Avlanma yasağı kalktı da “Sardalyamıza” kavuştuk.


Avlanma yasağı kalktı da “Sardalyamıza” kavuştuk.
Neydi o be!
.
Bir ara 50 lira kilosu denilince “Yuh!” demek farz olmuştu.
Ben de “Dedim” zaten.
.
Bir kere, Sardalye’ye 50 lira verilmez.
Eğer bu parayı verdiğini Çanakkaleli biri duyarsa, “Dayak” yersin.
.
“Çanakkale” denilince ilk olarak akla iki şey geliyor.
Birincisi Sardalye,
İkincisi Peynir Helvası.
.
Ezine Peyniri,
Bayramiç Beyazı,
Bayramiç Helvası da var tabi.
.
Dikkat ettiyseniz sürekli olarak telaffuz ettiğimiz “Sardalya” yerine “Sardalye” yazmaktayım.
.
Sebebi TDK sözlüğünde bu balığın ismi “Sardalye” olarak geçiyor.
.
Ben halk dilinde yaygın olan “Sardalya” yazmama rağmen, imla kılavuzum sürekli “Sardalye” olarak otomatik düzeltiyor.
.
Aslında acayip olarak uyuz olmama rağmen yapacak bir şey yok.
O düzelttikçe,
Ben “Sardalya” yazıyorum.
(Tırnak içine karışamıyor…)
.
“Sardalyalar”ın olduğunu “Koruklara” bakarak anlarız.
Bunu yabancılara anlatmak oldukça zordur.
“Ne alaka?” şeklindeki sorularına verilecek ilmi cevabımız yoktur.
“Gelenek” şeklindeki açıklayarak, atlatabiliriz.
.
“Mangal söndürecek” kadar yağlanma aşaması ise 1 Eylül ile başlar.
.
Misal;
Ben dün akşam yaptığımda mangal söndü.
Test ettim onayladım.
.
Kilosu 20 liraya düşünce not defterimize bakarak söz verdiğimiz dostlarımızı tek tek “Sardalya” partisine çağırmaya başladık.
.
Izgarasını yaparken, yanında yapraklısını da yapıyoruz.
Yiyen bir daha istiyor ama tekrar onlara sıra gelir mi bilemem.
Zira not defteri oldukça kalabalık.
.
En şöhretli yapım şekli aslında “Boklu Kebap”tır.
Ancak;
Onu yapmak için deniz kenarında olup, denizden oynayarak çıkan balığı, anında ızgara üzerine atarak pişirmekle olur.
Beklemiş balıktan “Boklusu” olmaz.
.
Sizlere belki de bilmediğiniz en önemli özelliğinden bahsedeyim:
“Sardalya” içeriğinde en çok Omega-3 barındıran balık.
Artık siz düşünün gerisini.
.
Neyse gelelim bu haftanın fıkrasına.
Madem söz balıktan açıldı, size bir balıklı Temel fıkrası yazayım:
.
Temel deniz kenarında birçok amatör balıkçının da olduğu sahilde balık tutuyormuş.
Oltasını atmış.
Beklemiş, beklemiş, beklemiş…
Ve kocaman bir balık tutmuş...
Almış eline,
Nazikçe çıkarmış iğneyi balığın ağzından,
Şöyle bir balığa iyice bakmış ve
Tekrar denize atmış.
Temel tekrar oltasını atmış daha kocaman bir balık gelmiş.
Tekrar balığın ağzından iğneyi nazikçe çıkarmış, balığa şöyle bir etraflıca bakmış ve
Tekrar denize atmış.
Her seferinde daha kocaman balıklar yakalamış, yine etraflıca baktıktan sonra balıkları denize atmış.
Temel’den başka orada balık yakalayamayan diğer balıkçılar dayanamamışlar ve Temel’in yanına gelmişler:
-“Hemşerim ne yapıyorsun sen? Biz saatlerdir buradayız tek bir balık bile yakalayamadık. Sen ise kocaman kocaman balıkları denize atıyorsun. Neden?”
Temel, kalabalığa umursamazca bakmış ve şöyle demiş;
-“Çünkü benim tavam küçük.”
.
Neyse efendim, bu haftalık bu kadar.
Hepinize hayırlı cumartesiler dilerim…