Günlük yazılarımı yazmak için evin çatısındaki masama oturuyorum.

Konsantre olduğum konuya odaklanıp yazmaya başlıyorum.
Bazen insana “Kal” geliyor ya, işte öyle oluyor bana da.
O son cümleyi veya her şeyi anlatacak kelimeyi ararken kafamı kaldırıp camdan dışarı bakıyorum.
.
O zaman gözüm karşı apartmanın en yüksekte duran havalandırma bacasına konan martıya takılır.
.
Bu martı oldukça efe bir şey.
Çatıdaki yüksek bacaya, hep o konuyor.
.
Konmak için geldiğinde başka martı varsa kesinlikle bacanın üzerini boşaltıyor ve terk ediyor.
.
“Eskiden buralar dutluktu” der gibi gelip yerleşen kral martı ise “Buranın kralı benim” duruşuyla etrafa hava basıyor.
.
Dakikalarca seyrediyorum onu.
Diğer martılar ise daha alçak olan bacalara konuyor ve gözleri hep o kral martıda oluyor.
O uçarsa uçuyorlar, kanat çırparsa çırpıyorlar.
.
Bazen kral martıyı yerinden etmek isteyen (moda deyimle dış güçlerle donatılmış) bazı martılar gelse de onları püskürtüyor.
.
Yine böyle bir günde bizim kral martı en yüksekte duran baca üzerinde etrafa hava atarken, iki tane martı geldi ve aşağıdaki bacalara kondular.
Bu martılar sanki başka bir cinsti.
Ona pek benzemiyordu.
.
Kral martının yüksekte durmasından rahatsız olacaklar ki, bu iki martı da birden havalanarak kral martının bacasına konmak istediler.
.
Kral martı biraz dirense de kavga etmek zannederim pek işine gelmediğinden uçtu gitti.
.
Diğer iki martı bacaya yerleşti.
Ama rahat durdukları yok.
İkisi de tek kalmak istiyor bacada.
.
Birbirlerine omuz atıyorlar,
Çelme takıyorlar,
Aşağıya ittiriyorlar,
İğrenç sesleriyle birbirlerini ürkütmeye çalışıyorlar…
.
Sonuçta bir tanesi diğerinin mobingine dayanamayıp, “Ne halin varsa gör” dercesine uçup gitti.
.
Diğeri ise mücadeleyi kazanmanın gururu ile bacada havalı havalı boy gösterdi.
Ama onu kimse fark etmedi.
Yanına gelip diğer bacalara konmadı.
Kısaca ona itaat eden olmadı.
.
Yalnızlık içinde en yüksek bacada duran martı sonunda canı sıkılmış olacak ki, uçup gitti.
Hâlbuki o baca ne kıymetliydi…
.
Ben artık her gün hem yazı yazıyorum, hem de bacayı kolluyorum.
Konsantrem kaybolduğundan yazdıklarımı sürekli silerek, yeniden yazmaya çalışıyorum.
Yazı yazma sürem uzadı şu martı yüzünden.
O kral martı beni bile etkilemişti.
.
Neyse efendim,
Sonunda bizim kral martı döndü.
Boş olan bacasına yerleşti.
Etrafa gururla bakarken birkaç martı gelip diğer bacalara kondular.
.
Her şey eskisi gibi olmuştu.
Apartmanın üzerinde asayiş geri gelmişti.
Ortalık güllük gülistanlıktı.
.
Bu martıdan bir hayat dersi çıkarmak isteyenlere şöyle yardımcı olabilirim.
.
Bazen hayatınızda çalkantılar olabilir,
Alıştığınız düzeni bozmak isteyenler olabilir,
Aile içinde,
Siyasette,
Okulda,
İş hayatınızda ve
Ticarette her türlü olumsuzluklar yaşayabilirsiniz.
.
Ve hatta Atatürk’ün dediği gibi;
“Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş,
Bütün tersanelerine girilmiş,
Bütün orduları dağıtılmış ve
Memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.
Millet, fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir…”
.
Siz merak etmeyin;
Bacanın gerçek sahipleri eninde sonunda bacasına geri döner ve taşlar yerine oturur…
 
***
BÖYLE YAZI YAZMADIM
Bir internet sitesinde anket yayınlanmış.
Seçimlerle ilgili…
.
Soru şu:
“Muhalefet partilerinin sandık güvenliğini sağlayacağına inanıyor musunuz?”
.
Ancak sorunun altında bir not var:
*Bu soru Cumhur İttifakı’na oy vereceğini söyleyenlere sorulmamıştır.
.
Cevaplar şöyle:
Kararsızım:
13.3
Hayır muhalefete bu konuda güvenmiyorum:
72.6
Evet muhalefet sandık güvenliğini sağlar:
14.1
.
Olabilir.
Bu bir güven meselesi.
.
