Ama bir dilenci duvar dibine oturmuş; “Gözleri görmeyen, on çocuk babası şu fakire bir sadaka.” diye dileniyordu.

GÖRMÜYORUMKİ
Ama bir dilenci duvar dibine oturmuş; “Gözleri görmeyen, on çocuk babası şu fakire bir sadaka.” diye dileniyordu.
Avucuna bir tek lira bırakan kadın merakla sordu;
-“Hadi bir iki neyse ama ne yaptın da on çocuğun oldu?”
-“Gözlerim görmüyor ki… Ne yaptığımı bilemiyorum.”
 
***
BURADA YOK
Dilenci kendisine kapıyı açan Temel’e;
-“Acıyın bana bir kolumu kaybettim” der.
Temel pişkinlikle cevap verir;
-“Kolun burada değil, başka yerde arayın…”
 
***
ÖZEL DURUM
Dilenci kapıdan başını uzatarak seslendi;
-“Hanımefendi, şu zavallıya verecek bir dilim pastanız veya kekiniz falan yok mu?”
-“Maalesef yok! Peynir-ekmek neyine yetmez ayol?”
-“Aman hanımefendi, bugün benim doğum günüm de…”
 
***
BÜYÜK İŞLER
Yahudi’nin biri ticaret yapmak için acilen 100 bin liraya ihtiyacı vardır.
Havraya gider ve başlar dua etmeye;
-“Tanrım bana 100 bin lira ver, ticarete atılacağım... Tanrım bana 100 bin lira ver ne olursun, ticaret yapacağım...” derken hemen yanındaki dilenci dikkatini çeker.
O da; “Tanrım bana 1 lira ekmek parası...” diye dua ediyormuş.
Bunu duruma sinirlenen Bektaşi hemen cebinden çıkarıp 1 lira verir ve:
-“Şimdi defol git, gözüme gözükme ve böyle ufak işlerle Tanrıyı meşgul etme... Kör müsün burada büyük işlerle uğraşıyoruz...” der.
 
***
KANAAT ETMEK
Çölde yaşayan bedevi Arap kabilelerinden birinin zengin reisi, Medine’ye gelmişti.
Sokakta sadaka isteyen bir fakire rastladı. Fakirin dilenmesine sinirlenerek;
-“Kanaat tükenmez bir hazinedir.”
Fakir, onun bu sözüne karşılık olarak;
-“Evet öyledir. Ancak karnını doyuracak ve yatacak yer bulduktan sonra.”
 
***
ŞAN MESELESİ
İhtişamlı bir tüccar, dilencinin önünden geçerken dilenci;
-“Allah rızası için bir lira verir misin?”
Tüccar;
-“Az vermek benim şanıma yakışmaz.”
Umutlanan dilenci;
-“O halde çok verin.”
Tüccar;
-“O da senin şanına yakışmaz.”
 
***
DİLENCİ OLMAZDIN
Dilencinin biri, Bektaşi’ye;
-“Bir sadaka ver sana dua ederim.”
Bektaşi on para verdikten sonra dilenciye dönerek;
-“Duanı istemem.”
Dilenci sorar;
-“Neden ya adem?”
Bektaşi;
-“Eğer duan kabul olsaydı, dilenci olmazdın da ondan!”
 
***
ADAMIN TESELLİSİ
Adamın biri yolda giderken bir dilenciye para verir:
-“Al bununla sigara alırsın”
-“Beyim ben hiç sigara içmem ki.”
Bunun üzerine adam;
-“O zaman bira içersin.”
-“Ben ağzıma içki koymam.”
-“Sen de o zaman gider bir altılı oynarsın.”
-“Beyim ben hiç kumar da oynamam.”
-“O zaman al bu parayı ve bizim eve gel…”
Dilenci şaşırır ve:
-“Neden?” diye sorar
-“Karim seni bir görsün, içki ve sigara içmeyen, kumar oynamayan bir adamın hali ne oluyor?”
 
***
KÖR DİLENCİ
Adam, ama bir dilencinin şapkasına demir bir para atar.
Ancak yere düşen madeni para, yuvarlanarak biraz ötede durur.
Dilenci hemen yerinden kalkıp parayı düştüğü yerden alır.
Şaşıran Adam;
-“Afedersiniz siz ama değil misiniz?”
-“Ben burada dilenen amanın arkadaşıyım. Kendisi sinemaya gitti de.”
 
