NİHAYETİNDE BİR SLOGAN Hafta sonu Fenerbahçe ve Beşiktaş maçları vardı.

Bu maçlarda taraftarların büyük bir çoğunluğu “Hükümet İstifa” diyerek bağırdılar.
.
Vay sen misin bağıran?
.
Troller hemen hareket geçerek iktidara övgü üzerine övgü yayınladılar.
Şu bahsedilen trol ordusu harekete geçti.
.
Birisi “Seviyoruz” diye cevap yazmış.
Yahu “Sevmiyoruz” diyen yok ki?
“İstemiyoruz” diyen var.
.
Çarşı Grubu şunu paylaşmış sosyal medya hesaplarından:
“Kulüpler kötü yönetildiğinde "YÖNETİM İSTİFA" deriz.
Ülke kötü yönetildiği zaman da "HÜKÜMET İSTİFA" deriz. Demokrasilerde bu böyledir.”
.
Evet!
Demokrasilerde böyledir.
O halde sorarlar:
“Hangi demokrasi?”
.
Bu sloganlara en çok tepki ise Bahçeli’den geldi.
Kendisinin BJK taraftarı olduğu biliniyor.
Meğer üyesiymiş kulübün.
.
MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, “Sayın Genel Başkanımız Beşiktaş JK üyeliğinden bugün itibarıyla ayrılmıştır.” diye yazdı.
.
“Hükümet İstifa!” sloganının ardından Devlet Bahçeli’nin istifası, bence hükümette kimin olduğunu da göstermiş oldu.
.
Şimdi şuna bakalım:
Tarih: “13 Nisan 2016.”
Bir Devlet Bahçeli twiti:
“Çarşı Grubu Beşiktaş’ın gür ve cesur sesidir. Çarşı ahlaksızlığa gelmez, Çarşı centilmendir. Siyasi faulleri kabul etmez…”
.
Gelelim yoruma.
Yahu insanlar “Hükümet İstifa” demiş?
Ne olmuş?
.
Bunu söyleyenlere değil, söyletenlere bir laf söylemek lazım aslında.
.
O kadar insana para verseniz, bağırmazlar.
Zorlasanız bağırmazlar.
.
Videolardan gördüğüm kadarıyla birkaç cılız sese polis müdahale etmeye kalkmış.
Bunu gören taraftarın tamamına yakını protesto amaçlı “Hükümet İstifa” demiş.
.
Olay bu.
.
“Hükümet İstifa” sesleri iktidarı neden bu kadar çok korkutuyor ki?
Dünyanın her yerinde zaman zaman protesto amaçlı olarak demokratik bir hak olarak bu slogan atılır.
.
Ne var bunda?
.
Bu kadar korkmayın yahu.
Altı üstü bir slogan…
 
***
KIZILAY
Geçen hafta manşetlerde “Kızılay” ile ilgili çadır mevzu vardı.
.
Yapılan haberlere göre, “Kızılay elindeki çadırlardan bir kısmını AHBAP’a satmış…”
.
Nasıl olmuş?
.
Olmuş işte.
.
Şimdi öncelikle şunu yazayım.
.
Kızılay canımız, ciğerimiz.
Sadece ülkemizin değil, dünyanın yardım kuruluşu.
.
Nasıl ki Kızılhaç varsa, Kızılay da var.
.
Kimse bu kurumu zedelemeye kalkmasın.
.
Peki kim zedeliyor?
Ben bilmem.
Orasını da siz cevaplayın.
.
Alınan “Yardımlar” ortada.
Vakıflara verilen “Paralar” ortada.
Satılan “Çadırlar”, “Fasulyeler, barbunyalar” ortada.
.
Bunlar,
“Kurumun doğal davranışıysa” mesele yok.
Değilse,
“Bu devlet hesabını nasılsa sorar.”
.
Bize sadece izlemek düşer…
 
***
ADALET
Gelelim yine futbola.
.
Yaşadığımız deprem dolayısı ile zarar gören Gaziantepspor ile Hatayspor ligden çekilme kararı aldılar.
.
Bu en doğal haklarıydı tabi.
.
Ancak bu çekilmenin Süper Lige yansıması oldu.
Şöyle ki:
Bu takımlarla “Maç yapmış olan ve maç yapacak olan” takımlar vardı.
