Danimarkalı Aşırı sağcı politikacı Rasmus Paludan,  Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı  Kerim yaktı çirkin eylem Türkiye başta olmak üzere tüm Müslüman alemi ve dünyada büyük tepkilere neden olmuştu. Kur’an-ı  Kerim yakılma eyleminin ardından Diyanet işleri başkanlığı çirkin olaya tepki olarak Türkiye’de bulunan 80 bin camide Kur’an-ı  Kerim okuması yapılması organizasyonu gerçekleştirdi. Kuranı kerim yakılması Cuma Hutbesine de konu oldu.

KUR’AN-I KERİM, BÜTÜN İNSANLIĞI HİDAYETE VE EBEDİ KURTULUŞA DAVET EDER
Danimarkalı Aşırı sağcı politikacı Rasmus Paludan,  Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı  Kerim yaktığı çirkin eyleme tepki devam ediyor. Kur’an-ı  Kerim yakılması nedeni ile Cuma namazı öncesinde  “En Büyük Mucize Kur’an-I Kerim” Cuma Hutbesi verildi. Hutbe’de şu ifadelere yer verildi. “Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Elif Lâm Râ. Bu Kur’an, Allah’ın izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, çıkarman  için sana indirdiğimiz kitaptır…”(1)Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (sas) şöyle buyuruyor:  “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabı; rehberliğin en güzeli ise Muhammed (sas)’in rehberliğidir.”(2) Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, Cenabıhakk’ın bütün insanlığa göndermiş olduğu son  ilahi mesajdır. İndirildiği andan kıyamete kadar bütün insanlık için her alanda kutsal bir metin, dînî, hukûkî ve ahlâkî alanda ilahi bir rehberdir. Rabbimizin kullarına duyduğu engin şefkat ve merhametin en büyük tecellisidir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz (sas)’in en büyük mucizesidir. Kur’an’ın hükmü kıyamete kadar bakidir. Bir harfi bile değişmemiş ve asla değiştirilemeyecektir. Zira Kur’an, ilahi ve beşeri tedbirlerle Rabbimizin koruması altındadır ve O’nun vaadi haktır: “Şüphesiz Kur’an’ı biz indirdik. Onun koruyucusu da elbette biziz.”(3) Kur’an-ı Kerim, bütün insanlığı hidayete ve ebedi kurtuluşa davet eder.

İSLAM MEDENİYETİNDE BAŞKALARININ İNANCINA HAKARET ETMEK, KUTSALINA ZARAR VERMEK YOKTUR
Cuma Hutbesinin devamında “Rabbimize, çevremize ve bütün kâinata karşı görev ve sorumluluklarımızı bize öğretir. İslam’ın hayat veren hükümlerini açıklar. Bilgi ve hikmetin, iyilik ve güzelliğin yollarını gösterir. Barış ve huzurun, adalet ve birlikte yaşamanın ilkelerini bildirir. İnsan onur ve haysiyetini, hak ve hürriyetini mukaddes bilmeyi emreder. Kur’an-ı Kerim’i rehber edinen Müslümanlar, tarih boyunca farklı inanç ve kültürlerle bir arada, barış ve huzur içinde yaşamanın en güzel örneklerini sunmuştur. Farklı din mensupları Müslümanların idaresi ve koruması altında dinlerini özgürce yaşamıştır. Yüce Rabbimiz “Dinde zorlama yoktur”(4) buyurarak, herkese inanç özgürlüğü tanımıştır. İslam medeniyetinde başkalarının inancına hakaret etmek, kutsalına zarar vermek yoktur. Bu husus Kur’an-ı Kerim’de şöyle ifade edilmektedir: “Allah’tan başkasına tapanlara hakaret etmeyin; sonra onlar da bilgisizlik yüzünden sınırı aşarak Allah’a hakaret ederler.” (5) Son günlerde Kur’an’a ve İslam’a yönelik çirkin saldırılar sadece Müslümanları değil, insanlığın bütün ortak değerlerini ve toplumsal barışı hedef almaktadır. İnsan onurunu zedelemek, kutsal değerlere saldırmak, hak ve hukuk tanımamak özgürlük kılıfı altında normalleştirilemez. İfade özgürlüğü hiçbir inanca ve o inancın mensuplarına hakareti masum gösteremez. Özgürlük, hiç kimseye bir başkasının hakkını ihlal etme yetkisi veremez. Bilakis özgürlük, herkesin inanç ve düşüncesine saygı göstermeyi, bütün farklılıklara rağmen başkalarının hak ve hukukunu gözetmeyi gerektirir. Şu halde, inancımıza ve mukaddes değerlerimize yapılan bu tür menfur saldırıların karşısında yer almak sadece Müslümanların değil, bütün insanlığın ortak vazifesidir. İslam’a ve onun muazzez değerlerine yönelik saldırılara karşı verilebilecek en güzel cevap yüce dinimiz İslam’ı en doğru şekilde öğrenmek ve temsil etmektir. Bunun için de Kur’an’ı okumak, anlamak, yaşamak ve yaşatmak için daha fazla çalışmalıyız. Onun hayat veren ilkelerini, hak ve adalet anlayışını, sevgi ve barış yüklü mesajlarını bütün insanlığa hikmetli bir dil ve güzel bir üslupla ulaştırmak için daha çok gayret göstermeliyiz. Hutbemi Yüce Rabbimizin şu ayetiyle bitiriyorum.  “Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.”

Murat Çağlayan