BAHAR GELDİ “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” şeklinde bir söz vardır.

“Havalar nasılsa ısındı” diye hareket etmeyin, “Sıcaklıklara aldanmayın, sobaları kaldırmayın”, demek istiyor.
.
“Mart ayı, dert ayı” diyenler de vardır.
Havaların değişken olması nedeniyle kendini koruyamayan insanlar, hasta olur, dertli olur ya, bu yüzden…
.
Ayrıca da Vergi ayı olmasından dolayı da “Dert ayı” olduğu söylenir.
.
Mart ayı baharın başlangıcı takvimlere göre.
İnsanın içi ısınır, soğuk kış aylarından sonra moral bulur ve artık çiçekler açar, böcekler çıkar, otlar yeşerir, kuşlar öter…
.
Bir başkadır bahar havası…
.
Hem bestesi, hem de güftesi rahmetli Teoman Alpay’a ait olan şu şarkı gelir akla hemen;
“Bahar geldi gün açıldı,
Ruhuma neşe saçıldı,
Mavi gözlü sarışın kız,
Gel gidelim Ada’ya biz…”
.
Bahar sadece mevsim olarak gelmez insan hayatına.
.
Evlilikte de bahar yaşanır,
Eğitim hayatında mesela,
İş hayatında,
Ülke geleceğinde…
.
Hepsinde baharı yaşamak ulaşılmaz bir duygudur.
İnsanı mest eder.
.
Bu mart ayı ile bakalım bizler hangi baharı yakalayacağız?
.
Bu arada aklıma geliveren bahar şarkıları da vardı, çoğunuz bilirsiniz zaten.
Yazmadan edemedim.
.
Erol Evgin söylerdi:
“Bir ilkbahar sabahı
Güneşle uyandın mı hiç?
Çılgın gibi koşarak,
Kırlara uzandın mı hiç?”
 
Candan Erçetin:
“Sen bana müjde misin?
Umut musun sevgili?
Kim demiş; geçti mevsim,
Ufukta göründü kar…
Bu kaçıncı bahar,
Sakın sorma sevgili,
Benim yorgun gönlümde
Aşkının telaşı var…
Bu kaçıncı bahar,
Sakın sorma sevgili
Benim olgun gönlümde
Aşkının telaşı var…”
.
Sezen Aksu:
“İkinci bahar yaşıyor ömrüm
Gel benim yârim oluver şimdi
Seni gül gibi öpe koklaya,
Gözümden dilimden sakınır saklar,
Bugünkü aklımla severim şimdi…”
.
Yeliz:
“Hoşgeldin bahar,
Hoşgeldin dostum,
Neşe getirdin dünyaya,
Yeniden doğmuş gibi,
Şimdi bütün dünya…”
.
Sezen Aksu:
“Memleketime çoktan bahar gelmiştir,
Başakları şimdiden göğe ermiştir,
Dağlarını gelincik basmıştır,
Yer, gök ve yürek çiçek açmıştır…”
.
Diyeceğim o dur ki:
Baharınız;
Mutlu, umutlu, kutlu ve huzurlu olsun…
 
***
MART AYI
Mart ayında birçok özel günler yaşayacağız aslında.
Mesela;
“Dünya Barışı ve Kadın Hakları için Birleşmiş Milletler Günü”nü yani kısaca “Uluslararası Kadınlar Günü”nü 8 Martta tüm dünya ile birlikte kutlayacağız.
.
“18 Mart”ı kutlayacağız.
“Çanakkale Deniz Zaferi”ni.
Yine aynı coşkuyla,
Yine aynı heyecanla…
.
Vatan topraklarımızı canlarıyla, kanlarıyla savunmuş binlerce kefensiz yatan şehitlerimizle.
.
Mehmet Akif Ersoy, “Çanakkale Şehitlerine” adlı şiirinde anlatmış o günleri.
İnsan okurken içi titriyor.
.
“Vurulmuş tertemiz alnından,
Uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, ya Rab,
Ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için
Toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse
O pak alnı değer…”
.
21 Mart; “Irk Ayrımı İle Mücadele Günü” var mesela…
Ama bizim ülkede pek bilinmez.
Çünkü Millet olarak ırkçılık bize çok uzak mesafede.
Ancak son yıllarda ülkemizde misafir edilen göçmenlerle ilgili oldukça fazla spekülasyon var, buna karşı önlem almamız gerekiyor.
İlgililer de farkındadır umarım…
.
Aslında 21 Mart;
Baharın Başlangıcı sayılan “Nevruz” dur.
Bizim için bayramdır.
3000 yıldır kutlanan bir gelenektir…
.
Ve 23 Mart Perşembe…
Ramazanın başlangıcı.
Bugün oruçlu olacağız.
21 Nisan Cuma günü Ramazan bayramını kutlayacağız.
 
