Geçtiğimiz Cuma günü “Cuma Namazı” tüm camilerimizde kılındı. Allah kabul etsin.

Geçtiğimiz Cuma günü “Cuma Namazı” tüm camilerimizde kılındı.
Allah kabul etsin.
.
Pandemi nedeniyle uzun süredir kapalı olan camilerimiz, sosyal mesafeye uyularak “Dışarıda” olmak kaydı ile kılındı.
.
Hâlbuki kural şudur:
“Namaz kılarken saflar sıkıştırılacak ve o şekilde namaz kılınacak.”
.
Dinimizin güzelliği sayesinde “Mucbir sebep” sayıldı ve saflar bir buçuk metre açılarak namaz kılındı.
.
Yani:
“Cami olmadan da ibadet edilebiliyormuş.”
 
***
Dün bir haber vardı bizim medyada.
Çanakkale’de tam 830 tane cami varmış.
.
Dışarıda namaz kılınabiliyorken bu kadar çok cami yapmanın da bir anlamı yok sanırım.
.
Ama bizim diyanet ne yapıyor:
Elazığ’da Külliye yaptırmaktan geri durmuyor.
Bizlerden:
Fitre-zekât isteyen,
Kurban derilerini isteyen Diyanetin:
58 milyon liraya mal edeceği ve bahçesinde ithal ağaçların olacağı külliyesinin neden yapıldığını bilen yok.
.
Dün yazmıştım:
Uzaya insanlı araç gönderen “SpaceX” adlı şirketin bütçesi “8,8 milyar dolar”,
Bizim “Diyanetin” bütçesi “11 milyar dolar”.
.
Biri:
Uzayı fethe gidiyor,
Diğeri:
Gönülleri fethe gidiyor…
.
Diyecek bir şey yok:
Allah kabul etsin…
 
***
Amerika “Muhafazakar” olarak kabul edilir.
Dinine bağlıdırlar,
Kiliselerini boş bırakmazlar.
Vicdanlarıyla hareket etmeyi severler.
.
Bunu iyi bilen siyasetçiler zaman zaman dini kullanarak oy avcılığına çıkarlar.
Aynı Türkiye’de olduğu gibi.
.
Geçtiğimiz günlerde Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray önündeki protestolar sürerken elinde tuttuğu İncil ile St. Johns Kilisesi’ne yürüdü.
.
Bu durum karşısında Piskopos Mariann Edgar Budde, “Çileden çıktım” sözleriyle tepki gösterdi.
.
Zaman zaman bizim ilahiyatçılarımızın da dinin siyasete alet edilmesine karşı durduklarını biliyoruz.
Dünyada neredeyse kural haline gelen din-siyaset ilişkisi insanları dinden uzaklaştırma seviyesine geldi.
.
Zamanında Hitler’in dini kullanarak bu işi iyi kıvırdığını göz önünde tutan siyasetçiler, aynı taktik ile “Acaba bende tutturabilir miyim?” şeklindeki düşüncelerle sahada uygulamaya çalışıyorlar.
.
Ülkemizde çokça denenen bu girişimin bir başka çeşidi Trump tarafından denenmeye kalkılınca Pikopos’tan fırçayı yemiş oldu.
Ne diyeyim,
Allah ıslah etsin…
 
***
Hırsızlık, çalma, çırpma, rüşvet olayları gün geçmiyor ki gazetelerin, İnternet haber sitelerinin sayfalarını süslemesin.
Onlar yapmaktan,
Biz okumaktan bıktık.
.
Biraz önce yazdığım gibi “Muhafazakâr” olarak kabul edilen ülkemizde böylesi olayların sıkça olması insanı üzüyor.
.
Dün sosyal medyada dolaşırken Hz. Muhammed’in paylaşılan bir hadisi ilgimi çekti.
“Çalan el, kızım Fatıma’nın bile olsa keserim…”
.
Hırsızlığa bu denli tepki gösteren ve kızının elini bile kesecek kadar hırsızlıktan nefret edilen bir dinin mensupları olarak biz ne yapıyoruz?
Kocaman bir hiç…
.
“Ben Müslümanım” diyen herkes,
“Ben insanım” diyen herkes,
Dönüp arkasına bir baksın…
.
Namaz kılarken,
Camiye giderken,
Oruç tutarken,
Vicdanının sesini dinlesin.
.
Rahat ediyorsa,
Gönlü hoşsa,
Huzur içindeyse,
Allah’ın karşısına rahatlıkla çıkacağına inanıyorsa “Mesele yok.”
.
Tam tersi ise:
Allah ıslah etsin…