Arıcı olup da varroa ile başı derde girmeyen yoktur. Bugünlerde yapılacak toplu mücadeleler etkili olacaktır. Bu nedenle bilinenleri ve bilinmeyenleri paylaşmakta yarar var.

Arıcı olup da varroa ile başı derde girmeyen yoktur. Bugünlerde yapılacak toplu mücadeleler etkili olacaktır. Bu nedenle bilinenleri ve bilinmeyenleri paylaşmakta yarar var. Varroa zaten kendi zarar verdiği gibi, kanatsız arı virüsünü de yaymak suretiyle zararını katlamakta ve mücadele edilmezse koloni kayıplarına neden olmaktadır.

Varroayla mücadelede kullanılan sentetik kimyasallara karşı dayanıklı ırklarla neslini sürdüren bu akar parzitini yok etmek artık mümkün olmamaktadır. Diğer yandan kimyasallar bal ve peteklerde kalıntılarıyla insan sağlığını tehdit etmektedir.
Sentetik kimyasallar, amitraz, coumaphos ve fluvalinat, mücadelede en yaygın kullanılan ilaç etken maddeleridir ve artık bunlara karşı dünya genelinde dirençli ırklar gelişmiştir. Bu ilaçların etkileri her geçen yıl azalmaktadır. Üstelik bu kimyasallar arılara da zarar vermekte, davranışlarını yavaşlatmakta ve arının ömrünü kısaltmaktadır.
Balmumunda hem coumophos hem de fluvalinate'in 5 yıl bozulmadan kaldığı tespit edilmiştir. Çoğu sentetik kimyasallar peteklerde birikmekte ve yavru gözlerinde larvalara da zarar vermektedir. Bu nedenle petekleri iki senede bir yenilemek gerekmektedir.
Organik asitler, varroayla mücadelede etkili olmaktadır. Püskürtülebilen, damlatılabilen, kovanlarda buharlaştırılabilen veya kristal olarak kullanılabilen oksalik asit sonbahar ve kış aylarında kullanılmaktadır. Laktik asit de sonbahar ve kış aylarında sprey ile uygulanmakta kullanımı zaman aldığı için pek tercih edilmemektedir. Formik asit bir fumigant olarak uygulanmakta, doz aşımında koloniye zarar vermektedir. Risklere rağmen, formik asit, yavru gözlerinde varroyı öldürebilen tek organik asit olduğu için tercih edilmektedir.
Çok sayıda uçucu yağ varroayla mücadelede test edilmiş olumlu sonuçlar alınmıştır. Kekik, mercanköşk, adaçayı, karanfil ve terebentin yağları sıklıkla uygulanmaktadır. Bu uçucu yağlar varroayı uyuşturmakta ve arının üzerinden düşürmektedir. Yine tütün ekstraktı karanfil yağıyla karıştırılıp verildiğinde etkili olmaktadır.
Polen tuzağı ergin varroa akarlarını arının üzerinden düşürmekte etkili olmaktadır. Kovan tabanının ızgaralı oluşu bu uygulamanın etkisini artırmaktadır. Ancak varroa ile mücadelede %80 başarılı olabilmektedir.
Son zamanlarda dayanıklı arı ırkları geliştirilmeye çalışılmaktadır. Hırçın ırklarda varroa akarına pek rastlanmamaktadır.
Kovan tipi de varroayla mücadelede etkili olmaktadır. Ağaç kovuklarındaki kolonilerde varroaya pek rastlanmamaktadır. Mevcut kovan tiplerinin varroa için ideal yaşam iklimi oluşturduğu belirtilmektedir.
Varroayı azaltmada entegre mücadele yöntemleri daha etkili olmaktadır.
Kimyasal kullanmadan önce kültürel ve mekanik kontrol yöntemleri önerilmektedir. Kovan tabanlarının ızgaralı oluşu, organik asit uygulamalarının etkisini güçlendirmektedir. Kovan tabanına düşen varroa tekrar geri çıkamamaktadır.
Kovanları veya uçuş tahtalarını farklı renklerde boyamak, arıların kovanları şaşırmasını azaltmakta ve varroanın diğer kovanlara yayılmasını önlemektedir.
Petekleri sıklıkla yenilemek varroayla mücadelede etkili yöntemlerdendir.
Kraliçeyi arada bir kafese alıp, yumurta bırakmasını sekteye uğratmak da varroanın çoğalmasını sekteye uğratmaktadır.
Bu yöntemlerin iki veya daha fazlasını bir araya getirmek varroayla mücadelede yeterli olmakta, kimyasal kullanımına gerek kalmamaktadır.