Bugün Türkiye’de iki önemli gün kutlanıyor. Bugün Çalışan Gazetecilerle Ziraat Mühendislerinin önemli günü.

Tarımsal eğitimin başlaması biraz daha eskiye doğru gider ama tam teşekküllü bir ziraat mektebi olan Halkalı Ziraat Meslek Lisesinin açılışı tarımsal eğitimde önemli bir dönün noktasıdır.

Ülkenin kendi gerçeğine özgün bilgi üretimi ve üretilen özgün bilgilerin teknolojiye ve teknolojik ürünlere dönüştürülmesi gelişmişlik göstergesidir. Bu anlamda Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde gerçekleştirilen tarımsal üretimi artırma atılımları önemlidir. Özellikle pamuk tarımının yaygınlaştırılması, Ziraat Bankasının kuruluşu önemli adımlardır.

Her ne kadar dünyada tarımla ilgili bilgi ve ürün üretimi, bitki ve hayvanların evcilleştirilmesiyle başlarsa da, okula dayalı tarımsal öğretim ülkemizde 177 sene önce başlamıştır.

Osmanlı döneminde başlayan tarımsal öğretim çabaları, cumhuriyetin ilk yıllarında itibaren yoğunluk kazanmıştır. Özellikle ikinci dünya savaşı sırasında Avrupa’dan kaçan bilim adamlarının yoğun çalışmalarıyla ziraat alanında bilim insanları yetiştirilmeye başlanmıştır. Ankara’da Yüksek Ziraat Enstitüsünün kurulması Halkalı Ziraat Mektebinin açılması kadar önemli bir gelişmedir. Bu güzide enstitümüz, bugün Ziraat dışında Orman, Su Ürünleri ve Veteriner Fakültelerinin temelini oluşturmuştur. Özgün bilgi üretiminin artmasıyla tarımsal üretimde önemli değişimler meydana gelmiştir.

Birinci Dünya Savaşı, Balkanlar, Kafkaslar, Yemen ve ardından verilen kurtuluş savaşından sonra Cumhuriyetin ilk yıllarında 13 milyon insanı besleyen bu topraklar, günümüzde 84 milyonu beslemeye çalışmaktadır.

Tarımsal üretimde verimliliğin artırılması bilgi üretimine ve bilginin üretimde kullanılmasına bağlıdır. Bilgi üretiminde, mühendis ve tekniker yetiştirmede Türkiye’nin çok ciddi sorunları yoktur. Aslında ziraat, orman, su ürünleri ve veteriner fakültesi sayısında fazlalık dahi vardır. Sayısal fazlalık haliyle bilgi üretiminde ve teknik eleman yetiştirmede kaliteyi önemli derecede düşürmektedir. Yeni kurulan fakülte ve yüksekokullar bir şekilde gelişmektedir. Ancak çağdaş eğitim normlarından çok uzakta bir eğitimle mühendis mezun etmektedir.

Özgün bilgi üretiminde sorunlar vardır. Bilgi transferi teknoloji transferini de beraberinde getirmekte, dolayısıyla tarımsal üretimde sağlanan gelirlerin önemli bir kısmı teknoloji transferinde kullanılmaktadır. Türkiye bu anlamda genetik materyalden mekanizasyona kadar tarımsal üretimin hemen her aşamasında dışa bağımlı hale gelmiştir. Bunu önlemenin yolu araştırma ve geliştirme çalışmalarına daha fazla kaynak ayırmaktır.

Türkiye’de, bilginin üretimde kullanılmasında çok ciddi sorunlar vardır. Çok sayıda mühendis yetiştirilmesi yoluyla bu sorunu çözmek mümkün değildir.

Yeni fakülte ve yüksekokullar açmanın ülke tarımını geliştirmede bir anlam ifade etmediği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Ziraat Fakültelerinde bazı bölümler kontenjan açığı vermeye, bazı bölümler de tercih almadığı için kapanmaya başlamıştır. Nicelikten ziyade artık niteliğin arttırılması gerekmektedir.

Her yıl tarımsal öğretimin yıldönümlerinde tarımsal eğitim ve üretim sorunları dile getirilmektedir. Ancak tarımsal üretim ithalat politikaları nedeniyle sürekli sıkıntı yaşamaktadır. Gıda güvenliğinde risk büyümektedir. Oysa hemen bütün dünya korona salgınıyla gıda güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu görmüştür. Darısı Türkiye’nin başına.