimdi sizler bu gazete manşetlerinden hangisinin muhalefet, hangisini iktidar yanlısı olduğunu anlamışsınızdır.
.
Türkiye’de durum bu.
İlla bir tarafa yaslanmak zorunda kalıyor medya.
Arada kalanın başı eziliyor çünkü.
.
Şu anda sokağa çıkıp sorsanız “En önemli problem nedir?” diye,
Verilecek cevap bellidir:
“Ekonomi…”
.
Halk virüsü filan unutmuş.
Yaptığım sohbetlerde adı bile anılmıyor.
.
Halkın gerçek gündemi:
Pahalılık,
Geçinememek,
Zamlar,
Maaş azlığı,
Masraflar…
.
Halk mağdur,
Halk eziliyor,
Halk ağlıyor…
.
20 yıldır ülkeyi tek başına yöneten iktidarın gündeminde ne var?
Manda yoğurdu…
.
Peki tavsiye ne?
“Yurtdışına gidin, gezin…”
.
Tüm bunlara rağmen iktidarın oyu yüzde 30’dan aşağıya düşmüyor.
O halde kimse ağlamasın.
Yapılanlar doğru demek ki…
.
İşte tam bu noktada arkadaşım bana bir yazı yollamıştı.
25 Mart 2022 tarihli bir yazı.
Gazete oksijen adlı bir sitede.
Yazarı: Bekir Ağırdır
.
“AKP artık kitlelerin değil bir hayat tarzının partisi” başlıklı yazısında şu tespitleri yapmış.
.
“Genel eğilime ve son bir ayda kamuoyuna açıklanan araştırmalara bakarsak, iktidar her ay giderek azalan ivme ile oy kaybetse de hala yüzde 30 bandının altına inmiş değil.”
.
“Yine aynı araştırmalara göre ana muhalefet partisi yüzde 27 bandını aşabilmiş, yeni partiler ise yüzde 3 bandını bile geçebilmiş değil.”
.
“Büyük seçmen kümeleri şimdilik oyun sahasının kenarında aklını gönlünü kaptıracağı partiyi, sözü bekliyor gibi görünüyor.”
.
“Burada kritik eşik hâlâ iktidar oy kaybederken, muhalefetin oy sıçramasını üretememesi.
Ülke ise müthiş bir ekonomik buhran yaşıyor.
Her bir seçmen kendi bireysel hayatı üzerindeki kontrolünü dahi kaybetmiş olmanın paniğini yaşıyor.”
.
“Seçmen davranışı açısından doğal olarak en çok merak edilen de Ak Parti’nin nasıl olup da hâlâ birinci parti olabildiği.
Ya da soruyu yukarıdaki cümlemi tekrarlayarak soralım, iktidarın gerilemesindeki ivme ekonomik buhrana karşılık neden yavaşlıyor?”
.
“Ak Parti seçmen profili üzerinden bakalım. Ak Parti hemen tüm demografik, sosyolojik, kültürel, ekonomik kümelerde geriliyor. Doğal olarak dindarlık seviyesi dindar ve sofu olarak adlandırdığımız kümelerde de dindar muhafazakâr hayat tarzı kümesinde de geriliyor.
Ama bu gerileme görece diğer kümelerdeki kadar hızlı ve yüksek değil.
Daha da önemlisi bu kümelerdeki seçmenlerin siyasi tercihlerinde Ak Parti ve Erdoğan’ın ağırlığı diğer parti ve liderlerin hala çok çok üstünde…”
.
“Aynı zamanda Ak Parti seçmen dağılımında gençlerin oranı Türkiye ortalamasının çok altında.
Ak Parti seçmenlerinin 2010-2021 yılları arasındaki yaş grubu oranları karşılaştırıldığında 18-32 yaş grubu seçmenlerin oranında düzenli ve yüksek bir düşüş gözlemleniyor.
Kırsalda yaşayan Ak Parti seçmenlerinin oranı gerilemiş olsa da hala Türkiye genel seçmen oranının çok üzerinde.
Ak Parti seçmenlerinde lise ve üstü eğitime sahip olanlar, Türkiye genel ortalamasının altında kalıyor.
Büyük çoğunluğu aynı zamanda eğitim sermayesi düşük ailelerden geliyor.
Ağırlıklı olarak düşük ve orta seviye gelire sahip seçmenler.”
.
“Ak Parti seçmenlerinde kendini geleneksel muhafazakâr olarak tanımlayan kesimdeki azalmayı, Ak Parti seçmen tabanının daralması ve Ak Parti seçmenlerinin dindar muhafazakâr kesime sıkışmışlık olarak gözlemlemek mümkün.”