.
Durum ne olacaktı?
.
Mesele:
Bu takımlardan Hatayspor ile deplasmanda oynayan Beşiktaş yenilmiş, Gaziantepspor ile yine deplasmanda oynamış ve berabere kalmıştı.
Kısaca oynadığı bu iki maçtan 1 puan almıştı.
.
Ancak şampiyonluktaki rakibi Galatasaray ise bu takımlarla ligin ilk yarısında kendi evinde oynamış ve iki maçtan da galip ayrılmıştı.
.
Eğer maçlar iptal olmasaydı Galatasaray deplasmanda oynayacak, Beşiktaş ise evinde oynayacaktı.
.
Buna benzer ise Trabzonspor evinde her iki takımı yenmiş ancak ikinci yarı fikstüründeki Hatayspor maçını deplasmanda oynamış ve yenilmişti.
.
Türkiye Futbıo Federasyonu diyor ki:
Kalan maçlar oynanmayacağı için herkese maç başına 3 puan verilecek.
.
Bu karar sonucu Galatasaray’a, Beşiktaş’a ve Fenerbahçe’ye kalan maçları sebebi ile 6 puan verilirken, Trabzonspor’a 3 puan verilecek.
.
Beşiktaş ise buna itiraz ediyor ve UEFA’nın daha önce Şampiyonlar Ligi için verdiği bir kararı emsal gösteriyor.
.
O kararda diyor ki; “Ligden çekilen takımların tüm müsabaka sonuçları iptal edilir…”
.
Ayrıca Beşiktaşlı yöneticiler; “Biz deplasmanda oynadık, Onlar içeride oynadılar… Deplasmana gitmeden 6 puan alacaklar…” diyerek karara itirazda bulunuyorlar.
.
Hakikaten içinden çıkılmaz bir durum.
.
Sakal bıyık meselesi.
.
Bir yol bulunacaktır sanırım.
Ama adaletli olsun, kimsenin hakkı yenmesin…
 
***
BUGÜN 28 ŞUBAT
Yıl 1997.
Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanı.
Necmettin Erbakan, Refah Partisi Genel Başkanı,
Tansu Çiller, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı,
Mesut Yılmaz, Anavatan Partisi Genel Başkanı,
Bülent Ecevit Demokratik Sol Parti Genel Başkanı,
Hüsamettin Cindoruk, Demokrat Türkiye Partisi Genel Başkanı’ydı.
.
Öncesine bir bakalım:
Yıl 1995.
Refah Partisi bu yılda yapılan genel seçimlerinde birinci parti oldu.
Hiçbir parti tek başına hükümeti kuramayınca 1996 yılında, DYP-ANAP koalisyon hükûmeti kuruldu.
.
Fakat güvenoyu için gereken 273 sayısına ulaşılamadığı için hükûmet dağıldı.
.
TBMM'de birinci parti durumunda olan Refah Partisi ile ikinci parti olan DYP arasında hükümet kuruldu ve Necmettin Erbakan başbakan, Tansu Çiller ise başbakan yardımcısı oldu.
.
Başbakan Necmettin Erbakan, ilk yurt dışı ziyaretini İran’a yaptı.
Peşinden Mısır, Libya ve Nijerya’yı ziyaret etti.
Libya’da bir çadırda Muammer Kaddafi'’nin Türkiye Cumhuriyeti’ni suçlayan ağır sözleri karşısında sessiz kaldı.
.
6 Ekim 1996'da Ankara Kocatepe Camisi’nde “Şeriat isteriz!” diye bağıran sakallı, cübbeli ve asalı Aczmendiler gösteri yaptı.
.
10 Kasım 1996’da Kayseri Refah Partili Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, Refah Partisi İl Divan toplantısındaki konuşmasında; “Süslü püslü göründüğüme bakıp da benim laik olduğumu sanmayın. Zaman zaman içinde bulunduğumuz şartlarda, mecburiyet karşısında gittiğimiz yerde inancımıza küfredilirken, milletimize küfredilirken, bütün değerlerimize küfredilirken içimize kan akıyor ama resmî görevimiz icabı orada bulunmak zorunda kalıyoruz. Tek parti rejiminin kalıntısı, çağ dışı olmuş, insanları köle gibi gören ve rey verip de yöneticisini seçen insanlara hiç muamelesi yapan bu düzen mutlaka değişmelidir! Ve Müslümanlar, sakın ha içinizden bu hırsı, bu kini, bu nefreti, bu imanı eksik etmeyin!” dedi.