***
KIZMAYIN
Yolda giderken bir fakir yanına yaklaştı;
-“Allah rızası için bir sadaka…”
Fakirin hali perişandı.
Çok acıdı ve cebinden çıkardığı yirmi lirayı uzatıp verdikten sonra sordu;
-“Nasıl oldu da bu duruma düştün?”
Fakir cevap verdi;
-“Sizin gibi müsrif olmaktan…”
 
***
OLUR MU ÖYLE?
Kayserili bir lokantada yemek yerken bir dilenci yanına sokuldu;
-“Tam üç gündür bir şey yemedim, beyim.” dedi.
Kayserili omuzlarını silkti;
-“Olur mu öyle? Kendini zorla ve yemeğe çalış!”
 
***
RAZI EDEMEDİM
Evin hanımı çalınan kapıyı açtı.
Bir dilenci boynunu bükmüş karşısında duruyordu. Kadın kızgın bir sesle;
-“Böyle kapı kapı dolaşıp sadaka istemeye utanmıyor musun?”
-“Utanmasına utanıyorum hanımefendi. Ancak hiç kimseyi sadakalarını bizim eve göndermeye razı edemedim.”
 
***
ACELEM YOK
Bir dilenci bir kapıyı çalmıştı.
Zile cevap veren kadına:
“Hanımefendi, bana verilecek bir parça giyim eşyanız var mı acaba?” diye sordu.
Kadın ona biraz sabretmesini söyledikten sonra gitti.
Bir iki dakika sonra geri geldiğinde elinde eski bir ceket vardı.
Bunu dilenciye uzatarak;
-“Alın bunu lütfen... Tamir edilmesi gereken birkaç yer var. Ama bir saat sonra yepyeni olur.”
Dilenci bunun üzerine;
-“Ziyanı yok, ben aceleci değilim. Sakın telaş etmeyin, ben iki saat sonra gelir alırım.”
 
***
GEL YUKARI
Nasrettin hoca bir gün evin çatısına çıkmış, kiremitleri aktarıyormuş.
Yoldan gecen bir dilenci hocaya seslenerek;
-“Ya hocam! Birazcık aşağıya gelir misin” demiş?
Hoca;
-“Ne var” demiş?
Dilenci;
-“Aşağıya gel de söyleyeyim” demiş.
Hoca zaten kilolu.
Mecburen zar zor aşağıya inmiş;
-“Ne söyleyeceksen söyle, daha bir sürü işim var” demiş.
Dilenci;
-“Allah rızası için bir sadaka ve be hocam…” demiş.
Hoca çok kızmış, fakat hiç belli etmeden;
-“Yukarı gel bakalım…”demiş.
Dilenci de sevinerek hocayla beraber yukarı çıkmış.
Hoca hiç bozuntuya vermeden çatıdaki işini yapmaya başlamış.
Dilenci;
-“Hocam hani bana para verecektin?” diye sormuş.
Hoca şöyle bir yukarıdan aşağıya süzmüş dilenciyi ve:
-“Allah versin” demiş.
 
***
BAHAR GELECEK
New York'ta, Brooklyn Köprüsü üzerinde dilenen kör bir dilenci bir gün, bir şairin dikkatini çeker.
Dilencinin boynunda asılı bir tabela vardır.
Tabelada “Lütfen bana yardım edin” yazıyormuş.
Şair, dilenciye günlük kazancının ne kadar olduğunu sorar.
Dilenci de; “Sekiz-on dolar arasında olduğunu” söyler.
Bunun üzerine şair, dilencinin boynuna asılı tabelayı ters çevirerek bir şeyler yazar ve: “Şimdi buraya senin kazancını arttıracak bir şeyler karaladım. Bir hafta sonra yanına geldiğimde bana sonucu söylersin” der ve oradan ayrılır.
Şair, bir hafta sonra dilencinin yanına uğrayıp kendini tanıtınca dilenci;
-“Bayım size ne kadar teşekkür etsem azdır. Bir haftada kazancım ikiye katlandı. Çok merak ediyorum tabelaya neler yazdınız?”
Bunu üzerine şair gülümser ve:
-“Bahar gelecek, ama ben yine göremeyeceğim yazdım…” der.
 
***
NE YAPACAKTIM?
Adamın biri kendisinden para isteyen dilenciye;
-“Ben sokakta dilenen kimseye para vermem.”
Deyince dilenci;
-“Ne yani, sizden üç kuruş para koparabilmek için büro mu açacaktım...” der.