Kurtlar Vadisi dizisini bilmeyen kalmadı memlekette. Hala bazı kanallarda oynamış bölümleri yeniden yayınlanıyor. Dizi oyuncuları hala dizideki rolleriyle anılıyor. Efsane oldular memlekette.

Oynadığı zamanlarda ülkede hayat duruyordu neredeyse. Aynı saatlerde diğer televizyon kanalları ciddi program koymuyorlardı izlenme oranı kaygısı yüzünden. Bu dizinin hemen her bölümünde binlerce mermi sıkılıyordu. Hainler ya da eski tabiriyle kalleşler birer birer temizleniyor, milletin yüreğine su serpiliyordu.

Eski devirlerde de bu şekilde insanımızın yüreğindeki intikam hisleri bir şekilde kurşun yağmuruyla alınıyordu. Temelinde bakılacak olursa çok fazla değişen bir şey yok aslında. Cüneyt Arkın’ın filmlerinde, hatta tarihi içerikli filmlerinde de zalimler bir şekilde cezalandırılıyordu. Benzer olarak Rambo ve benzeri filmler de dünya çapında izlenme rekorları kırmış filmlerdi.

Televizyon kanallarında yüzden fazla dizi oynuyor. Bazıları kanalların stepne kanallarında ikinci defa oynuyor. Kiminde töreler, kiminde adetler, kiminde güncel olaylar işlenirken hemen hepsinde birilerinin silah belinde insan avında. Şöyle bir göz gezdirilecek olursa, çocuklara yönelik birkaç dizi dışında silahsız dizi yok. Hemen hepsinde silahlar konuşuyor. Birileri birilerini sürekli vuruyor. Kurtlar Vadisi dizisinin son bölümlerinde artık Polat ve arkadaşlarına kurşun da işlemiyordu. Keklik gibi meydanda kalleşlerin üzerine kurşun yağdırıyorlardı. Gerçek kişi ve kuruluşlarla ilgisi yoktur derken, gerçeklerden de ne kadar uzak olduğunu kanıtlıyorlardı adeta.

Polisiye dizilerde, son zamanlarda izlenme oranları yüksek olan askeri dizilerde de silah ve şiddet oldukça yüksek düzeylerde. Tabancalar, bıçaklar, adam öldürmeler, yaralamalar çok fazla. Kızım gibi, Kadın gibi bazı sosyal dizilerde bile mafya rol alıyor, işkenceler, silahlar ne dediğini bilmiyor.

Gazetelerin üçüncü sayfaları da neredeyse doluyor ağzına kadar. Kadın cinayetleri, töre cinayetleri, namus cinayetleri, hırsızlık cinayetleri almış başını gidiyor. Sanki ülkede kanun ve kanun adamları yokmuş gibi. Herkes birilerine ceza kesiyor ve cezasını kendisi vermeye çalışıyor. Bunun doğru veya yanlış olduğunu tartışmanın elbette anlamı yok. İnsan haklarını kabul eden her insan yargıya ve kurallarına tabi olmanın gerekliliğini de kabul etmelidir.

Toplumsal olaylarla dizilerin çok farkı yok. Peki, bir toplum neden bu kadar silaha düşer ki? Kanunlar kamu vicdanını rahatlatmıyor mu acaba? Elbette kamu vicdanının tatmin olmadığı yerler vardır. Kanunların yeterli ceza kesmediği olaylar vardır. Ama kesinlikle bu durumlar bele silah takmayı gerektirmez.

Dizilerin içine bu kadar fazla silah ve şiddet eklenmesi, temelde izlenme oranlarını artırma kaygıları taşıyor. Bununla birlikte, hiçbir insanın yaratılışında şiddet bu derece yüksek değildir. Sosyal esintilerin oynandığı dizilerde şiddete ağırlık vermek her ne kadar izlenme oranlarını artırıyorsa da toplumdaki karamsarlığı ve şiddet duygularını da artırıyor kesinlikle.