Uzaktan kumandalar çıktığından beri iyi bir “Zapingci” olduğumdan, pek reklam seyretmem.

Uzaktan kumandalar çıktığından beri iyi bir “Zapingci” olduğumdan, pek reklam seyretmem.
.
Ama internette Youtube’dan “Nasıl yapılır” videosu seyrederken karşıma çıkan ve “Seyretmek zorunda kaldığım” reklamı size anlatmadan geçemeyeceğim.
.
Genç adam televizyonun karşısına oturmuş heyecanla maç seyrediyor.
Elinde her Türk insanı gibi çekirdek paketi var ve hırsla yiyor.
.
Peki kabukları?
.
Evet, normalde maç seyrederken kabuklar yere atılmaz.
.
Zira:
Beraber yaşadığınız annenizin veya eşinizin sehpa üzerinde duran oldukça ağır vazoyu kafanızda kırma ihtimali vardır.
.
Bekârsanız?
O zaman ortalığı sonunda siz süpüreceğinizden, zaten yere atmazsınız.
.
Ancak,
Bu reklam filminde genç adam hırsla çekirdeği yiyerek yere atıyor.
.
Önce “Ne oluyor?” diyesiniz geliyor.
Hatta hemen “Cimer” i arayarak “Bu reklam çocuklara kötü örnek oluyor” şikâyetinde bulunasınız geliyor.
.
Ama reklam filmi ilerledikçe işin aslını anlıyorsunuz.
.
Durum şu:
Yere atılan çekirdekleri:
Birden ortaya çıkan (millet olarak “Yerden bitme” tabirini kullandığımız) ve koltukların altına bile girebilen yusyuvarlak bir “Elektrik süpürgesi” temizlemeye başlıyor.
.
Kendi kendine yani.
Robot süpürge.
.
Son günlerde reklamlarını oldukça fazla görüyorum.
.
Hatta “Bir tane alalım” dedim eşime,
“…sen çalışıyorsun, evde yokken temizlesin… İşi ne?” diye.
.
Allah’tan “Olur tabi” demedi.
Her kadın gibi elektronik aletlere olan “Ayak direme karakteri” ortaya çıktı demek ki.
.
Öyle ya,
Zamanında eşleri, “Bulaşık makinesi alalım” dendiğinde kadınlar:
“Amaannn… Ne makinesi… Zaten makinenin içine tabakları koyarken çeşmede kirleri akıtıyormuşsun. Ohooo… Ben onu yapana kadar elimde yıkayıveririm” demişlerdi.
.
Şimdi mi?
Makine bozulunca bulaşıklara ellerini sürmüyorlar ve hepsi “Çabuk çağır servisi” diyor.
.
Neyse dönelim bizim robota.
.
Eşim “Boşver” demiş Allah’tan.
Zira,
Fiyatlarına baktım, üzerinize afiyet “İyisine” asgari ücret yetmiyor.
“Taksitle almaya kalksam” taksitler bitene kadar süpürge tedavülden kalkar…
.
İçimden “Ona bu kadar para vereceğime kendim temizlerim” demek geldi ama diyemedim çünkü “Eşim duyar” kısmı aklıma geldi.
.
Ama dünya artık “Teknoloji çağına” balıklama daldı.
İnsanlar yaşamı kolaylaştıran her şeyi hilafsız kabul ediyorlar.
Gelirleri çerçevesinde buna uymaya çalışıyorlar.
.
Sokak röportajı yapan muhabirin “Geçinebiliyor musunuz?” şeklindeki sorusuna bir kadın şöyle cevap verdi:
“Bakın etrafınıza… Evinde kendisinde, karısında, çocuğunda cep telefon olmayan var mı? Bunlar neyle alındı? Ayrıca hepsinin faturalarını toplasan en aşağısı 300-400 lira tutar. Sizce geçinemeyen var mı?”
Kadına hak vermemek elde değil.
.
Zamanında İstanbul Boğaz köprüsü yapılırken yabancılar “Kaç şeritli” olacağını belirlemek için “Anket ve mülakat” yaparak araştırmışlar.
.
“Önlerindeki 20 sene içinde ülkedeki vatandaşların gelir seviyeleri ne olacak? Kaç aile araba sahibi alabilecek? İstanbul nüfusu kaç olacak? Yerleşim yerleri genişleyecek mi? İstatistikler ne diyor?” gibi sorulara verilen cevapları derlemişler, hesaplamışlar ve sonuçta 3+3 şerit yapılmasına karar verilmiş.
.
Köprü yapılmış.
Daha 3 sene geçmeden köprü ihtiyacı karşılayamaz olmuş ve trafik tıkanmış…
.
Yetkililer “Nerede yanlış yaptık?” diye düşünürken sonunda eksiği bulmuşlar.
Eksik olan veri şuymuş:
“Türklerin lükse olan düşkünlükleri…”
.
Bunu katsayı olarak çarpanlara eklememenin hatasını, ikinci köprünün 5 sene sonra ihtiyaç haline gelmesiyle ödemişler.
.
Son durum şu:
“Reklamcılar bizim çekirdeği yere atma lüksümüzü iyi analiz etmişler” ve reklamı bizim “Damarımıza basacak şekilde” çekmişler.
.
İnanıyorum ki bu robot süpürge satışında dünya birincisi olacağız.
.
Zira tek derdimiz:
“Çekirdeği yere atmak…”