.

Clostridium Botulinum adlı bir bakteri varmış.
Bilir misiniz?
.
Tıp ile uğraşmıyorsanız bilmenizi kimse beklemiyor zaten.
.
Günümüz dünyasında insanlık için çok önemli bir bakteri. Çünkü insanlar olarak biz onu “Botoks” tedavisinde kullanıyoruz…
.
İlk etapta tıbbi bir uygulama olarak kendini gösteren botoks, şaşılık gibi rahatsızlıklara çare olmuş.
.
Botoks uygulaması tıp alanında;
Tek taraflı yüz spazmları,
Yüz felci,
Aşırı terleme,
Vücudun farklı bölgelerindeki kas spazmları,
Migren,
Kas spazmına bağlı olarak gelişen boynun yan durması gibi sıkıntılarda kullanılmakta.
.
Bunların haricinde;
Diş gıcırdatma ve çene kasılması gibi sıkıntılarda çene kasları olarak bilinen “Masseter kasını” gevşetmek için de uygulanmakta…
.
Botoks kozmetik ve estetik alanda uygulanmaya başlanması ile oldukça popüler hale geldi.
Etrafımızda şaşkın şaşkın bakışlarla gezen insanlar türedi.
Bir dudağı yerde, bir dudağı gökte olanlar var.
Elmacık kemikleri futbol topuna dönmüş kadınlar ortalıkta fink atıyor.
.
Peki sadece insanlar mı?
Hayvanlara da yaptırılıyor mu?
.
Evet.
.
Şimdi sıkı durun hangi hayvana yapıldığını yazıyorum:
“Develere…”
.
Yanlış okumadınız,
“Develere…”
.
“Ne alaka?” demeyin.
Haber şöyle:
Suudi Arabistan’da bu ayın başlarında Kral Abdülaziz Deve Festivali başlıyor.
.
Oldukça popüler olan bu festivale katılmak için ülkenin çeşitli bölgelerinden develer getiriliyor.
.
Ülkenin en güzel devesinin seçildiği yarışmanın ödülü ise:
Tam 66 milyon dolar…
.
Her yıl yapılan yarışmada jüri üyeleri;
Develerin başlarının,
Boyunlarının,
Hörgüçlerinin,
Elbiselerinin ve
Duruşlarının şekline göre kazananı belirliyor.
.
Yarışma öncesi, “Özel geliştirilmiş bir teknoloji kullanarak” yapılan kontrollerde yetkililer, yapay olarak müdahale edilmiş develeri keşfetmişler.
.
Bu kontrollerde 40 deve yetiştiricisinin develerinin;
Dudak ve burunlarını uzattığı,
Hayvanların kaslarını güçlendirmek için hormon kullandığı,
Baş ve dudaklarını büyütmek için ise botoks yaptırıp ve dolgu enjekte ettirdiği ortaya çıkmış.
.
Yetkililer, develerin güzelleştirilmesine yönelik tüm aldatma eylemleri için manipülatörlere katı cezalar uygulayacağını açıklamış ve böylece botokslu 40 deve, güzellik yarışmasından diskalifiye edilmiş.
.
Suçlu, “Clostridium Botulinum” adlı bakteri mi yoksa insan karakteri mi?
.
“Hani” diyor insan;
“Sahtekârlık, Suudi Arabistan gibi Şeriat ile yönetilen bir ülkede de olsan fark etmiyor. İnanç insanın içinde olmalı. Zorla olmuyor demek ki…”
 
