Bugün Pazar. Sizlerle azıcık sohbet etmek istedim.

Bugün Pazar.
Sizlerle azıcık sohbet etmek istedim.
.
Her gün akıldan, fikir alan konuları yazmaktan beynim yerinden, bıngıldağım kökünden oynadı.
.
Tam kendime geliyordum ki:
Güreşçi kardeşimiz bankaya yönetim kurulu üyesi atanıverdi.
.
Gece yatağımda:
Sağıma döndüm düşündüm,
Soluma döndüm düşündüm.
Nafile.
Bir çıkış bulamadım.
“Neden?” Sorusu beynimde karıncalanma yaptı.
.
Allah aşkına!
En azından beni rahatlatmak adına küçük bir açıklama yapsanız sebebi hakkında ne olur?
.
Atayanlar cevap veremiyorsa, atayana oy verenlerden biri mantıklı açıklama yapsa da olur.
 
***
Bu senenin yazını geçirmek üzere yazlığa taşındım.
Ancak,
Havalar maşallah lodos, üzerine lodos esiyor.
Virüsten mi?
Ozondan mı?
Bilemedim.
Denize girmek bir kenara, yanına bile yaklaşamıyoruz kokudan.
.
Pişman mıyım?
Eh…
.
Bizim sokaktan geçerek denize gidiliyor.
Etraftaki sitelerde, evlerde ikamet eden vatandaşlar, çoluk çocuk denize giderler.
Bazen de dışarıdan gelenler, bu bölgede denize girerler.
.
Cuma günü sokağa bakan balkonda yemek yiyoruz.
Son model siyah bir Mercedes etrafı “Yaka, yaka” tozutarak hızla sokağa girdi.
Not: Kanalizasyon çalışmaları bitmesine rağmen yolumuz henüz belediyemiz tarafından yapılmadığından, toprak olarak duruyor ve arabalar geçtiğinde bize toz olarak geri dönüyor.
.
Ben, “komşulardan birine misafir gelmiştir” diye düşünürken, içinden inen bir çift havluları elinde denize yöneldiler.
.
Meğer:
Denize girmeye gelmişler…
.
O an kan beynime sıçradı.
Zaten güreşçi yüzünden durma noktasına gelen bu organım:
Son model Mercedes ile lodostan yosunlu ve ezelden tesisi olmayan bir sahile gelinmesine anlam veremedi.
Çalışmadı zaten.
Mantık marş basmadı.
.
Düşündüm:
“Ulan altında son model Mercedes var.
Havan bin beş yüz.
Kovboy filmlerindeki gibi tozu dumana katarak sokağa girdin, yemeğimizin üzerine toz ektin.
Eyvallah…
Havalı görüntüne göre cebinde en azından bir binlik vardır.
Al manitanı,
Git beş yıldızlı otele.
Yat kumsaldaki şezlonguna,
Al eline yarım bardak viskini (veya meyve suyunu, ona karışmam.)
İster denize gir,
İster havuza.
Ne işin var burada?”
.
Bak kardeş!
Altında Mercedes varsa:
Havanı atacaksın.
Sözüm yok…
Ama
Burada denize girmeyeceksin.
Arabanın hakkını vereceksin.
Ya da,
Murat 124 ile geleceksin,
Seni gören deniz, ikiye yarılıp sana selam duracak.
.
Haydi çocuk,
Başka kapıya…
.
Not: Ben arabanın şirketi olsam bu vatandaşın altından arabayı alırdım.
Sebep mi?
“Marka değeri düşürmek…”
 
***
Biz millet olarak bir şeyleri protesto etmek için doğmuşuz.
Muhalefet bizim işimiz.
.
Bakın mesela:
Yüzde 57 olan iktidar oyu,
Şimdi muhalefete geçmiş.
.
Karakterimiz bu:
Menfaat yoksa muhalefet.
.
İstanbul’daki Adalarda faytonculuk kaldırıldı.
Sebep:
Atlara özgürlük.
Hayvan hakları savunularak aşırı tepki gösterildi ve belediye faytonları kaldırıldı.
Eyvallah…
.
Sonra?
Atlar yeni sahiplerine verildi ve Adalardan çıkarıldı.
.
Şimdi yeni protesto var.
“Atlar geri gelsin…”
Sebep:
Fayton yapmak değil.
Sebep:
Atların gittiği yerde iyi bakılmaması.
.
İnsanların işi gücü yok at takip ediyor.
Halbuki belediye atların rahatlarının yerinde olduğu konusunda açıklama yapmıştı.
.
Bence,
Getirin atları protestoculara bedava verin, evlerinde baksınlar.
 
***
Bir kadın kendisini pazarlamaya çalışan kocasını öldürmüş.
.
Yazının başlangıcı bile dramın kendisi.
.
Mahkemede hakime anlatıyor:
“Yemediğim dayak, görmediğim hakaret kalmamıştı. Bunları size nasıl anlatacaktım. Nasıl ispat edecektim?”
.
“Çay bahçesinde azıcık güldüğüm bir fotoğrafı beni satmaya kalkan o değilmiş gibi size gösterip ‘Zaten o namussuzdu’ diyecekti.”
.
“Kendi elleriyle acımasızca pazarladığı ben direnince, öldürecek ve karşınıza gelip:
‘Fuhuş yapıyordu ondan vurdum’ diyerek savunma yapacaktı.”
.
“Erkekler takım elbise giyip önüne bakınca cezası iniyor, benim takımım, kravatım yok. Annem apar topar bu tişörtü bulabilmiş. Bir de ne yalan söyleyeyim hayatta kalmış olmanın saklayamadığım bir sevinci var içimde. O ölmese ben ölecektim.”
.
Siz bu kadına hak vereceksiniz.
Adım gibi eminim.
.
Ama ya kanun?
.
“Adam öldürmekten” içeri atacak.
Yıllarca hapishanede “Kader mahkûmu” olarak çürüyecek.
.
Bence:
“Adam” öldürmemiş ki…
Bu topluma yakışmayan, “Ahlaksız bir insanı” öldürmüş…
.
Bence kamu vicdanında suçsuz.
.
İşte bu yüzden,
Mahkemelerde:
“Jüri sistemine geçelim” diyorum…
.
Kamu vicdanı olan davalarda “Halk” karar versin.