“Ne değişecek?” sorusunu son günlerde sık duyar oldum. Genelde iktidar yanlısı tanıdıklarım soruyor bu soruyu.

Hâlbuki çok basit.
Biri gidecek, diğerleri gelecek.
O bile bir değişimdir.
.
“Koalisyon dönemleri geride kaldı” lafları bana pek bir şey ifade etmiyor.
“Keşke koalisyon olsaydı” dedirtecek çapta uygulamalar var.
En azından otokontrol sistemi olur…
.
Ne mi değişecek?
Daha dün Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı gibi “Yaz saati uygulaması” değişse bile farklı olur.
Nedir bu kardeşim?
Sabahın karanlığında yollara düşmek?
.
İnatla değiştirmiyorlar.
Bir ülkenin seçimle gelmiş yöneticisi halkıyla inatlaşır mı?
Pes doğrusu…
.
Değişecek çok şey olduğunu 6’lı masa açıkladığı Anayasa taslağında belirtti.
.
Hep beraber birazcık bakalım ve sonunda yorum yapalım.
.
Öncelikle hürriyetler ön planda.
“Ben hürriyet filan anlamam, bu sistem iyi” diyenler zaten bu yazımı hiç okumasın…
(veya tekrar okusun)
.
Taslağa, “Eleştiri hürriyeti konmuş…”
İstediğimiz bu.
.
Haberi şöyle:
“Düşünce, kanaat ve ifade hürriyeti tek bir maddede düzenlenmiş.
Anayasanın 25. maddesinde yapılacak değişiklikle eleştiri hürriyeti güvence altına alınmış.
Keyfi sınırlamaların önüne geçilmiş.”
Keyfe göre festival iptal edilmeyecek, toplantı ve yürüyüşler engellenemeyecek demek ki…
.
En çok şu madde bazılarını üzecek gibi:
“Affa uğramış olsalar bile cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, kadına yönelik kasten yaralama ve edimi ifasını fesat karıştırma suçlarından hüküm giymiş olanların milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olamayacağı hükmü getirilmiş…”
.
Tarafsız yargıyı sağlamak ve Anayasayı güvence altına almak adına şu madde konmuş:
“Anayasa Mahkemesi’nin üye sayısı 15’ten 22’ye çıkarılacak.
Üyelerden 20’sinin TBMM, 2’sinin Cumhurbaşkanı tarafından seçilmesi maddesi konmuş.
Mahkemenin bölüm sayısı 2’den 4’e yükseltilmiş.
Anayasada veya Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde düzenlenen hakların ihlali iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yolu açılmış…”
Yargı bağımsızlığının sağlanması için, “Adalet Bakanı ve yardımcısının Hâkimler Kurulu üyesi olmasına son verilmiş…”
.
“Türkiye’nin taraf olduğu bir uluslararası anlaşmadan çekilme için TBMM’nin uygun bulması şartı anayasada açıkça düzenlenmiş.”
Bu maddeye göre “İstanbul Sözleşmesi” gibi anlaşmalardan çekilme TBMM’ye bırakılmış.
.
Şeffaflığın ve hesap vermenin sözde kalmayacağı maddeler konmuş taslağa.
“Meclis’in denetim yetkisi güçlendirilmiş.
Şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim için hükümete hesap sorulabilmesini sağlayacak araçlar artırıp etkili kılınmış.
Muhalefete bir yasama yılında en az yirmi gün gündemi belirleyerek genel görüşme açma hakkı tanınmış.
Herkesin Meclis Araştırma Komisyonu'nun davetine uymak zorunda olması tasarlanmış…”
.
Taslakta bütçe yetkisi tek kişinin tekelinden çıkarılmış ve Meclis’e iade edilmiş.
“Hükümetlerin politikalarını Bütçe Kanununun sınırlarına uygun olarak yürütmelerini sağlamak amacıyla ‘kesin hesap’ anayasada ayrı bir maddede düzenlenmiş.
Değişikliğe göre, ‘Kesin hesap Komisyonu’ kurulmuş ve başkanının ise ana muhalefet partisinin milletvekili olması şartı getirilmiş…”
.
Taslakta önemli bir adım atılarak “Savunmanın bağımsızlığı” vurgulanmış.
Yargılama sürecinin temel unsurlarından biri olan “Savunma makamı, ilk defa, bir anayasa hükmüyle düzenlenerek bu makamın iddia makamıyla eşit bir statüye kavuşturulması sağlanmış.”
Ayrıca, her ilde bir Baro olacağı Anayasa taslağında açıkça düzenlenmiş.
.
Sayıştay, yüksek mahkeme statüsüne kavuşturulmuş.
Kurumun denetim yetkisinin kapsamı genişletilmiş.
Yüksek Seçim Kurulu Anayasada yargı bölümünde bir yüksek mahkeme olarak düzenlenmiş.
“Yüksek Seçim Kurulunun seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkına ilişkin kararları Anayasa Mahkemesi’nin denetimine açılmış…”
Kısaca YSK’nın kararları nihai karar olmaktan çıkarılmış.
.
Taslağın başka bir maddesinde, “İçişleri Bakanlığı’nın belediye başkanlarını ve Meclis üyelerini görevden uzaklaştırma yetkisi kaldırılmış…”
Onun yerine Danıştay kararı şartı getirilmiş.
