.

Korona salgını nedeniyle hasta mahremiyeti gerekçesiyle açıklamaların halkı tatmin etmemesi şehir efsanelerini artırıyor. Akıl almaz hikâyeler uyduruluyor.
Şehir efsanesi, modern çağın kulaktan kulağa yayılan, doğruluğu şüphe götürür, uydurma folklorik hikâyeleri olarak tanımlanmaktadır. Birçok folklorik hikâyede olduğu gibi şehir efsanelerinin her zaman uydurma ve gerçek dışı olduğu söylenemez ama genelde çarpıtılmış, abartılmış ve heyecan katılmış hikâyelerdir.
Bu hikâyelerin isimlerinin "şehir efsanesi" olmasına rağmen konularını şehirden almaları gerekmez. Sadece onları geleneksel folklorik hikâyelerden ayırt edebilmek için bu isimle anılırlar.
Şehir efsanelerinin bazıları aradan yıllar geçmesine ve ülkeden ülkeye yayılmasına rağmen hiç değişiklik geçirmezken bazılarının ülkelere veya yörelere göre modifikasyonları ortaya çıkmaktadır. Gelişen teknoloji ve yeni trendlerle birlikte daha önce hiç duyulmamış yepyeni şehir efsaneleri de türetilmektedir. Son yıllarda bilgisayar ve internet kullanımının yaygınlaşması ile şehir efsanelerinin sayısı ve çeşitliliğinde artma görülmektedir.
Bilişim sistemleri ne yazık ki, efsaneleri çoğaltırken, insanlarda endişeyi de artırmaktadır. Korona salgınıyla ilgili şehir efsaneleri son zamanlarda doruğa çıktı.
Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere ilgili bakanlıklar, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri salgının önüne geçmek için elinden geleni yapıyor. Ancak hasta tespitlerinin, vakaların yer bildirimlerinin yapılmaması, hemen herkes tarafından hastalık konusunda açıklama ve yorumlar yapılması efsaneleri körüklüyor.
Salgın nedeniyle karantinaya alınan köyler var. Bilişim ve medya sektörü bu vakaları manşetten veriyor. Memleketin en ücra yerlerinde vakalar ortaya çıkınca, gerçekdışı efsanelerin doğruluk payı güçlenmiş oluyor.
Sosyal paylaşım sitelerinde herhangi birisi paylaşımda bulunuyor. Korona virüsünden birisi ölmüş diye. Bu paylaşım, memleketin diğer bölgelerine katlanarak ve değiştirilerek yayılıyor. Gün içerisinde hastalıkla ilgili yapılan ‘varmış’ paylaşımları, Sağlık Bakanlığının açıkladığı rakamların üzerine çıkabiliyor.
Neymiş efendim bazı ülkelerden kat be kat daha fazla hasta varmış. Hastaneler ana baba günü gibiymiş. Bu haberlerin önünü alacak en önemli tedbir şeffaflıktır. Yürütülen başarılı mücadelelere de güven artıracak e önemli uygulamadır şeffaflık.
Hastalığın önüne geçilmesi için de epey şehir efsanesi üretiliyor. Bu durum elbette eğitim ve kültür seviyesiyle ilgili olarak gelişiyor. İnsanlarda yüksek endişe ve stres koşulları oluşturan şeffaflıktan kaçınılan tutumlar, insanları olur olmaz çarelere başvurmak zorunda bırakıyor.
Virüslerle mücadelede en etkili mücadele yönteminin bulaşmanın önlenmesi olduğunu herkes biliyor. İnsanın bağışıklık sistemini güçlü tutmak ikinci önemli tedbir olarak kabul ediliyor.
Tedavi efsaneleri ise, acı biber, tuzlu su gargarası, limon suyu, turşu ve sarımsaktan tutun da paça çorbasına kadar uzanıyor. Beslenmenin olumlu etkilerini elbette kimse inkâr edemez. Bununla birlikte masaların üzerine dizilen envayi çeşit meyve sebzelerle açıklama yapan çakma uzmanlar da tedavi sürecindeki şehir efsanelerini destekliyor. Hasta birinin bu söylentilerle tedavi olmaya çalışması nereye gider kimse hesap etmiyor.
İran başta olmak üzere birçok ülkede korona virüsüne yakalanmamak için sahte içkiden ölenlerin sayısı beş yüzü geçti.
Bedelini kim ödeyecek? Kim üretiyor bu efsaneleri? Valla ben de başkasının yalancısıyım diyeceklerdir değil mi?