.

 
Dünya şah eserleri listesinde yer alan Elhamra, döneminin en ileri mimari ve sanatsal eseridir. İslam Dünyasının, döneminde ulaştığı, dünyanın ulaştığı en gelişmiş eserdir.
Endülüs mimarisi kadar bütün İslâm sanatı için de büyük bir gurur kaynağı teşkil eden Elhamra Sarayı, Nasrîler tarafından inşa edilmiştir. Kızıl anlamına gelen el-hamrâ sıfatıyla tanımlanması, inşaatta kullanılan kil harcın kızıla çalan renginden gelmektedir. Tarih boyunca çeşitli tahribata maruz kalmasına ve bazı bölümlerinin yok olmasına rağmen dünya çapında bir şöhrete ve bütün İslâm eserleri arasında son derece imtiyazlı bir yere sahiptir. Bugün de ihtişamından hiçbir şey kaybetmeksizin geçmişe ışık tutan bu saray, ayakta kalabilen eski İslâm saraylarının en iyi durumda olanıdır ve bu haliyle bir taraftan küçük bir devletin gücünü sembolize ederken diğer taraftan da daha güçtü İslâm devletlerinin yok olup gitmiş sarayları hakkında fikir vermektedir.
Darro nehrinin sol yakasında, Müslümanların Sebîke dedikleri yayvan tepenin batı ucunda inşa edilen kale, mütevazi bir kimliğe sahiptir.
11. yüzyılın ortalarına kadar terkedilmiş bir vaziyette bulunan Elhamra Kalesi 1052-1056 yılları arasında, tepenin eteğindeki Yahudi mahallesini de içine alacak şekilde genişletilmiş ve yıkık yerleri tamir ettirilmiştir.
Elhamra adı, Granada ve çevresinde Nasrîler Devleti’nin kurulmasıyla daha öne çıkmıştır.
Elhamra Sarayı, Kastilya Krallığı’nın 1491’de başlattığı sıkı muhasara sonucu 1492 yılı başlarında düşmüş ve İspanyollara teslim edilmiştir. İki asır boyunca hiçbir muhasaraya maruz kalmayan kale, zamanın en ihtişamlı eseridir.
Kalenin düşmesiyle Müslümanların İber Yarımadasındaki hâkimiyeti sona ermiştir. Zaman içerisinde Müslüman ayaklanmaları olsa da, fayda etmemiş ve saray tamamen Katolik Hıristiyanların elinde kalmıştır.
1809 yılında Napolyon’un kuvvetleri Granada’yı işgal ettiklerinde karargâh olarak Elhamra’yı seçmişlerdir. Fransızlar bulundukları süre içerisinde saray kompleksinin bazı yerlerini tamir etmelerine karşılık 1812’de ülkelerine geri dönerken havaya uçurmak maksadıyla bütün kulelere dinamit döşemişler ama İspanyol askerler dinamitlerin patlamasını önlemişlerdir.
1870 yılında Elhamra’nın hukukî statüsü köklü esaslara bağlanmış ve millî anıtlardan sayılarak himaye ve bakımı için her yıl devlet bütçesinden muayyen bir payın tahsis edilmesi kararlaştırılmıştır. 1905’te koruma ve bakımı özel bir komisyona verilmiştir. Son olarak Birleşmiş Milletler tarafından Tarihi ve Kültürel miras listesine alınmıştır.
Elhamra Kalesi ve Sarayı dünyanın dört bir tarafından ziyaretçi alıyor. Kore’den Japonya’dan tutun da kuzey Avrupa ülkelerine kadar her gün binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor. Gidince giriş bileti bulma ihtimali yok. Toplamda 20 avroya mal olan ziyaret için bir hafta önceden bilet almak gerekiyor. İspanyollar tanıtımını çok iyi yapmışlar.
Kalenin şanssızlığı, inşasında kullanılan malzemenin zayıflığı. Kerpiç kullanılan yerleri bile var. Taşlar da çok zayıf. İklim olaylarından etkileniyor. Mimari ve teknik olarak Urfa kalesine benziyor. Coğrafi özellikler savunmayı kolaylaştırıyor ve destekliyor. Askeri amaçlı olmakla birlikte, kale içindeki saray ve şatafat, Endülüs’ün tarihe gömülme sebebini anlatıyor.