Malum hemen bütün dünyada ırkçılıkla mücadele edilse de, hemen her alanda ırkçı davranışlar ortaya çıkabiliyor.

Malum hemen bütün dünyada ırkçılıkla mücadele edilse de, hemen her alanda ırkçı davranışlar ortaya çıkabiliyor. İnsanları artık ortak paydada toplamak zorlaşıyor. İnsanlar ırkçılığı lanetlerken bile ırkçılık yapabiliyor.
Futbolda ırkçılıkla mücadele etmeyi amaçlayan çok sayıda kampanya, girişim ve harekete rağmen, katılım ve çeşitlilik yardım kuruluşu olan Kick It Out'un araştırması, geçen sezonda futbolda ırkçı taciz vakalarının %53 oranında arttığını gösteriyor.
Geçen gece oynanan Şampiyonlar Ligi maçında Paris St-Germain ve İstanbul Başakşehir oyuncuları dördüncü hakemin ırkçı eylemine tepki olarak soyunma odasına gitmeleri takdire şayan bir davranıştı. Kapitalist sektörlere de bir dersti aslında.
İngiliz futbolunun en büyük ırkçılık vakalarından birinde, eski profesyonel futbolcu ve Premier Lig oyuncusu Anton Ferdinand'ın Ekim 2011'de Queens Park Rangers (QPR) ile Chelsea arasında oynanan lig maçında rakip takımın kaptanı Terry’nin ırkçı tacizine maruz kalır. Terry mahkeme tarafından suçsuz bulunur ama UEFA 220 bin pound para cezasına çarptırır. Dört maç da ceza verir.
İngiltere’de Profesyonel Futbolcular Derneği tarafından görevlendirilen ve Kick It Out yardım kuruluşu tarafından desteklenen araştırmada, İngiltere’de Premier Lig Oyuncularının %43’ünün twitter hesaplarından ırkçı tacize uğradıklarını ortaya çıkarır.
Irksal tacizin kurbanı olmak, diğer tüm istismar biçimleri gibi, insanın psikolojik ve duygusal iyilik halini etkilemektedir. Tacizlerin önemli bir kısmında psikolojik danışmanlık veya terapi desteği gerekli olabilmektedir.
Futbolcular, ırkçılığın mesleki ve kişisel yaşamları üzerindeki etkilerinden rahatsızlık duyuyorlar. Psikolojik danışma merkezleri ve poliklinikleri bu konuda futbolculara destek veriyor. Aslında esas sorun kamunun eğitim sistemleri, siyaset, sağlık ve adalet kurumları ırkçılığı destekliyor. Özellikle siyasilerin işlerine geliyor.
Ünlü oyuncular, rol model anlamında ırkçılıkla mücadelede etkili olabiliyorlar. Stanford Üniversitesinin bir çalışmasında Liverpool kulübüne Muhammed Salah’ın gelişi ve başarısı, hem İslamofobi hem de ırkçılıkla mücadelede son derece etkili olmuştur.
Futbol dünyası ırkçılıkla mücadelede en etkili sektörlerden biridir. Hemen bütün ülkelerde siyahi oyuncular başarıdan başarıya koşuyor. Bununla birlikte, az gelişmişlik, holigan tutumlar, takım fanatizmi ırkçılığı hortlatabiliyor.
Türkiye liglerinde top koşturan yüzlerce oyuncu bulunuyor. Amatör futbol kulüplerinde bile top oynuyorlar artık. Hepsi de gurbetçi. Yine milli takım oyuncularının önemli bir kısmı Avrupa ülkelerinin takımlarında oynuyorlar. Memlekette en azından spor camiasında ırkçılıkla ilgili olarak fazla taciz vakalarına rastlanmıyor.
Başakşehir Kulübünün yardımcı antrenörüne yapılan taciz gerçekten çok iyi yönetilmiştir. Özellikle maçın kaldığı yerden tekrarına karar verilmesi UEFA’nın daha önce de olduğu gibi, ırkçılıkla mücadelede ne kadar kararlı olduğunu göstermiştir.
Siyaset kurumunun dışında gelişen olaylar sağduyu ile sonuca bağlanmıştır. Dünyada hemen herkesin futbola ilgisi olduğu hesap edilirse, ırkçılıkla en iyi mücadelenin de bu alanda yapılabileceği unutulmamalıdır.