Derken ikinci bir soru sorulmuş:
“Olası bir seçimde sandık güvenliği konusunda görev almayı düşünüyor musunuz?”
.
Yine bir dip not var sorunun altında:
*Cumhur İttifakı’na oy vereceklere sorulmamıştır.
.
“Muhalefete güvenmiyorum” şeklinde cevap veren vatandaş “Sandık güvenliğini sağlama konusunda ne yapar?”
Elini taşın altına koyar,
Oylarına sahip çıkar,
Geleceğini kimselere bırakmaz değil mi?
.
Yani “Evet” lerin oranı koskocaman olmalıydı değil mi?
.
Bu soruya verilen cevapların oranı şöyle:
Kararsızım:
6.8
Hayır düşünmüyorum:
50.7
Evet düşünüyorum:
22.3
.
Ülkemizdeki vatandaşlarımızın sürekli olarak “Gel bizi kurtar” şeklindeki düşünceleri, bu soruya verilen cevapta ortaya çıkmış.
Zira “Kararsızlar” ve “Düşünmüyorum” şeklindeki cevapların toplamı yüzde 57.5 dur.
.
Yüzde 22.3 haricinde kimse elini taşın altına koymak istemiyor.
Herkes bunu başkasından bekliyor.
.
Adama en doğal hakkı hatırlatılıp,
“Gel sandık güvenliğini sağla, oyunu koru” ddense de cevap şöyle geliyor:
“Bana ne…”
.
Sonra ne mi oluyor?
İşte bu vatandaş ortaya çıkıp:
“Memleket elden gidiyor” şeklinde bas bas bağırıyor…
.
Aynı ankette şöyle bir soru var.
“Sizce ekonomik kriz var mı, varsa ne seviyede bir kriz olduğunu düşünüyorsunuz?”
.
Cevaplar şöyle:
Küçük çaplı bir ekonomik kriz var:
1.4
Geçici bir ekonomik kriz var:
11.2
Büyük bir ekonomik kriz var:
13.9
Çok büyük bir ekonomik kriz var:
73.5
.
Burada merakımı celbeden şu oldu:
“Küçük çaplı ekonomik kriz var” diyenler kimler acaba?
.
Sonra dedim ki Türkiye’de zengin sayısı kaç acaba?
Öyle ya, bu krizden etkilenmeyenler ancak onlar olabilir.
.
Açtım İnterneti.
Baktım.
Şöyle yazıyordu:
“Bankacılık Düzenleme ve Denetle Kurumu (BDDK) tarafından sağlanan verilere göre ‘milyoner’ sayısında geçtiğimiz yıl ciddi derecede artış yaşandı.”
.
Buyurun buradan yakın…
.
Biz ayın sonunu getiremezken, millet milyoner olma peşindeymiş meğer.
.
Haber şöyle devam ediyor:
Hesabında 1 milyon TL ve üzeri mevduat bulunan, yani ‘milyoner’ olarak nitelendirilebilecek olan insanların sayısı:
2021 yılında 202 bin kişilik bir artış göstererek 309 bin 730 kişiden 511 bin 685 kişiye yükselmiş.
.
1 milyon TL ve üzeri mevduata sahip olanların serveti:
2020 yılının kasım ayında,
1 trilyon 985 milyar 987 milyon lira iken,
2021 yılının kasım ayında,
3 trilyon 246 milyar 796 milyon liraya yükselerek ciddi bir artış göstermiş.
.
Bu insanların mevduatlarının;
960 milyar lirası yerel para birimi iken,
1 trilyon 964 milyarının döviz tevdiat hesabı olduğu görülmüş.
.
2021 yılında 202 bin kişi daha milyoner olmuş.
Yani zenginleşmişiz.
.
Bu tarafı tamam.
Ama ankette “Çok büyük kriz var” diyenlerin oranı ise yüzde 73…
.
“Bu kaç vatandaşa denk geliyor?” diye merak edeniniz vardır sanırım.
.
İşte rakamlar:
2021 yılı Haziran ayı itibariyle;
Türkiye’de “16 milyon aç insan” varmış.
.
“50 milyon da yoksul insan” varmış.
.
Bu rakamlara göre dünyaya kafa tutan Türkiye ekonomisinde yaşayan aç ve yoksul insanların toplam sayısı 66 milyon kişiye ulaşmış…
.
2006 yılı ile ilgili bir haber buldum İnternette.
Şöyle yazıyordu:
“Türkiye’nin 1 milyonu aç 18 milyonu yoksul çıktı…”
.
Kıskanılan Türkiye’nin 2022 yılında geldiği nokta ortada.
.
İktidardakiler hala:
“Ekonomik tedbirleri alacağız” deyip duruyor ve hala oy istiyor ya.
.
Bazıları da:
“Kime oy vereceğim?” diyor ya…
.
Bir güleceğim geliyor, anlatamam…
.
Kırk yıldır mizah yazarım, şimdiye kadar böyle monolog yazamadım…