Market denetimleriyle gıda fiyatlarını düşürmenin mümkün olmadığını hemen herkes bilir.

Market denetimleriyle gıda fiyatlarını düşürmenin mümkün olmadığını hemen herkes bilir. Talebi fazla olan, tüketimi fazla, arzı azalan ürünlerin de fiyatı artar. Çok basit ekonomik hesapları bildikleri halde, milletin gazını almak için yapılan depo baskınları, market denetimleri bir fayda sağlamayacağı da aşikârdır. Suçu başkasına yükleme politikası öteden beri uygulanıyor zaten. Fahiş fiyat artışlarının sebebi, memleketi gıdada dışa bağımlı hale getiren iktidar uygulamalarıdır. Enflasyon artmasın diye yapılan ithalatlar üreticiyi canından bezdirdi. Üretim fazlası soğan ve patatesin ihracatına yapılan kısıtlamaları da unutmamak lazım.
Netice itibariyle, yüzden fazla gıda ürünü ithal eden memlekette fiyatlar dışarıda oluşan fiyatlara bağlandı gitti. Zaten memlekette üretim maliyetleri ikiye katlandı.
Küresel gıda fiyatları Eylül 2021'de bir önceki yılın aynı dönemine göre yaklaşık %33 artmış görünüyor. Aynı dönem içinde doların TL karşısında değer kazandığı da dikkate alınırsa, fiyatların ikiye katlanması işten bile değil.
Ağustos ayında, Dünya Gıda Tarım Örgütü FAO'nun rakamlarına göre, sözde Arap baharının başladığı yıllarda allak bullak olan küresel gıda fiyatları, on sene sonra korona salgını nedeniyle aynı akıbeti yaşıyor. Gıdada dışa bağımlı hale gelen memleket, on yıl öncesine göre küresel gıda fiyatlarındaki dalgalanmalardan daha fazla etkileniyor.
Nisan 2020'den itibaren başlayan petrol fiyatlarındaki artış, gıda üretim ve taşıma maliyetlerini tüm dünyada artırmıştır. Korona salgını da uluslararası borsalara giden ürün miktarını azaltmış ve fiyatlar yükselmiştir.
Memleketin küresel gıda fiyatlarındaki artışlardan olumsuz etkilenmemesi için, yerli üretimin artırılması gerekiyor. Buğday ve arpa başta olmak üzere diğer hububat ve baklagillerde üretimin arttırılması şarttır.
Yıllardan beri uygulanan ithalat ve ithalatta vergi ve fonların kaldırılması politikaları, üretimi düşürmeye devam etmektedir. Üreticisini korumayan, hatta hiçe sayan politikalar, mercimek, nohut, fasulye gibi ürünlerde dahi dışa bağımlılığı arttırmıştır. Bugün fasulyenin, mercimeğin borsa fiyatlarını buğday ve arpada olduğu gibi ithal maliyetleri belirlemektedir.
Hasat döneminde düşen fiyatlar üreticiyi zarar ettiriyor ve tarlasına küstürüyor. Azalan üretim alıcı bulmakta zorluklara neden oluyor.
Dünyanın en kaliteli susamını üreten memlekette, susam borsada işlem görmüyor. İç talebin neredeyse tamamı ithalatla karşılanıyor.
Bugün borsada nohut fiyatları 5,0-5,5 lira arasında değişiyor. Bu fiyatlarla el işçiliğine dayanan nohut ekimini yaptırmak zordur. Fasulye de aynı. Maliyeti 7 lirayı bulan kuru fasulye 7,5 liradan alınıp satılıyor. Dönüm başına 30-40 lira para için kimse fasulye ekmez. Ekmiyor da zaten.
Korunan ve kollanan zincir marketler, fiyat artışlarının müsebbibi olamaz. Üretici ve üretim tükeniyor memlekette. Sebebi de kontrolsüz ve gümrüksüz yapılan ithalatlardır. Uzağa gitmeye gerek yok. Zairecilerde Jack’ın buğdayı, arpası, nohudu, mercimeği satılıyor. Esas sorun burada.