İnsanoğlu doğaya baskı yaptıkça, yaban hayatı sürekli daralıyor.

İnsanoğlu doğaya baskı yaptıkça, yaban hayatı sürekli daralıyor. Biyoçeşitlilik azalıyor. Yaban hayvanları kendi yaşam alanlarında beslenemiyor, şehir çöplüklerine, köylere, tarım alanlarına iniyor. Dolayısıyla taşıdıkları hastalıkların insanlara bulaşma ihtimali de artıyor.
Biyoçeşitliliğin azalması, salgınların daha güçlü olacağı bir dönemi de beraberinde getiriyor. COVID-19'a neden olan virüs, insanlara yaşam alanı daralmış pangolinler veya başka türler yoluyla bulaşmış yarasalardaki virüslerle benzerlik göstermektedir.
Arazi temizleme, ormansızlaşma, iklim değişikliği, yoğun tarım ve yaban hayatı ticareti gibi çevresel yıkımlar, insanları vahşi yaşamla daha yakın temasa sokuyor.
Birleşmiş Milletler'in Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Hükümetlerarası Bilim-Politika Platformu tarafından hazırlanan bir rapor, gelecekteki salgınlardan kaçınmak için insanların çevre ile ilişkilerini acilen değiştirmesini öngörüyor. Rapora göre, şu anda keşfedilmemiş tahmini 1,7 milyon virüs yabani memeli ve kanatlı türlerinde bulunuyor. Bunun yarısının insanlara bulaşma ihtimali var. Bu nedenle pandemik salgınların önlenmesine öncelik vermek yerine, dünyanın dört bir yanında erken teşhisin, hastalığı kontrol altına almanın, aşıların ve ilaçların daha hızlı geliştirilmesi gerekiyor.
Anılan raporda, salgınlar ve ortaya çıkan hayvanlardan insanlara sıçrayan hastalıkların, muhtemelen yılda 1 trilyon dolardan fazla ekonomik zarara neden olduğu belirtiliyor. Temmuz 2020 itibarıyla, COVID-19'un maliyetinin küresel olarak 10-16 trilyon doları arasında olduğu tahmin ediliyor.
Uluslararası salgın olarak tanımlanan pansemilerin önüne geçilmesi için bütün ülkelerin işbirliği yapması gerekiyor.
Pandemiyi önleme konusunda hükümetler arası işbirliğinin artması, mümkünse bir konsey kurulması, pandemiyi önleme tedbirlerine yönelik bağlayıcı kararların alınması ve anlaşmaların yapılması gerekiyor.
Salgın önleme politikalarını bütün ülkelerin uygulaması gerekiyor. Hala dünya sağlık örgütünün isteklerine cevap vermeyen ülkeler var. Bunlardan biri de Türkiye. Sokak taraması yapılması gerekiyor. Hastaneye gelen insanlar zaten sağlık sorunuyla, korona şüphesiyle geliyor. Bunların sayıları istatistik olarak bir anlam ifade etmez. Sadece hastanelerin yoğunluğunu gösterir. Oysa sokaktaki insanlarda korona oranı çok daha önemli.
Doğa alanların korunması ve genişletilmesi, yaban hayatının insan çevresinden uzak tutulması bulaşmanın azalması için büyük önem taşıyor.
Yabani hayvan pazarlarında sağlık koruma ve güvenliği artırmak, biyogüvenlik önlemlerini artırmak ve yasa dışı ticaretle ilgili güçlendirilmiş engeller geliştirmek gerekiyor.
Toplumsal ve bireysel davranış değişikliğine de ihtiyaç duyuluyor. Yabani hayvan ticareti az gelişmiş ülkelerde hala önemli geçim kaynakları arasında yer alıyor.
Yaban hayvanlarından ve yaban hayatından yararlanma sevilerinin azaltılması, tüketim ve kullanım alışkanlıklarının değiştirilmesi de yeni virüs bulaşmalarını önlemede etkili görünüyor.
Doğadan canlı olarak avlanan ve ticareti yapılan tutsak hayvanların sağlık kontrolünden geçirilmesi ve etiket oluşturulması gerekiyor.
Yaban hayatını kendi içinde sürdürülebilir hale getirmenin gelecekteki salgın hastalıkları önlemede ne kadar etkili olduğunu zaman gösterecek. Neticede AİDS, Ebola, Domuz Gribi, Kuş Gribi gibi salgınların doğal yaşam alanlarından insanlara bulaştığını unutulmamak gerekiyor.