Dün, İYİ Parti Olağan İkinci Kongresiyle ilgili “Millet Bizi Çağırıyor” sloganını paylaşmıştık. Bugün de devam etmekte yarar var. Dün adalet, eğitim ve tarımda yaşananları gözden geçirmiştik.

Dün, İYİ Parti Olağan İkinci Kongresiyle ilgili “Millet Bizi Çağırıyor” sloganını paylaşmıştık. Bugün de devam etmekte yarar var. Dün adalet, eğitim ve tarımda yaşananları gözden geçirmiştik.
Dün Hazine ve Maliye Bakanı Türkiye’nin tarımda çok önemli büyüme kat ettiğini anlattı. Tarım korona salgınına rağmen, büyüme rekoru kırmış. Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere çok sayıda ülkeye nal toplatmış. Güler misin ağlar mısın? Ekilmeyen araziler artarken, tarımsal ithalat çığ gibi büyürken, dünyanın dört bir tarafından, ot saman, canlı hayvan, peynir ithal ederken tarım nasıl büyümüş anlamak mümkün değil. Fasulye, nohut, mercimek, buğday, arpa, mısır, soya küspesi, yağ ithalatlarında rekorlar kırılırken tarım sektörü nasıl büyüyor acaba? Köylerde insan kalmazken, tarla satışları rekor kırarken, on sene sonra tarla ekecek insan bulamayacak olan memlekette tarım sektörü nasıl büyüyor anlamak mümkün değil.
Neyse, yalan yanlış istatistiklerle yola çıkıldığı apaçık belli. Rakam ve kelime oyunlarıyla memleketin gerçekleri örtbas edilemez. Nüfusu 300’ün altında olan köylerde ne bakkal kaldı ne de kahve. Hele on haneye yirmi haneye düşmüş köylerde in cin top oynuyor.
Millet artık değişim istiyor. Gelir dağılımında adalete şiddetle ihtiyaç var. Memleketin kaynaklarından herkesin faydalanmaya hakkı var. İktidarların görevi sürekli yandaşları kazandırmak olmamalıdır. Yandaş müteahhitler kavramı artık milletin sorunu olmaya başlamıştır. Paralı otoyol, hastane, otogar, havaalanı gibi alanlarda hazineye takılan sifonlar milletin gözünden kaçmıyor. İstanbul-İzmir otobanına bu yılın ilk altı ayında hazinenin geçmeyen araçlar için ödediği para 1 miyar 700 milyonu buluyor. Üstelik bu matrah döviz kurları arttıkça artıyor. Yerli ve milli sloganlarıyla yürüyen iktidar, yap işlet devret işlerini ne hikmetse dövizle veriyor.
Ekonomi iyiye gitmiyor. Döviz ve altın borsası adeta yatırımcıların gözbebeği haline geldi. Bankalar daha çok kazanmaya başladı. Üretimden ziyade para ticareti ön plana çıkmaya başladı. Yatırımın, yatırımcının kazanmadığı yerde ekonominin iyiye gittiğini hiç kimse söyleyemez.
İktidarın hedeflerinden en önemlisi komşularla sıfır sorun idi. Gerçekten iyi başlamışlardı. Suriye Devlet Başkanı ile Marmaris’te ailecek tatil yapan bir idare vardı. Yunanistan Başbakanı düğüne geliyordu. Sıfır sorun tutmuştu. Ardından BOP başlayınca, krizler başladı.
Türkiye’nin sorun yaşamadığı tek ülke kaldı. O da kardeş Azerbaycan. Sıfır sorundan sıfır komşuya doğru hızla yaklaşıldı. Türkiye’nin diplomasi ayağı adeta çöktü. Artık dünyada askeri güç kadar diplomasi de önemli. Hatta birçok ülke diplomasi ile kendi çıkarlarını daha da geliştiriyor. Ona buna posta koymanın devri çoktan geçti. En iyi posta koyma yöntemi ekonomik prangalardır. Malını almamak bile birçok ülkeye çeki düzen verir.
Millet artık değişim istediği gibi, yönetimin değişmesi gerektiğine de inanıyor. Eskiden daha iyisi mi vardı diyebiliyordu. Artık daha iyisi olduğunu, toplumsal barışın tesis edilmesi gerektiğini görüyor. Bunun için zaten Genel Başkanları Meral Akşener ile İYİ Parti rüzgarı her geçen gün daha güçlü esiyor.