***
ÇUVALLADIK
Zamanın birinde Rahmetli İlyas Ağabey (Acar) ile bir röportaj yapmıştım.
Bunun için inşaatta buluşmuştuk.
İnşaata gittiğimde dikkatimi çeken şu olmuştu:
“Kaba inşaat halindeki yapıda bütün sütunlar çuvalla kaplanmıştı.”
Şaşırmıştım tabi.
Hemen sordum: “Bunlar ne böyle İlyas Ağabey?”
.
Güldü.
Yüzüme baktı.
Gördüğün gibi, “Çuvalladık…” dedi.
.
Mecaz anlamda “Başarısızlık” anlamına da geldiğinden “Hayırdır ağabey, inşaata bir şey mi oldu?” diye sorunca tekrar güldü,
“Yok canım inşaatı çuvalladık” diyerek başladı anlatmaya:
“Biz beton atarken bizden numune alınır. Bu numuneler daha sonra kür havuzunda belli bir süre bekletilir. Sonunda basınca tabi tutularak beton kalitesi ölçülür…”
.
“Kür havuzu dediğin su içinde yani…”
“Evet. Su içinde… Şimdi pratikten bakalım. Biz inşaatlarda neden betonu suluyoruz? Betonun kalitesini artırmak için. Ama bu betonları su havuzuna sokamadığımızdan sürekli sulamak gerekiyor. Ancak kolonlara su sıktığımızda su üzerinde durmayıp akıyor. Beton çekebildiği kadar su çekiyor. İşte ben betonumun kalitesini artırmak için sütunlara jüt çuval asıyorum ve onları sulayıp, ıslatıyorum. Böylece betonumun ıslak kalma süresini uzatıyorum…”
.
“Haklısın. Çok mantıklı geldi bana. Peki, herkes yapıyor mu?”
“!”
.
Hani depremde yıkılan binaların beton kalitesinin bozukluğunu görüyoruz ya, onların çoğu susuzluktan da olabilir.
Yeteri suyu alamayan beton sertleşmeyebiliyor.
O sebeple su, betonun canı, ciğeridir…
.
İlyas Ağabeyi de buradan rahmetle ve saygı ile anıyorum…
.
Şimdi gelelim “Benim bina depreme dayanıklı mı?” sorusuna.
.
Ben inşaattan anlamam.
Ama azıcık araştırdım.
Sonuç şu:
Eğer oturduğunuz bina 2017’den sonra yapıldıysa korkmadan oturun.
.
Neden mi?
.
İnşaatınızda “Yapı Denetim Firması” vardır da ondan.
Bu firma işini doğru yaptıysa sizin müteahhidin çalma, çırpma, eksik yapma v.s. gibi bir şey yapması mümkün değil.
.
Projeye uygunluktan başlayarak daha temel atılırken devreye giren bu firmalar inşaat sahibini temsilen inşaatları kanunlara, yönetmeliklere uygun olarak denetler.
.
İnşaatta kullanılacak tüm malzemeler TSE garantili olmak zorundadır.
.
Temeldeki demirinden, betonuna, tesisatından, çatısına kadar sıkı bir şekilde denetime tabi tuttukları inşaattan korkulmasına imkân ve ihtimal yoktur.
.
Onun için siz inşaatı yapan müteahhitten çok, inşaatı kontrol eden “Yapı Denetimcilere” güvenin…
 
***
PARMAK BOYASI
Seçimler yaklaşıyor.
Zamanında mı, yoksa erken mi yapılacağı konusu hala muallakta.
.
Buna 1 kişi karar verecek.
Onu bekliyoruz.
.
Ancak biz bekleme yaparken, Depremzedelerin nasıl oy kullanacağı konusunda bir açıklık söz konusu değil.
.
Çünkü hemen hemen yarısından çoğu çeşitli illere dağılmış durumda.
Kimi kayıtlı, kimi kayıtsız.
.
Gittikleri ilde nüfusa kaydı yapılmayan bu vatandaşlarımız ne yapacak?
.
Bu tip karışıklıkları önlemek için kendilerine depremzede seçmen kartı verilmesi uygundur.
Ancak seçimde hileyi önlemek adına ülkenin tamamında “Parmak Boyası” kullanılmalıdır.
.
Normalde parmak boyası kullanmak bizim gibi modern(!) ülkelere pek yakışmasa da, OHAL uygulanan bir ülkede normal karşılanmalıdır.
.
Siz ne dersiniz bilmem ama bence yapılacak en doğru iş, “Parmak Boyasıdır…”