.
“Genele baktığımızda, Ak Parti seçmenleri içerisinde hayat tarzlarını ‘Geleneksel muhafazakâr’ olarak tanımlayanların oranı Türkiye ortalamasından biraz daha az, kendini ‘Dindar muhafazakâr’ olarak tanımlayan Ak Parti seçmenlerinin oranı Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde.”
.
“Diğer yandan ‘Modern’ hayat tarzına sahip olduğunu söyleyen Ak Parti seçmenlerinin oranının Türkiye ortalamasının oldukça gerisinde kaldığını görüyoruz.”
.
“İşte bu kabaca özetlediğim profil nedeniyle artık Ak Parti kitle partisi değil, bir kimliğin, hayat tarzının partisi haline dönüşmüş durumda…”
.
“Bu fotoğraf aynı zamanda bir paradoksu da gösteriyor.
Bir yandan Ak Parti toplumun her bir kümesinden oy alabilme yeteneğini kaybederek kitle partisi olma özelliğini yitiriyor.
Öte yandan bir kimliğe ve hayat tarzına sıkışmışlık ve o kimliğin ürettiği duygusal ve zihni kısıtlar nedeniyle de gerilemesi yavaşlamış durumda.
Çünkü geride kalan ve bugün hala Ak Parti diyen seçmenler gündelik hayatın sorunlarını, Ukrayna meselesini, Başkanlık sisteminin ürettiği keyfiliği, orman alanlarının talanını, yolsuzlukları görüyor olsalar da kimliklerinden hareketle Ak Parti etrafında durmaya devam ediyorlar.
Diyor Bekir Ağırdır.
.
Bu yapılan tespiti elbette muhalefet partileri de yapıyor.
Bu birlikteliği dağıtmak için ellerinden geleni yapıyor.
.
Vatandaşın aklına şu sorular geliyor:
Ekonomiyi nasıl düzeltecek?
Muhalefet dine zarar verirse?
Ülkeyi teröriste teslim ederse?
Gelecek Cumhurbaşkanı dürüst, adil olacak mı?
AK Parti geleneğimizden vazgeçmeyiz…
.
Bunlara muhalefet şöyle seçenek sunuyor:
Dert ekonomi ise:
Ali Babacan.
Milliyetçilik ise:
Meral Akşener
Cumhurbaşkanı ise:
Kemal Kılıçdaroğlu
AK Parti ise:
Ahmet Davutoğlu
Muhafazakârlık ise:
Temel Karamollaoğlu…
Merkez sağ ise:
Gültekin Uysal
.
Yani Millet ittifakında her seçenek var.
.
Ak Parti kendi yağında kavrulurken, diğerleri birlik içinde toplantılarını yapıyor.
Seçmene mazeret üretecek bir kaçış yolu bırakmıyorlar…
 
***
ŞAHSİ ÇIKAR: MENFAAT
“Çıkar, yarar” anlamına gelen “Menfaat” şu günlerde oldukça revaçta.
.
Menfaat, tek başına gayet masum bir kelime iken, şahsi çıkarları için başkalarını veya kendisine ait olmayan eşyaları veya makamını, mevkiini kullanma şekline büründüğünde oldukça itici hale gelir.
.
Bu satırdan itibaren kullanacağım menfaat, şahsi çıkarlar için kullanılan olacaktır.
.
Ancak “Şahsi çıkar” derken bir malı alırken pazarlık etmek de şahsi çıkardır elbet.
Ucuz marketten alışveriş etmek de şahsi çıkara girer.
.
Burada anlatmak istediğim hiç hak etmediği bir makamın kendi çıkarı doğrultusunda kullanılmasıdır.
Burada anlatmak istediğim, kendi çıkarını vatanın, milletin çıkarından önce tutulmasıdır,
Burada anlatmak istediğim, haksız kazançtır,
Burada anlatmak istediğim, hak etmeden devlet imkânlarından faydalanmaktır,
Burada anlatmak istediğim, haksız yere devlet kapısında işe girmektir,
Haksız yere makama gelmektir,
Haksız yere rütbe almaktır,
Rüşvet verip hak elde etmektir.
.
Bir insanın başkasıyla çıkarı uğruna arkadaşlık yapması,
Onu desteklemesi,
Ona şirin gözükmesi de menfaattir.
.
Dini açıdan bu gibi haller haram sayılmıştır…
Gerçek Müslümanlar bunlara tevessül etmez, şahsi çıkarını kullanıp menfaat elde etmeye çalışmaz…