...

DİĞER TORBADA NE VAR?
Ufak tefek yaşlı bir kadın iki plastik torba taşıyarak caddede yürüyormuş.
Torbalardan biri delinmiş ve 20 dolarlıklar havada uçuşmaya başlamış.
Polisin biri kadını durdurup;
-“Hanımefendi! Hanımefendi! Torbadan paralarınız dökülüyor.” demiş.
-“Kahretsin! Uyardığınız için sağolun. Ben şimdi dönüp toplarım onları…”
-“Bir durun bakalım! O kadar para nereden geliyor? Çaldınız mı yoksa?”
-“Yok canım ne çalması! Benim bahçe stadyum parkına bakıyor. Arada sırada oradaki araçlarda parti veriyorlar. O partilerden çıkan adamlar çoğunlukla benim çiçek tarlalarımı tuvalet olarak kullanıyor.
Ben de elektrikli testeremle çalıların arkasında bekliyorum. Onlar işlerini görmeye hazırlandığı anda benim kesiciyi çalıştırıp; ‘Ya 20 dolar verirsin ya da senin ki uçar, gider!’ diyorum…”
-“Vay be!” demiş polis gülerek, “İyi fikirmiş. Peki, öbür torbada ne var?"
Yaşlı hanım cevap vermiş;
-“Eee... Hepsi ödemiyor tabii…”
 
RAHAT UYUDUNUZ MU?
Bir gemici geç vakit otele gelmiş.
Yer olup olmadığını sormuş.
Resepsiyon görevlisi;
-“İki kişilik bir odada tek yatağım var. Ancak pek tavsiye etmem. Çünkü öteki yatakta fena halde horlayan bir delikanlı yatıyor.”
-“Ziyanı yok. Verin bana o yatağı...”
Ertesi sabah gemici hesabı ödemeye indiğinde otelci sormuş;
-“Nasıl rahat uyuyabildiniz mi?”
-“Çok güzel uyudum.”
Resepsiyon görevlisi merakla sormuş.
-“Yanınızdaki müşteri hiç horlamadı mı?”
-“Yooo…”
-“Ama nasıl olur?”
-“Odaya girince yanağından ‘Merhaba güzel çocuk’ diye bir makas aldım. Sabaha kadar gözlerini kırpmadan yatakta oturdu..."
 
ARABA KULLANMAYA BENZER
Kadın doktora gittikten sonra eve gelmiş ve kocasına müjdeyi vermiş.
-“Hamileyim!”
Adam şaşkınlık içerisinde içinden; “İmkansız!.. Ben hep dikkat ederim” demiş ve almış doktorun yanında soluğu.
-“Anlayamıyorum doktor, o kadar dikkat etmiştim halbuki…”
Doktor sakin bir tavırla:
-“Bakın bayım… Bu araba kullanırken dikkat etmeye benzer. Siz dikkat edersiniz ama başkası gelip çarpar!”
 
ARTIK SÖYLEYELİM
Küçük kaplumbağa birkaç saatlik bir uğraşı sonucu ağacın en tepesine ulaştıktan sonra kendini boşluğa bırakmış ve kabuğunun tam üzerine “Küütt!..” diye sertçe yere düşmüş.
Kendini kontrol edip bir şeyi olmadığını anlayınca tekrar ağaca tırmanmış, oradan tekrar aşağı atlamış ve yine “Gümm!..” diye vurup sekmiş yerden…
Debelenip düzeldikten sonra yine tırmanmaya başlayınca, dalın ucunda tüneyen iki kuştan biri;
-“Hanım… Olmuyor ama... Bunu evlat edindiğimizi söyle artık şuna yahu!...”

SENİ BEKLİYOR
Adamın birinin dişi bir eşeği varmış.
Bir gün ahırdan gürültüler geldiğini duyan adam, ahıra girdiğinde eşeğinin yerlere yatarak sürtündüğünü görmüş.
Bu durumun bir hayvan hastalığı olabileceğini düşünen eden adam, eşeği traktöre bindirip veterinere götürmüş ve doktora anlatmaya başlamış:
-“Doktor bey, benim eşeğe bir haller oldu. Ahıra girdiğimde bir de baktım ki eşeğim yerlere yatmış, sürtünüp duruyordu. Acaba hasta mı oldu?”
Veteriner gülerek;
-“Karşı köyü bilir misin?” diye sorar.
Adam ise:
-“Evet, bilirim…” deyince doktor:
-“İşte orada bir erkek eşek var. Senin eşeği ona götür.” demiş.
Adam eşeği traktöre bindirip karşı köyde götürmüş ve kendi eşeğini, diğer eşeğin ahırına götürüp bırakmış.
Bir müddet sonra da gidip kendi eşeğini alıp köyüne dönmüş.
Ertesi gün gürültü duyup ahıra girmiş ve bakmış ki eşek yine yerlere yatarak sürtünüyor.
Eşeği traktöre bindirip yine veterinere götürmüş.
Doktor:
-“Sen eşeğini yine o eşeğin yanına götür…” demiş.
Adam eşeğini traktöre bindirip yine karşı köydeki eşeğe götürmüş.
Yine aynı şeyler tekrar etmiş.
Ertesi sabah adam kalkmış ve yemeğini yerken dikkatini çekmiş, ahırdan gürültü filan gelmiyormuş.
Merak etmiş ve karısına;
-“Git bak bakayım eşek iyileşmiş mi?”
Kocasının dediğini yapan kadının gitmesiyle gelmesi bir olmuş.
Karısını soluk soluğa geri dönmüş halde görünce adam karısına:
-“Ne oldu. Eşeğe bir şey mi oldu yoksa?” diye sorunca karısı da:
-“Yok be canım, eşek traktöre binmiş seni bekliyor.”
 
