Son günlerde hayatımıza oldukça fazla eşyalar girmeye başladı. .

Son günlerde hayatımıza oldukça fazla eşyalar girmeye başladı.
.
“Maske” ile başladı her şey.
Takmak mecburi oldu.
Ancak:
“Takmayı zorunlu hale getiren iktidar, 5 maskeyi dağıtamadı.”
.
“İstersen takma” şeklindeki davranışlarıyla, minnacık virüs bizimle dalga bile geçti.
Biz de seve seve taktık.
.
Zamanımızda çizgi roman kahramanları vardı.
Taktığı maske ile tanınmazlardı ve ben gülerdim:
“Hadi lan!” derdim içimden.
Şimdilerde bakıyorum da hakikaten doğru.
Yanımdan annem geçse tanımıyorum.

Birde kılıç çıktı başımıza.
İslam’ın hoşgörüsü ile hiç bağdaşmayan.
Koskoca Diyanet İşleri Başkanı, eline aldığı kılıçla çıkıp hutbe veriyor.
.
Amaç ne?
Bilinmiyor.
Soğuk bir nesne.
Te… Eski zamanlarda belki şahsi eşya olarak kabul edilebilirdi,
Ya şimdi?
Olacak iş değil…
.
Yarın öbür gün çocuğun biri beline takıp okula gitse?
Veya daire müdürü sizi elinde kılıçla karşılasa?
Trafik polisi ceza yazmak için kılıçla size yaklaşsa?
Ne diyeceğiz?
.
Kim ne derse desin:
Camide kılıç hiç yakışık almıyor.
İçinizde tanıyan varsa Diyanet İşleri Başkanına bir zahmet söyleyiversin.
Hoş durmuyor.

Altın başka alem iken,
Dolar, Euro canımızdan can aldı.
Gözümüz televizyonlarda alt yazı olarak geçen Altın, dolar fiyatlarında.
Alacağımızdan veya satacağımızdan değil.
Takılıyoruz, alışkanlık haline geldi…
.
İşin ilginç yanı televizyon kanallarının verdiği rakamlar birbiri ile tutmuyor.
Bazıları “Gerçekleri mi saklıyor?”
Yoksa,
Diğerleri “Fazla mı abartıyor?” anlamadım.
Belki de günlük değişimi hızlı olduğundan yetişemiyorlardır “Alt yazıyı değiştirmeye…”
.
Sosyal medyada yazmış adam:
“2 gün önce Almanya’dan Marmaris’e gelen Klaus’un cebinde 2000 Euro’su vardı.
Yani: 16.380 Lira.
Kalus, 2 gündür tatilde ve 100 Euro harcadı.
Ama bugün cebine bir baktı ki hala 16.380 Lira’sı var.
Yani Klaus 2 gündür ücretsiz tatil yapıyor.
Ülkenin bereketine bak!
Mükemmel…”
.
Altın fiyatlarının artması bazen işe yarar.
Nasıl mı?
.
Annesi çocuğu kuyumcuya yolladı ve “Oğlum git bir tane çeyrek altın al, akşama düğüne gideceğiz” diyerek.
Çocuk pek acele etmeden sallana sallana kuyumcuya gitti.
Bir baktı ki, elindeki para ile çeyrek almak imkânsız.
Hemen eve koşup annesine durumu anlattı.
Annesi çaresiz bir miktar daha para verdi.
Çocuk bu sefer koşarak gitti, ama nafile.
Altın fiyatları artmış ve çocuk yine yetişememiştir.
Akşama kadar bu böyle sürer.
Çocuk bir türlü altın alamaz.
Evdekiler düğüne gidemez.
Paralar cebe kalır.
.
Peki size soruyorum:
Çözüm ne?
Cevap kolay aslında:
“Buzdolabı almak…”
.
Hayatımıza giren son eşya Buzdolabı.
.
“Altın alacağına git buzdolabı al.”
.
Fiyatlarına baktım, hiç yerinden oynamamış.
Ama sonra ne olur bilemem.
.
Aklınızda olsun:
“Bir ülkenin kalkınmışlık göstergesi nedir?” diye sorarlarsa:
“Buzdolabı…” deyin yeter.
.
Sizinle dalga geçmeye kalkarlarsa:
Kimi referans göstereceğinizi biliyorsunuz.