.

Ülke korona virüs ile cebelleşirken, televizyonların maşallahı var.
Hiç hız kesmeden dizilere devam ediyorlar.
.
Tamam her dakika, her saniye virüsten bahsetmeyelim.
Yoksa milletin şaftı kayabilir anlarım.
.
Elbette biraz olsun halka nefes aldıracak programlara da ihtiyaç var, onu da anlarım.
.
Dizilerin yenileri çekiliyor mu bilmiyorum.
Çekiliyorsa sosyal mesafe korunuyor mu?
Birbirine sarılacak iki sevgili uzaktan el sallayarak geçiştiriyor mu?
.
Eskiden çekilmiş bölümlerin yayınlandığını tahmin ettiğim dizilerdeki yakınlaşmaları bizim millet sahi zannedebilir.
“Bey koş bak, adamlar hep yan yana durabiliyor, dışarı çıkabiliyor. Demek ki virüs geçmiş” diyerek sokağa çıkanlar olabilir.
Algı meselesi yani.
.
Zaten dışarı çıkmak için bahane arayanlara ilaç gibi gelebilir.
.
Bu dizilerin yerine bence insanları aydınlatıcı, onların ufuklarını açıcı belgeseller veya tarihi diziler gösterilse daha iyi olmaz mı?
.
Maşallah bizim iktidar ise siyasi programlardan ve kendisini eleştiren gazetelerden pek hazzetmiyor.
.
İnternet sitelerini,
Kendisini eleştiren şahısları,
Gazetecileri,
Yazarları pek sevmiyor.
.
O istiyor ki herkes kendisiyle aynı görüşte olsun, ses çıkmasın.
Herkes onları alkışlasın,
Boyun eğsin,
Eleştirmesin.
.
İnsan eşinden bile böyle bir istekte bulunsa hanımı evi terk eder yahu.
Kim dayanır buna?
.
Sürekli el pençe divan durmaya,
Baş sallamaya,
“Evet efendim” demeye…

Kral ördek avına çıkmış.
Av uşakları çevredeki ördekleri kışkırtıp kralın önüne getiriyorlarmış.
Sonunda kral önünden geçen bir ördeğe ateş etmiş ve heyecanla dalkavuğuna sormuş:
-“Nasıl? Vurdum mu? Vurdum mu?”
Dalkavuk:
-“Majesteleri zavallı ördeğin hayatını bağışlamak alicenaplığında bulundunuz…”

Bunun başka versiyonu da var.
Dalkavuk olmak zekâ gerektirir.

Kral ördek avına çıkmış.
Av uşakları çevredeki ördekleri kışkırtıp kralın önüne getiriyorlarmış.
Sonunda kral önünden geçen bir ördeğe ateş etmiş ve heyecanla dalkavuğuna sormuş:
-“Nasıl? Vurdum mu? Vurdum mu?”
Dalkavuk:
-“Majesteleri elbette vurdunuz. Ancak ördek vurulduğunu cehaletinden dolayı bilmediği için uçup gitti…”
..
Osmanlı’dır tutturduk gidiyoruz.
Ama o devirde yalakalar doluymuş.
Millet dalkavuk olup saraya yerleşmek için sıraya girermiş.
Kısaca Osmanlı gelecekse yalakası bol olacak haberimiz olsun.
İşte Osmanlı yalakası nasıl oluyor görün.
Bir örnek size.
.
Osmanlı Paşası, dalkavuklarına “Hallerini anlatan bir mektup” yazmalarını istemiş.
Bu dalkavuklardan birinin yazdığı bir mektubu görünce bir mana verememiş.
Zira mektubun bir satırı Arap harfleriyle, bir satırı Latin harfleriyle yazılıymış…
Paşa mektubu yazan dalkavuğu çağırıp sormuş:
-“Bu ne biçim mektup? Bir satır Latin, bir satır Arap harfleri… Neden böyle bu?”
Dalkavuk sırıtmış:
-“Paşam, ‘boynu aziziniz yorulmasın’ diye böyle yaptım… Arap harflerini okurken sağdan sola ilerlersiniz. Satır sonunda mübarek başınız satır başına boş gitmesin diyerek ikinci satırı Latin harfleri ile yazdım… Böylelikle Ali Osmaniye Padişahının başı yorulmaz efendim…”

En son “Tekalifi Milliye” lafı döndü ya ortalıkta.
Sonra verilen örnekle, yaşananın farklı olduğu ortaya çıktı hani.
İşte onu diyeceğim.
.
Sayın Reis!
Yanında sana kim danışmanlık yapıyorsa:
Sana bu bilgileri vermeden önce araştırmıyorsa
Veya
Bile bile yanlış bilgiler veriyorsa,
Artık dikkat et lütfen…
Her seferinde bilginin yanlışlığı ortaya çıkıyor.
Muallakta kalıyorsun…
.
Lütfen,
Lütfen, lütfen…!
Şunlara hele bir yol ver, değiştir…