“Görevden uzaklaştırma en fazla altı ay sürebilir” şeklinde düzenlenmiş.
.
Taslağa göre, yıllardır tartışılan “YÖK” kaldırılmış.
“Üniversitelerin akademik, idari ve mali özerklikleri ihlal edilmemek kaydıyla planlama ve koordinasyon kurulu olacak ‘Yükseköğretim Üst Kurulu’ düzenlenmiş…”
.
Anayasa Tasarısı tanıtım toplantısında Demokrat Parti Genel Sekreteri Serhan Yücel kürsüye gelerek taslak hakkında şunları söyledi:
“Meclis denetimine tabi olmayan, siyasi sorumluluk taşımayan, hiçbir şekilde hesap vermeyen, usulsüzlük, yolsuzluk ya da beceriksizlik gibi sebeplerle sorumluluklarını ‘Affımı istiyorum, affımı istiyorum’ sözleriyle yerine getiren, usulsüzlük veya yolsuzluk iddiaları karşısında Yüce Divan’da yargılanma hakkı olmayıp, ‘Külliye’den uzaklaştırma’ cezası ile sorumluluktan kurtulan bir Cumhurbaşkanlığı Kabinesi yerine; Meclis’e karşı siyasi sorumluluğu ve Yüce Divan'da aklanma hakkı olan Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu’nu, güçlendirilmiş parlamenter sistem anayasa değişikliği önerisi ile yeniden kuruyoruz...”
.
“Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde, Cumhurbaşkanı tek patron, yürütmenin diğer aktörleri bakanlar ve kurumlar patronun çalışanları, yasama ve yargı bağlı iştirakler haline getirilmiştir.”
.
“Bu ucube sistemde, bakanlıklar ve kamu kurumları görev, yetki ve sorumluluklarını ifa ederken anayasa ve kanunlara bakmak yerine, tek bir kişinin iki dudağının arasına bakmak zorundadır.”
.
“Mesela, bu sistemde Balıklı Rum Hastanesi’nde çıkan yangına Cumhurbaşkanı'nın talimatıyla müdahale edildiğini bizzat Cumhurbaşkanının sözcüsü açıklar. Mesela, depremde kurtarma çalışmalarının başlaması, orman yangınına müdahale için de Cumhurbaşkanı'nın talimatı gerekir. Mesela, okul, hastane, köprü, ağaçlandırma ihtiyaç olduğu için değil, talimat geldiği için yapılır. Çiftçinin destekleme priminin ödenmesi, esnafa kredi o talimat gelmeden ödenmez, verilmez.”
.
“Milletimizin görüşüne arz ettiğimiz anayasa değişikliği önerisinin hayata geçmesiyle birlikte yürütmenin her kademesinden, dört senedir her gün duyduğumuz ‘Cumhurbaşkanımızın talimatıyla’ klişesini artık duymayacağız.”
.
“Bu taslağa göre:
Cumhurbaşkanı, en çok milletvekiline sahip olan partiye hükümeti kurma görevi verecek.”
“Bakanlar, başbakan tarafından, TBMM üyeleri arasından veya ihtiyaç halinde milletvekilli seçilme yeterliğine sahip olan Türk vatandaşları arasından seçilecek.”
.
“Başbakan ve Bakanlar bireysel ve kolektif olarak Meclise karşı sorumlu olacak.”
.
“Bakanlar veya hükümet hakkında gensoru verilebilecek.”
 
“Başbakan ve Bakanlara haklarındaki iddialar ile ilgili Meclis Soruşturması açılabilecek, Meclisin sevk kararı vermesi halinde ilgililer Yüce Divanda yargılanabilecek.”
.
“Hükümetin kuruluşu basit çoğunluk, düşürülmesi ise salt çoğunluk ile gerçekleşecek ve hükümet krizlerini önlemek için yapıcı güvensizlik oyu aranacak.
Yani yeni hükümet üzerinde uzlaşma sağlanmadan mevcut hükümet düşürülemeyecek, mevcut hükümet düştüğü anda yeni Başbakan görevine başlamış olacak.”
.
“Yürütme başlığı altında ele aldığımız diğer bir konu ise Olağanüstü Hal yönetimidir. Değişiklik önerimize göre;
Cumhurbaşkanının ya da Bakanlar Kurulunun tek başına OHAL ilan etme yetkisi yoktur. Olağanüstü Hal ilan etme yetkisi, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kuruluna aittir.
.
Olağanüstü Hal rejiminin istisnai niteliğinin bir gereği olarak OHAL için öngörülen süreler kısaltılmıştır.
.
Olağanüstü Hal rejiminin keyfi bir yönetime dönüşmesine engel olmak için Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisine son verilmiştir.”
.
Demokrat Parti Genel Sekreteri Serhan Yücel’in bu sözlerine katılmayacak var mı?
.
Demokrasi ile doldurulmuş bu Anayasa taslağını beğenmeyen var mı?
.
Hürriyetler bölümüne itiraz eden var mı?
.
Tek elden yönetilmek yerine, halkın iradesini mümkün kılan Anayasaya karşı duran var mı?
.
“Aslında güzel ama…” diye itiraz edeceklere sözüm şu:
Yazıyı tekrar okuyun…