KAYTURUK İŞLERDEN ANLAMAZ
Hani şu meşhur dörtlü var ya!
Bir İngiliz, bir Fransız, bir Amerikalı ve
Temel...
İşte bu defa onların eşleri bir araya gelmiş önce İngiliz hatun başlamış anlatmaya:
-“Benim eşim öyle romantiktir ki her sabah eline bir gül alır, o gülü tüm vücudumda gezdirerek beni uyandırır…”
Amerikalı atlamış hemen:
-“Aaa! Benim eşim de çok romantiktir. Sabah ayak ucumuzdaki pencereyi açar, hafif rüzgâr ayaklarımdan başlayıp tüm vücudumu gezerek beni uyandırır ve eşim mutlaka baş ucuma bir çiçek bırakmış olur…”
Fransız gülümsemiş kendinden emin:
-“Bunlar da ne ki. Benim eşim her sabah ayaklarımdan başlayıp tüm vücudumu ve en son da dudaklarımı öperek uyandırır beni, ben her sabah mutluluğun doruklarında uyanırım…”
Sıra Fadime’ye gelince o şaşkın şaşkın diğerlerine bakmış ve;
-“Benim adam öyle kayturuk, kuyturuk işlerden anlamaz. Benim sabahleyin çişim gelince uyanırım...”
 
NEREDEN ANLADIN?
Temel trende, kompartımanda tek başına seyahat eder.
Temel’in yanına bir zenci gelir ve Temel’e;
-“Merhaba, oturabilir miyim?” diye sorar.
Temel: -“Tabii…” der.
Uzun bir sessizlikten sonra Temel Zenci’ye dönüp;
-“Hemşerum, kusura bakma bir şey soracaktum… Sen zenci misun?”
Zenci; -“Evet” demiş ve ardından sormuş:
-“Nerden anladın?”
Temel; -“Aksanundan...”
 
JOHN KÜBA’DA
Temel’den, konusu “John Küba’da” olan bir tablo yapması isteniyor.
Temel yapıyor tabloyu, sonra gösteriyor Dışişleri Bakanı’na.
Bakan tabloya bakıyor ki, bir yatak ve yatakta kadın-erkek sevişiyor…
Bakan çok kızıyor ve bağırmaya başlıyor:
-“Bu ne ulan! Sana ‘John Küba’da diye tablo yap dedik’ sen bir adamla bir kadını yatakta çizmişsin! Kim ulan bu kadın?”
-“John’un karısı...”
-“Peki ya adam?”
-“John’un uşağı...”
-“Eee John nerde?”
-“John Küba’da...”
 
SÜPERMEN
Adamcağız hayli alkollü ve de bitkin üstelik gecenin saat üçünde evine gelir.
Karısı ise son derece zinde, duruma kesinlikle hakim, kocasını sorgulamaya başlar;
-“Söyle bakalım Süpermeeen. Neler yaptın bu akşam?”
-“Valla karıcığım, patronla beraber müşterileri yemeğe çıkarttık.”
-“Eeee, sonra ne yaptınız Süpermen?”
-“Oradan striptize gittiiik... Ben sadece seyrettim”.
-“Güzelll… Yani sen bir şeyler yapmadın değil mi, Süpermen?”
-“Ben hiç bişicikler yapmadım… Pardon ama sen niye bana ikide bir süpermen diyorsun?”
-“Valla, ben donunu pantolonunun üstüne giyen bir seni, bir de Süpermen’i gördüm de ondan…”
 
BU SEFER GİTMEM
Temel, televizyonda Türk filmi izlerken telefon acı acı çalar.
Telefona bakan Fadime, kısa bir görüşmeden sonra telefonu kapatıp Temel'e seslenir:
-“Cemal'in karısı ölmüş. Seni cenazeye çağırıyor…”
Temel üzgün bir ifadeyle:
-“Bu sefer gitmem.”
-“Olur mu Temel? O senin en iyi arkadaşın…”
Temel biraz düşünmüş ve demiş ki:
-“Adam, üçüncü kez karısının cenazesine çağırıyor Fadime. Ben onu bir kez davet edemedim. Ne yüzle cenazeye gideceğim...”
 
RAHİP, BUDİST VE HAHAM
Bir rahip berbere gider. Saçlarını kestirir. Berbere teşekkür eder ve borcunu sorar...
“Muhterem Peder” der berber… “Siz kutsal bir insansınız. Sizden nasıl para alabilirim. Sizi tıraş etmek dükkânım için şereftir.”
Rahip tekrar tekrar teşekkür eder ve gider. Berber ertesi sabah dükkânı açmaya geldiğinde kapısında 12 altın lira bulur. Birkaç gün sonra bir Budist rahip gelir dükkâna.
Saçlarını kestirir, borcunu sorar.
Berber saygı ile eğilir: “Siz ruhani bir lidersiniz. Sizden nasıl para alırım. Sizi tıraş etmek dükkânım için şereftir.”
Budist rahip teşekkür eder gider.
Berber ertesi sabah dükkânı açmaya geldiğinde, kapısında 12 yakut bulur.
Ertesi hafta bir Haham girer dükkândan içeri. Saçını kestirir ve elini cüzdanına atar.
“Sakın ha” der berber… “Siz bir din  adamısınız... Sizden nasıl para alırım ben... Dükkânımın konuğusunuz... Güle güle gidin…”
Haham gider.
Berber ertesi sabah dükkânı açmaya gelir. Kapıda 12 Haham vardır.