.

Siyaset bilimciler,
Analizciler,
Siyasi yazarlar,
Takipçiler ve
Tecrübeli siyasetçiler diyor ki:
“Erken seçim olacak…”
.
Nereden biliyorlar?
.
Piyasalara baktığımızda ekonominin gerçekten dibe vurduğunu,
Ve hatta daha da beter bir şekilde dibe vuracağını önüne gelen herkes söylüyor.
.
Yani:
“Balık batmış, yan yan gidiyor.”
.
Siz ekonomiden sorumlu bakanın iki de bir ortaya çıkıp çıkıp:
“İyiyiz, iyi yoldayız.” demesine bakmayın.
Bir bakan sık sık bunu söylüyorsa da bir problem vardır zaten.
.
Virüs salgınının da etkisiyle:
Durma noktasına gelen piyasaların,
Sanayinin,
Tarımın,
Küçük esnafın ve
İşletmelerin üretiminin olumsuzluklarla dolu olmasıyla ekonomi bir çıkmaza zaten girmişti.
.
Bunların tamamını da salgına yıkmak,
“Korona’ya ayıp olur.”
.
Öncesinde zaten piyasalar sallantıdaydı.
Virüs üzerine sos oldu.
.
Doların,
Altının,
Zirveye koşması hangi ekonomik aralıkta olduğumuzu söylüyor.
.
Virüs gidince ne olacak?
Millet elbette bir şekilde hesap sormaya başlayacak.
.
Sürekli olarak CHP suçlanmasından gına gelmiş olan halk biraz uyanacak.
.
İşte bu uyanışın halk arasında dağılıp, büyümemesi için bir seçim kararı alınacak tahminleri yapılıyor…
.
“Belirtileri nelerdir?” diye soracak olursanız şunlar gösterilebilir:
Gazetelerin boy boy anket yayınlamasıyla iktidar oylarının yüzde 35’e düşmesi,
Ortağının oyunun ise yüzde 10 barajının altına düşmesi,
“Ulusa Sesleniş” konuşmasının son zamanlarda “CHP ve Kılıçdaroğlu’na Sesleniş”e dönmesi,
“Oy gelecek yerden demeç esirgenmez” atasözünden yola çıkılarak oy gelecek yerlere zeytin dalı uzatma âdetinin başlaması sayılabilir…
Misal:
“Apo’nun 21 yıl sonra ilk defa telefonla konuşturulması,
Kandil’in bittiği haberlerin yapılması…”
Seçim hazırlığı olarak algılanılabilir…
.
Cumhur ittifakının alacağı oylar anketlerde düşünce, daha fazla oy getirecek olan başka mecralara yönelinmesi bu anlama gelmektedir.

Ekonomi çökmeden “Baskın seçimle” işin içinden sıyrılmak,
.
Seçim ekonomisi uygulayarak “Bir şey yokmuş” tadında pembe tablolar çizmek,
.
Virüs bahane edilerek “Suçumuz yok” şeklinde savunmalarla seçime girmek,
.
Muhalefetin elindeki belediyeleri çalıştırmayarak “Bakın bunlar beceriksiz” dedirtmek,
.
Dünya ülkelerine gönderilen yardımlarla “Biz herkesten büyüğüz, batı bizi kıskanıyor” mesajlarını seçimlerde kullanmak,
.
Virüs sebebi ile az kayıp verilmesiyle kendi hanelerine “Başarı” sözcüğünü yazdırmak,
.
En önemlisi yeni kurulan partiler palazlanmadan işi bitirmek…

Öyle oturduğun yerden “Erken seçim” demekle de seçim olmuyor elbet.
.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde en az yüzde elli bir oy almak lazım.
.
Anket sonuçlarını aşağıya, yukarıya vursanız bu oyu iktidar mümkün değil bulamıyor.
.
O halde ne yapılacak?
.
Reis AK Parti Genel Başkanlığını bırakıp, sadece Cumhurbaşkanlığı yapacak,
.
Sistem değişecek ve Başbakanlık sistemine dönülecek,
.
“MHP meclis dışında kalmasın” diye baraj yüzde 5’e düşürülecek (Ama bunun sakıncası da şu: Yeni kurulan partiler de meclise girebilir bu iktidarın işine gelmez)
.
Peki seçim olmazsa ne olacak?
.
Koltukta kalmak için değişik yollar da var.
Onları da sonra yazarım…