.


 
Spirulina, bir filamentöz siyanobakteri cinsi olan Arthrospira türlerinin kurutulmuş haline denilmektedir. Bu isim geleneksel bir isim olarak tüm dünyada kullanılmaktadır. Genellikle besin takviyesi olarak pazarlanmaktadır. Her geçen gün faydalarına yenileri eklenmektedir. Bu madde aynı zamanda akvaryum balığı ve tavuk yemi üretimi gibi alanlarda da kullanılmaktadır.
Arthrospira platensis ve A. maxima bir gıda kaynağı olarak dünyanın pek çok yerinde yetiştirilen türlerdir ve zengin besin içeriğiyle dikkati çekmektedirler.
Dünyaya yayılmaları Aztek uygarlığına kadar uzanmaktadır. Tarihte Azteklerin temel besin kaynakları arasında yer almıştır. Bu türler aynı zamanda flamingoların tüylerindeki pembe tonların da sebebidir.
Spirulina sağlıklı besin veya şifa kaynağı olarak Kuzey Amerika ve Avrupa’da gözde bir ürün haline gelmiştir. Türkiye’de çok fazla tanınmakla birlikte, farklı ürün türleriyle tüketimi hızla artmaktadır. Piyasada genelde kapsül, tablet veya toz şeklinde ve diyet ek malzemesi olarak bulunmaktadır.
Spirulina düşük yağ ve kalori, kolesterolsüz, bütün temel amino asitleri içeren bir besin kaynağıdır.
Şeker hastalığı ve anemi gibi hastalıklarla mücadelede ve hava kirliliğinin insan bünyesi üzerinde yarattığı zayıflatıcı etkilerin önüne geçmede önemli katkı sağlamaktadır.
Antioksidan özelliğe sahip olduğundan, yaşlanmayı önlediği gibi, kanser, artirit, katarakt gibi sağlık sorunlarında destekleyici yararları bulunmaktadır. Özellikle sorunlu hücrelere karşı vücudun direncini artırmakta, bağışıklık sistemini desteklemektedir.
Spirulinada bulunan gamma-linolenik asit, vücutta yağ birikiminin çözülmesini destekler ve kötü kolesterolü düşürür. ABD Ulusal Kanser Enstitüsü’nün raporlarına göre, spirulinadaki sülfolipitler ayrıca böbrek toksisitesini azaltmakta ve radyasyon kaynaklı hastalıkların zararlarını azaltmaktadır.
Spirulinanın insan bünyesi için temel besin kaynağı haline getirilmesinin yaratacağı etkiler üzerinde bilimsel boyutta tartışmalar sürmektedir. Aztekler için spirulina büyük önem taşımış olmakla birlikte, mısırla birlikte tüketilmiş bir temel gıda kaynağı olduğu kabul edilmektedir.
Günümüzde Japonya ve ABD’de bazı Budist tapınaklarında, spirulina rahipler tarafından tüketilen günlük diyette yer almaktadır.
Spirulinada, Vitamin A Beta-karoten formunda bulunmaktadır. Yine tiamin, riboflavin, niasin, pridoksin, kobalamin,  C Vitamini, D Vitamini, E Vitamini, folat, K Vitamini, biotin, pantotenik asit, inositol içermektedir.Mineraller
Minerallerden kalsiyum, manganez, demir, krom, fosfor, molibden, iyodin, klorid, magnezyum, sodyum, çinko, potasyum, selenyum, bakır ve boron bulunmaktadır.
İzoleusin, phenilalanine, leusin, threonine, lysine, methionine, tryptohan, valine, alanine, glysine, arginine, aspartik asit, proline, histidine, cystine, glutamik asit gibi çok sayıda amino asit içermektedir.
Spirulinanın hayvan ve su ürünleri yetiştiriciliği için alternatif bir yem olarak kullanımıyla ilgili çalışmalar sürdürülmektedir. Kümes hayvanları yetiştiriciliğinde günlük diyette %10, bıldırcınlarda % 4 oranında kullanılabileceği belirtilmektedir. Etlik piliç yetiştiriciliğinde etin renk kazanmasını da sağlamaktadır. Aynı zamanda hastalıklara karşı da bağışıklık sistemlerini güçlendirmektedir.