***
MANYAK MANYAK İŞLER
Öp beni,
Yut beni,
Yala beni,
Şap beni…
Manyak, manyak işler…
.
Cübbeli Mahmut Hoca olarak bilinen Mahmut Ünlü’nün yıllar önce bir vaazında söylediği kelimeler gündeme remix olarak oturdu.
.
İstanbul, Fatih İlçesi Çarşamba semtinde bulunan İsmail Ağa Camii cemaatinden olan Mahmut Hoca, şarkıcıları ve şarkı sözlerini eleştiren vaazını verirken söylediği bu sözler, bazı sanatçılar tarafından alınarak şarkı haline getirildi.
.
Cübbeli anlatıyor:
“Bir şarkıcı çıkıyor, bindörtyüz tane eserim var diyor…”
.
“Gece çalakalem yazmış bir şey, manyak manyak manyak şeyler…”
.
“Ne kadar salak, aptal, manyak varsa müşteriler…”
.
“Milyonlar satıyormuş, milyonlar…”
.
“Mevzu ne: Öp beni, yut beni, yala beni, şap beni, manyak, manyak işler…”
.
“Millet müşteri… Seviyeye bak! Üzülmek lazım… İçimizden yağlar eriyor böyle… Uykumuz kaçıyor vallahi… Yazık değil mi bu gençlere, yazık değil mi bu Muhammed Mustafa’nın bu temiz ümmetine… Sevgiliyi tanımıyorlar, bir şey bilmiyorlar…”
.
Haluk Bilginer ve tiyatro ekibi bu sözleri alıp, kendilerine göre remix yapmışlar.
Şu anda sosyal medyada oldukça revaçta…
.
Gelelim işin aslına.
Cübbelinin bu kelimeleri söylediği vaazı, bu şarkı kadar ilgi görmemiştir sanırım.
O halde nasıl oluyor bu?
Nedir bunu ilginç yapan şey?
.
Toplumun bu tip kelimelere olan ilgisi mi?
Bu tip şarkılara olan sevdası mı?
.
Evet…
Toplum artık bıkkın, gergin, moralsiz, bitik…
Artık resmi, ciddi şeylerden sıkılmış vaziyette.
Böylesine “Makara” olaylarla vakit geçirmek istiyor.
.
“TikTok” olayının da gerçek yüzü bu.
Özetle: “İnsanlar eğlenmek istiyor…”
.
Kitlelere ulaşmak isteyen,
Kendisini anlatmak isteyen,
Fikrini herkese yaymak isteyenlere güzel bir örnek.
.
“Yala beni, yut beni, şap beni, şup beni…”
.
Yapılacak tek şey var:
“Manyak, manyak işler…”
 
***
BİR DAHA MI ASLA?
Nihayet arabanın benzin ışığı yandı.
Uzun zamandır bakmaya korktuğum ışık.
.
Arabayı eşimle ortak kullandığımızdan, bu tip durumlarda kulağımın üzerine yatıyorum ki, ‘o benzin alır da benim cebe zararı dokunmaz’ diye.
.
Bu sefer anladım ki kendisi de benim taktiği kullanmış.
.
Yanımda eşimle beraber şehir içinde giderken “Şak” ışık yanıverdi.
.
Hoppalaaa!
.
“Ulan adi ışık, bana mı denk geldin…?”
İbresine uzun süredir korkudan bakmadığımdan fena yakalandım, yoksa hayatta kullanmazdım arabayı.
.
Neyse olan oldu artık…
.
Eşim dedi ki: “Şu benzinliğe yanaş da benzin alalım…”
.
Ne kadar kolay: “Benzin al demek…”
.
“Benzinin litresi kaç para biliyor musun sen?” diyemedim tabi.
Yavaş, yavaş yanaştım pompaya…
.
Pompacı, “Ne kadar olsun ağabey?” diyerek acıyarak sordu bana.
“Ucuzundan birazcık koy işte” diyesim vardı ama öyle bir şansım yoktu tabi.
.
Tam, “100 liralık yeter” diyecektim ki, yanımda oturan eşim “Dolsun” demiş.
.
Ben “Olsun” anladım ve ‘ucuz atlattım’ diye düşünerek bir “Oh” çektim.
.
Parasını ödemeye gittiğimde kasadaki kız “455 lira” demesin mi?
Sabahleyin tansiyon hapımı almama rağmen tansiyonum düştü sanki.
Etraf birden karardı, elektrikler kesildi sandım.
Meğer değilmiş.
Kararan benim gözlerimmiş.
.
“Kızım bir yanlışlık oldu galiba, şu yanımdaki arabanın parası olmasın sakın. Ben 100 liralık demiştim…”
.
Benzinci çocuk anladı bir problem olduğunu.
Koşarak geldi yanıma:
“Ağabey yenge ‘Dolsun’ dedi ya…”
.
İtiraz edemedim o an…
Mecburen elim titreyerek cebimdeki cüzdanımı çıkardım.
Yanımda ödeyecek kadar “Tiko para” olmasına rağmen onlardan ayrılmak zor geldi.
.
“Göz görmeyince gönül katlanır” atasözünü hatırladım ve cüzdanımdan kredi kartımı çıkarıp, uzattım.
Elim titrediğinden şifreyi iki sefer yanlış girdim.
Sonuçta ödediğim 450 lira benim maaşın 6 da biriydi.
4-5 maaş alanlar bilmez bu duyguyu, Mecliste yumruk sallayanlar da tabi.
“Ejder meyvesi yiyenleri mi” sordu biri?
Onlar hiç bilmez sahi…
.
Arabanın yanına gittim.
Şöyle bir okşadım ve aynasına eğilip sessizce şöyle dedim:
“Kıymetini bil…”
.
Hareketlerimi takip eden eşim durumu anladı ve ben yavaş yavaş direksiyona otururken dedi ki:
“Bir daha full depo benzin almayalım, sana yaramıyor