.
Refah Partisi’nin Rize Milletvekili Şevki Yılmaz’ın yaptığı konuşma ise şöyleydi:
“Sana savaş açan; sağcılık, solculuk, Kemalizm, kapitalizm, laiklik ve bütün şeytani düzenleri boykot ederek nöbete geliyoruz. Refah için, Millî Görüş için!”
“Türk Ceza Kanunu İncil'e göredir, Türk Medeni Kanunu İncil'e göredir!
“Ben Hizbullah'ım ve Hizbullah olmaktan da şeref duyuyorum!”
“Eşinizle beraber 30 Ağustos'taki kokteyle katılın.' 'Bana bak.' dedim, 'Ben deyyus değilim!”
“Türkiye'nin başı ve parlamentosu ihanet içindedir. Bu ülke hainlerin elindedir!"
.
Erbakan, 11 Ocak 1997’de Başbakanlık konutunda tarikat liderleri ve şeyhlere iftar yemeği verdi.
Görüntüler kamuoyunda geniş yer buldu, muhalefet partileri ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde tepkiye neden oldu ve komuta kademesi, Başbakan Erbakan ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'i eleştirdi.
Yüksek rütbeli subaylar 22 Ocak 1997 tarihinde Gölcük’te toplanarak “İrticanın iktidarda olduğunu” tartıştılar.
.
30 Ocak 1997'de Sincan Belediyesi, “Kudüs Gecesi” düzenledi.
Salona Hamas ve Hizbullah liderlerinin fotoğraflarının asılması, İran Büyükelçisi’nin yaptığı konuşma ve sergilenen cihat oyunu kamuoyunda büyük tepki yarattı.
Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız tutuklandı, mahkûm edildi.
.
4 Şubat 1997’de Sincan’da askerler; 20 tank ve 15 zırhlı araçla geçiş yaptı.
Dönemin Genelkurmay II. Başkanı Orgeneral Çevik Bir, tankların yürütülmesi ile ilgili; “Sincan’da demokrasiye balans ayarı yaptık.” dedi.
.
4 Şubat 1997'de Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Erbakan’a uyarı mektubu gönderdi.
Demirel, “Laik düzenin korunmasını” istedi.
.
23 Şubat 1997’de Fatih Camisi’nden çıkan bir grup, ellerindeki yeşil bayraklarla “Şeriat isteriz!”, “Yaşasın Hizbullah!” sloganları atarak yürüdü.
İslamcı gazeteci Yaşar Kaplan, "gerektiğinde İslam uğruna şehit olacaklarına" dair bir açıklama yaptı.
.
28 Şubat 1997 Cuma günü saat 15.10’da MGK toplantısı, Çankaya Köşkü’nde başladı.
Komutanlardan ilk sözü Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya Başbakan Erbakan’a “Senin ağzından hiç 'Türk' kelimesini duymuyoruz.” dedi.
.
Toplantı sonunda irticayla mücadele kararları alındı.
MGK, şu kararları aldı:
8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmeli.
Kur'an kursları Diyanet İşleri Başkanlığına bağlanmalı, kaçak kurslar önlenmeli.
Tarikatların faaliyetlerine son verilmeli.
Kılık kıyafet yasası ödünsüz olarak uygulanmalı.
Yeşil sermayeye kısıtlama getirilmeli.
İrtica nedeniyle ordudan atılanları savunan ve orduyu din düşmanıymış gibi gösteren medya kontrol altına alınmalı.
Tevhid-i Tedrisat uygulanmalı.
Kurban derileri derneklere verilmemeli.
Atatürk aleyhindeki eylemler cezalandırılmalı.
.
Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller de MGK kararlarının uygulanacağını açıkladı.
.
18 Haziran'da Necmettin Erbakan başbakanlıktan istifa etti.
.
30 Haziran’da Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk ile birlikte ANASOL-D Hükûmetini kurdu.
Hükûmet, 28 Şubat kararlarını uygulamaya başladı.
.
Sürecin daha çok devamı var.
Onu da başka bir yazımda anlatırım…