Millet İttifakının cumhurbaşkanı adayı belirleme çalışmaları epey uzamıştı. Bu arada liderler ve ekipleri sürekli çalışıyordu.

En son yapılan aday belirleme toplantısında Akşener’in teklifi kabul edilmemiş, beş lider kendi aralarında anlaşıvermişlerdi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener karara itiraz ederek Ankara ve İstanbul Belediye Başkanlarına adaylık çağrısı yapmıştı. Belediye Başkanları da doğal olarak Genel Başkanlarının sözünden çıkmayacaklarını belirtmişlerdi. Çok zaman geçmedi üzerinden, daha dün gibi hafızalarda.
Akşener’in tutumu çok eleştirilmiş, masayı dağıttı gibi ifadeler kullanmışlardı. Neticeler köy köy, sokak sokak, şehir şehir Akşener’in haklı olduğunu ortaya koyuverdi.
Siyasette milletin sesine kulak vermek koltuk hesabı yapmamak gerekiyor. Daha önceki deneyimlerden ders almak gerekiyor. Millet İttifakının paydaşları mükemmel politikalar ürettiler. Memleketi adalet, eğitim, ekonomi gibi alanlarda üst seviyelere çıkaracak programlar oluşturdular. Hangi hükümet uygulasa veya yararlansa başarılı olur.
Akşener milletin sesini dillendirmişti. Çünkü yıllardır sokaklarda, kan ter içinde bu ucube sistemi devirmek için savaş veriyor. İttifakta bulunan liderlerin on katı yol katetmiştir, bin katı daha fazla insanla yüzleşmiştir. Milletin bütün kesimlerinin kanaatini gözlemlemiştir. Milletin sesi olmak, millete verilen sözü tutmak kolay değildir.
Millet cumhurbaşkanlığı adaylığı için kazanabilecek adaylarla karşılarına gelmelerini sürekli telkin etmiştir. Bu süreç içerisinde sürekli anket yapılmış, anketler değerlendirilmiş ve milletin istekleri doğrultusunda hareket edilmiştir. İlkeli siyaset yapılmıştır. Kısa sürede bu kadar baskı ve tehdit altında büyümek de başka türlü mümkün değildir.
Ak Parti yaklaşık 21 senedir iktidarda bulunuyor. Hatta iktidarını evirerek elini daha da güçlendiriyor. Devletin her kademesi siyasi amaçları doğrultusunda kullanıyor. Karşısında 2010 yılından bu yana CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu vardı. Hatta uzun süre MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de muhalefetteydi. Bir türlü tek adamlığa giden yolu bozamadılar. Oy oranları bir gram kıpırdamadı. Milleti heyecanlandıramadılar.
İYİ Parti İttifak masasına sürekli kamuoyu anketlerini getirdi. Bu ucube sistemi yıkmak için önceliğin seçimi kazanmak olduğunu anlattı. Hatta Meral Akşener bu çalışmalarını, sahanın nabzını basınla da paylaştı. İsim vererek Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın kazanabileceğini defalarca dile getirdi. İktidar erki rakiplerini saf dışı bırakmak için mesnetsiz bir vakadan İmamoğlu’na ceza kesti. Çünkü onlar da kime kaybedeceklerini biliyorlardı. Hatta iktidar ortakları karşılarına aday olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun çıkmasını alaycı bir üslupla dile getiriyorlardı.
Hal böyle iken Millet İttifakının kişisel hırslara kapılıp koltuk hesabı yapmaması gerekiyordu. Nitekim dağılan masanın sonucunda CHP, ittifakın küçük ortaklarına rüyalarında bile göremeyecekleri 39 tane vekil verdi.
Peki 39 vekil çıkarken en az 2.5 milyon daha oyun gelmesi gerekmez miydi? Oy oranları hiç değişmedi. Yerinde duruyor. Demokrat Parti seçmeni azalsa da Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verebilir. Diğer ortakların seçmeninin verme ihtimali son derece düşüktü. Netice itibariyle İYİ Parti, CHP ve Büyükşehir Belediye Başkanları aşırı bir eforla çalıştı, boğazları şişti, sesleri kısıldı ama bu ucube sistemi devirmek mümkün olmadı.
Eğer Belediye Başkanları Akşener’in formülüyle devreye girmeseydi bu rakamlara da ulaşılamazdı. Şimdi aynaya bakıp farkındalık yaratacak politikalarla seçime gitmek gerekiyor. Depremde sınıfta kalan iktidara neden bu kadar oy çıktı sorgulamak lazım. 15.000 lira tutmadı. Ekonomi çökerken böyle bir paranın verilemeyeceğini hesap ediyor millet doğal olarak. Seçim stratejilerinde neyin tutacağını iyi hesap etmek lazım. İstanbul seçimlerinin yenilenmesinde yaşananları gözden geçirip seçmeni sandığa getirmek lazım. Hala 6 milyona yakın oy var gelebilecek.